İnanılmaz ama gerçek! Militarizm öldürür
Sadece 2012'de 43 insanın kışlada 'şüpheli' şekilde ölmesi sonucu ancak 'hayret'ler içinde gündemin üst başlıklarına alınabildi. Ancak bu ölümlerin nasıl olduğu, kimlerin öldüğü konularına hiç girilmiyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-29 14:02:32
Türkiye'de bazı gerçeklerin dikkate alınması, ana akım medyada tartışılması için rakamlara dökülmesi gerekiyor. Rakamlar büyüdükçe ana akım medya için işlenecek bir malzeme haline geliyor: paylaşılan rakamlara göre son iki buçuk yılda 175 er ve erbaş, son 10 yılda ise toplam 934 erbaş ve erin "intihar ettiği" söyleniyor.
Sadece 2012 yılı içinde 43 insanın kışlada "şüpheli" şekilde ölmesi sonucu ancak "hayret"ler içinde gündemin üst başlıklarına alınabildi. İki gün önce kışla içinde, biri Kayseri diğeri Maraş'ta iki "şüpheli" asker ölümü haberi daha geldi. Ancak bu ölümlerin nasıl olduğu, kimlerin öldüğü konularına hiç girmeden yapıyorlar bu haberleri. Kışlalardaki ölümlerle ilgili şüpheler, ölüm sebebine ilişkin yetkililerin birbiriyle çelişen açıklamalarıyla başlıyor. İlk başta kaza şeklinde duyurulan ölüm nedeni daha sonra "intihar", "kalp krizi", "elektrik çarpması", "doğal ölüm", "yüksekten düşme", "arkadaşlar arası şaka" şeklinde değişebiliyor.
Birbiriyle çelişen ve ailelerin acılarını katmerleştiren bu açıklamalar, kışlalardaki yaşananlar hakkında şüphe duyulmasını haklı kılıyor. Çelişkileri gidermek adına sonradan yapılan düzeltmelerde, "olayın şoku" gerekçe gösterilip yanlış bilgilendirme yapıldığı izah edilse de inandırıcılığı kalmıyor. Kimi vakalarda ailelerin çabası üzerine ilk otopsi dışında yapılan başka inceleme sonucu, ölüm sebebinin iddia edilenden farklı olduğu ortaya çıkıyor. Bu şekilde yaşanan yüzlerce olayın olduğunu biliyoruz. Bunlardan sadece bir kaçı üzerinde durmak bile yaşanan korkunç büyük tablo hakkında kısmi bir bilgi vermeye yeter.
Volkan Kamalak, 1988′de Adana'da dünyaya geldi. Evin ilk çocuğuydu, babası Hayri Kamalak'ın deyimiyle "İlk göz ağrısıydı." Aleviydi ve inançlarının ritüellerini yerine getiren, paylaşmasını arzulayan hayat dolu bir gençti. 2009′da asker oldu. Usta birliği Ağrı'ya bağlı Eleşkirt ilçesinde koşullu 12. Mekanize Piyade Tugayı olarak belirlenmişti.
Bir süre sonra Volkan'ın atış eğitim alanında intihar ettiği haberi gelir. Volkan atış eğitim alanında kendi silahı ile çene altında intihar ettiği söylenir. Adli tıp raporu baz alındığında kurşunun çene altından değil, üst taraftan girmiş olma ihtimali ortaya çıkar. Raporun devamında Volkan'ın yüzünde darp izleri bulunduğu, kurşunun çenenin sol tarafından girmesine karşın, çenenin sağ tarafında iki dişinin kırık olduğuna yer veriliyor.
