Erdoğan’a Yargıtay şoku
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na açtığı tazminat davaları Yargıtay’dan döndü. Kılıçdaroğlu’nun sözlerini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiren Yargıtay, “Davalının (Kılıçdaroğlu) kamuoyu oluşturma hakkı çerçevesinde davacı hakkında karşı görüş düşünce ve eleştiride bulunabilmesinin olağan kabul edilmesi gerekir” dedi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-03 13:00:26
Kılıçdaroğlu’nun sözlerini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiren Yargıtay, “Davalının (Kılıçdaroğlu) kamuoyu oluşturma hakkı çerçevesinde davacı hakkında karşı görüş düşünce ve eleştiride bulunabilmesinin olağan kabul edilmesi gerekir” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Avukatı Muammer Cemaloğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çeşitli tarihlerde yaptığı konuşmaları yargıya taşıdı. Kılıçdaroğlu’nun 3 Ağustos 2010 tarihinde Bayburt ve Gümüşhane’de düzenlenen açık dava konuşmalarında Erdoğan’ın şahsiyet haklarına saldırı mahiyetinde ağır hakaretlerde bulunduğu, halkı kin ve nefrete maruz bıraktığı ve eleştiri sınırlarını aştığı gerekçesiyle dava açıldı. Davayı kabul eden Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi, Kılıçdaroğlu’nun iki farklı ilde yaptığı konuşmaları bir bütün olarak değerlendirerek, Erdoğan’ın hak etmediği bir mal varlığına sahip olduğu, bunun meşru yollardan kazanılmadığı, kul hakkı, yetim hakkı yediği gibi ifadelerin eleştiri sınırlarını aştığını belirtti. Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin Erdoğan’ı toplum içinde küçük düşürecek ve kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte olduğuna karar veren yerel mahkeme, tazminat talebini kabul etti.
Karara itiraz edilence dosya Yargıtay’ın gündemine geldi. Temyiz talebini kabul eden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Kılıçdaroğlu’nun Anayasa değişiklikleriyle ilgili referandum öncesinde halka hitaben konuşma yaptığına dikkat çekerek, yerel mahkemenin tazminat kararını bozdu. Daire’nin bozma gerekçesinde, “Davacının Başbakan olarak görev aldığı hükümetin iş ve eylemlerine yönelik eleştiriler yönelttiği, bu konudaki düşünce ve görüşlerini açıkladığı, genel başkanı olduğu siyasi parti ve kendisi hakkında eleştirilerde bulunan davalının kişilik haklarına yönelik olmayan sert eleştirilerde bulunduğu siyasi bir kişilik olan davacının hakkında yapılan sert eleştirilere katlanması gerektiği, konuşmanın tümünün eleştiri sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır” denildi. Daire, yerel mahkemenin tazminat talebini reddetmesi gerekirken kabul etmesini uygun bulmadı.
KAMUOYU OLUŞTURMA HAKKI ÇERÇEVESİNDE KARŞI DÜŞÜNCEDE BULUNMASI OLAĞAN
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na açtığı diğer tazminat davası ise bir televizyon programında Dolmabahçe görüşmesine ilişkin yapılan yorumlar oldu. Kılıçdaroğlu’nun, canlı yayınlanan özel röportajında devletin en üst kademesinde yer alan Başbakan ve Genelkurmay Başkanı (emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt) arasında yapılan ve içeriği tüm kamuoyundan saklanan görüşmenin ve ardından Genelkurmay Başkanlığı tarafından iktidara karşı verilen e-muhtıranın ortaya çıkardığı sonuçların ve nedenlerin irdelenmesi gerektiğine yönelik sözleri dava konusu oldu. Sözlerin kişisel haklara saldırı niteliğinde olduğuna yönelik açılan dava Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun sözlerini Erdoğan’ın kişilik haklarına saldırı olarak saydı ve tazminata hükmetti. Bu kararda temyiz edilince dosya Yargıtay’ın gündemine geldi. Geçtiğimiz günlerde tazminat istemli dosyanın temyiz incelemesini gerçekleştiren 4. Hukuk Dairesi, kararında, dava konusu yayında Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın, Başbakan ile dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt arasında Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan, kamuoyunda büyük yankı uyandıran içeriği ile ilgili kamuoyuna bilgi verilmeyen resmi görüşme ile aynı dönemde Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen e-muhtıra hakkında değerlendirme yaptığını belirtti.
Kılıçdaroğlu’nun, görüşme ve e-muhtıranın 2007 yılı genel seçimlerine olan etkisini değerlendirdiğinin ifade edildiği kararda, “Davacının konumu göz önünde bulundurulduğunda davalının kamuoyunu bilgilendirme ve ötesinde kamuoyu oluşturma hakkı çerçevesinde davacı hakkında karşı görüş düşünce ve eleştiride bulunabilmesinin olağan kabul edilmesi gerekir. Dava konusu edilen ifadelerin eleştiri sınırında kaldığı kişilik haklarına saldırı boyutuna ulaşmadığı anlaşılmıştır” denildi. (ajanslar)
SON VİDEO HABER
Haber Ara