İşte darbe raporuna girmeyen tutanaklar
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu hazırladığı raporu Meclis Başkanına sunulurken, raporda, tanıkların darbeciler hakkında verdiği önemli ayrıntılar “bu kadar da olmaz” dedirtiyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-03 14:57:47
RAPORUN BİLİNMEYENLERİ
27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırası Alt Komisyonu, 12 Eylül 1980 Darbesi Alt Komisyonu ve 28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi ile 27 Nisan 2007 E-Bildirisi Alt Komisyonu olmak üzere üç alt komisyonla yürütülen çalışmada dönemin siyasetçi, asker, hukukçu, gazeteci ve iş adamı tanıkları dinlendi.
CUMHURBAŞKANINDAN BAŞBAKAN VE GENELKURMAY BAŞKANINA KADAR
Süleyman Demirci'den Tansu Çiller'e, İsmail Hakkı Karadayı'dan Hilmi Özkök'e, Bedii Faik'ten Fatih Çekirgeye, Aydm Doğandan Dinç Bilgine pek çok isim komisyon üyelerinin sorularım cevapladı. Kenan Evren, Deniz Baykal, Hüsamettin Cindoruk ve Mesut Yılmaz gibi bazı isimler komisyon davetine olumsuz cevap verirken, Başbakan Tayyip Erdoğan soruları yazılı cevapladı. Dört partinin üyelerinden oluşan komisyonun çalışması 8 ay sürdü. Çeşitli kurumlardan gelen bilgi, belge ve yazışmalar tasnif edildi. Rapora yansımayan ancak tutanaklara giren itiraflarla darbelerin kutusu açıldı. Darbe süreçleri ile ilgili pek çok ayrıntı ilk defa ortaya çıkarıldı. Rapora yansımayan tutanaklardan bazı çarpıcı ayrıntılar şöyle.
İDDİALAR ÖNEMLİ
Kadir Sarmusak “Refah-Yol Hükümetini yıkmak için yapılan çalışmalarla” ilgili komisyona önemli açıklamalarda bulundu. Sarumsak “Milletvekillerinin yapısı, hangilerinin baskıya boyun eğeceği, bu baskının ne şekilde yapılacağı, İtimin şantaja uğrayacağı, kimin hangi zaafının olduğu, kimin kiminle bağlantısının olduğu ile ilgili çalışmalar yapıldı.”
MESUT YILMAZ: “ÇALMAYI DA MI BEN ÖĞRETİCEM?”
Kadir Sarumsak ifadesine devam ediyor; “Bu bağlantılar bağlamında Mesut Yılmazın bir bant kaydı gelmişti. Yılmaz, diyor ki: 'Lan, çalmayı da ben mi sana öğreteceğim.' Ben dinliyorum. Orada, kasetleri dinlemek, tasnif etmek, Mehmet Aygüner Binbaşıya vermek benim görevim. Üç video, bir televizyonum var. Ama kasetlerin nereden geldiğini bilmiyorum. Uğur Dündar'ın yanında çalışıyor o zaman, Tuncay Özkan kapıya geliyor, bir onu gördüm, ATV'den bir yazar geliyor, diğerleri, o girişte, sol tarafta bir basın bürosu oluşturuldu, oraya iniyorum, oradan teslim alınıyorlar, oradan ben alıp yukarı çıkartıyorum, belge ve bilgileri.”
KARADAYI “EZAN KEŞKE TÜRKÇE OLSA”
Genel Kurmay Eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı`nın komisyona verdiği ifadeler 28 Şubat döneminde karargahın Müslümanlara ve Müslümanlığa nasıl baktığının en açık göstergesi.
İsmail Hakkı Karadayı, komisyona Adalet Partisi öncesi ve sonrası görüşlerini aktarıyor; "Saidi Nursi diye ismini söylemeyeyim... Elmadağ'ında Menderes, Kayseri'den Eskişehir'e gelen bir din adamını karşıladı, yeşil bayrağını, elini öptü. Bu kamuoyunda büyük olumsuz etki yaptı. İktidarı aldıktan sonra Türkçe ezanı Arapçaya çevirdiler. Bana sorarsanız, 'hangisi okunsun' diye, ben Türkçe ezan derim. Çünkü cuma namazına gittiğim zaman babamla bir tapu müdürü vardı, 'Tanrı uludur, Tanrı uludur' dediği zaman tüylerim diken diken olurdu, büyük heyecan duyardım. Şimdi bunu benim anlamadığım şeye soktular, Arapçaya soktular. Şimdi, bu, halk üzerinde büyük etki yaptı. Şimdi, tarikatlar yeniden devreye girdi, din istismarı aşırı şekilde yapılmaya başladı. Halkın bu partiden soğuduğunu artık her yerde söylüyorlardı, gittiğimiz zaman askere 'Bunlara hâlâ müsaade mi ediyorsunuz?' falan diye, yani halkın desteği de vardı. Demek ki halkın desteğini alacak bir ortam yaratmamak lazım. (Manşettv)
SON VİDEO HABER
Haber Ara