Volkan'ın şüpheli ölümüne ilişkin soruşturma Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığınca yapıldı. Askeri savcı adli tıp raporu ve ailenin tespitlerine rağmen "kovuşturmaya yer olmadığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
Serhat Yıldız, Sivaslı Kürt/Alevi emekçi bir ailenin çocuğu olarak Gülsuyu Mahallesinde dünyaya gelir. Çocukluğundan itibaren devletten kaynaklı baskı ve şiddetin çeşitli biçimlerini yaşar ve bütün bunlara karşı durmak için sosyalist bir duruş benimser. Askere gitmeden önce birçok eylem ve de etkinlikte yer alır. Askere de muhalif kimliğinden dolayı gitmek istemez.
Ancak birçok akranı gibi yaşam kaygıları, sosyal güvencesi olan bir işte çalışma gibi etkenlerden dolayı "mecbur"i diyerek askere gider. Kütahya'da acemi birliğini tamamladıktan sonra, usta birliği için gönderildiği Antep'te 19 Şubat 2010 tarihinde" şüpheli "bir şekilde hayatını kaybetti.
Askeri yetkililer önce kaza kurşunu sonra da kendi kendini vurdu dediler. Çelişkili açıklamaların ardından hızlıca memleketine gönderilen Serhat defnedildi. Serhat'ın bir eylemde çekilmiş arkadaşları ile ellerinde kızıl bayraklı resmi evinin duvarında dururken bir "şüpheli" asker ölümü daha Türk Silahlı Kuvvetlerinin hanesine yazılmış oluyordu.
Sevag Şahin Balıkçı, 24 Nisan 1915'in 96. yıldönümünde, askerlik yaptığı Batman'ın Kozluk ilçesi Gümüşörgü Karakolu'nda öldürüldü. Çünkü Sevag Ermeniydi. Ermeni olmanın bedelini bu kez Sevag hayatıyla ödedi. Sevag'ın vurulmasının ardından, bir buçuk saat arayla iki tutanak tutulduğu ortaya çıkar.
Jandarma Başçavuş Mesut Baştaş ve uzman Jandarma Kıdemli Çavuş Ziyattin Yılmaz'ın yazdığı raporda, Er Kıvanç Ağaoğlu'nun silahını Sevag'a doğrulttuğu yazılıdır. Bu tutanaktan sonra Mesut Baştaş ve Ziyattin Yılmaz'ın yanı sıra Cumhuriyet Savcısı Turan Gökçe, Kâtip Erdoğan Kaval ile Karakol Komutanı Kenan Üzyetici imzalı bir başka raporda da Sevag'ın kazara öldüğü anlatılıyordu. İki tutanak arasındaki farklılık, delillerin karartılmış olabileceği şüphesini güçlendirdi.
Tanıklardan Halil Ekşi ifadesini değiştirerek, Ağaoğlu'nun silahını dolduruşa alıp Sevag'a ateş ettiğini ve Ağaoğlu'nun akrabalarının kendisine Kıvanç lehine ifade vermesini söylediğini belirtir. Ağaoğlu BBP üyesidir.
Farklı etnik kimliklere, inançlara ve de aidiyetlere karşı duyulan kin ve düşmanlık Türkiye'de her zaman canlı tutuluyor ve bu nefret, ilkokul sıralarından başlayarak körpe zihinlere kazınıyor. Milli Tarih, Milli Coğrafya, Milli Güvenlik kitaplarında Ermeniler, Rumlar, Kürtler, Süryaniler, Aleviler ve diğer "ötekiler" hain ya da Türk halkını sırtından bıçaklayan halklar olarak tanıtılıyor.
Bu tedrisattan geçen çocuklar da, askerde bile olsa tahammülsüzlüğünü gösterip bir Ermeni'yi, Kürdü, Aleviyi kolayca "kazara" öldürebiliyor. Sonuç; devlet tarafından "oğlunuz intihar etti" denilerek Türkiye Cumhuriyeti bayrakların sarılı tabutlar içinde bu çocuklar ailelerine teslim ediliyorlar.
Rakamlardan çıkıp yaşananlara başka bir yerden bakmalı; İNANILMAZ AMA GERÇEK! MİLİTARİZM ÖLDÜRÜR!" (Bianet)
SON VİDEO HABER
Haber Ara