Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mursi İncil kehanetini mi yerine getiriyor?

Muhafazakar WND sitesi yazarlarından ve önde gelen İslam düşmanlarından Joel Richardson, Mısır’da şu an yaşanmakta olanlarla tahrif edilmiş İncil’deki bazı pasajlar bağlantılı kurdu.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-11-27 18:50:52

Mursi İncil kehanetini mi yerine getiriyor?
TİMETURK / Haber Merkezi

Joel Richardson*


Kendisinin de heyecanla desteklediği Mısır devriminin başarısına hitaben11 Şubat 2011’de Başkan Barack Obama, Beyaz Saray’ın Büyük Giriş Salonu’nda durup muzaffer bir edayla “Mısır halkı konuştu, sesleri duyuldu ve Mısır asla aynı olmayacak” diye ilan etti.

Ancak bu değişimin meyvesi hızla Mısır halkına acı hale geldi. Artık açıkça ortaya çıkıyor ki Mısır halkı daha laik bir otokratı İslamcı bir diktatörle takas etmiş.

Her yerdeki Amerikalılar Şükran Günü’nü kutlarken Mısır Devlet Başkanı Mursi, Mısır televizyonunda göründü ve kendi talimatları, kanunları ve kararlarına karşı çıkmayı fiili olarak yasaklayan bir kararname yayınlayarak ulusu şoke etti. Kararnamede şöyle deniyordu:

“Başkan devrimi korumak için herhangi bir karar ya da önlem yayınlayabilir. Başkanca yayınlanan anayasal bildiriler, kararlar ve kanunlar nihaidir ve temyize tabi değildir.”

Kararname ayrıca mahkemelerin şu an anayasayı yeniden yazan ülkenin Anayasa Kurulu’nu feshetme erki olmadığını da belirtiyordu.

Mısır’ın içindeki ve dışındaki farklı gruplar alarm verdi.

Mısır Anayasa Kurumu’nun içindeki Kıpti Hıristiyanlar dahil Mursi’nin çeşitli laik rakipleri ve Mısır’daki devrimi başlatan 6 Nisan Gençlik Hareketi ayrıldılar.

Mursi’nin diğer rakibi Muhammed El Baradey, başkanı kendisini “yeni firavun” olmakla suçladı.

Cuma günü yayınlanan tipik zayıf bir beyanatında Avrupa Birliği, Mursi’yi “demokratik sürece saygı” duymaya “çağırdı”.
Tahrir Meydanı’nda binlerce kişi, Mursi tarafından yürütülen “darbe” dedikleri şeye karşı toplandı. Binler nispetinde diğerleri de karşı-protestodaydı. Az sayıda şehirde şiddetli çatışmalar meydana geldi.

Kuzeyde Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl yapılacağını halihazırda gösterdiği demokrasi maskesi altında sürekli-artan gücü ele geçirmek elbette Mursi için en doğal yol olacaktı. Aslında Mısır’ın Müslüman Kardeşleri Türkiye’nin İslamcı siyasi partisinin peşinden birçok yönden onları model aldı.

Türkiye’nin iktidardaki İslamcı siyasi partisi “Adalet ve Kalkınma Partisi”yle yarışarak Müslüman Kardeşler işe bakın ki siyasi partisinin adını “Özgürlük ve Adalet Partisi” diye adlandırdı.

Gelecek yıllar için erkini garanti altına alırken ve tesis ederken, son 10 yıldan fazla süredir Türkiye’nin Erdoğan’ı sistematik olarak Orta Doğu’da en iyi tesis-edilmiş laik hükümet şeklini parçaladı. Tüm bunlar “demokrasi” adınaydı.

Erdoğan’ın planındaki sonraki önemli adım olan Türkiye’nin mutlak hakimi olarak kendini yerleştirme, başbakan olarak süresinin bittiği 2014’te gerçekleşecek. Türkiye’nin şu anki parlamenter sistemini başkanlık sistemiyle kökten değiştirecek Erdoğan’ın planları, kendisini bir sonraki başkan olarak belirlerken, halihazırda uygulanıyor. Bunun ötesinde şu anki 5-yıllık süre, bir sonraki başkan için 7-yıla çıkacak. Eğer başarılı olursa bu Erdoğan’ın en az 2021’e kadar iktidarda kalmasını garanti altına alacak.

Fakat Erdoğan’ın hırsları birçoklarının Türkiye’nin ötesinde tüm bölgede bir liderlik aradığına inanmasına neden oluyor.
Russia Today ile yaptığı yakın bir mülakatta Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Erdoğan’la ilgili olarak “Kişisel olarak Osmanlı’nın yeni sultanı olduğunu ve yeni bir şemsiye altında Osmanlı İmparatorluğu zamandaki gibi bölgeyi kontrol edebileceğini düşünüyor. Kalbinde kendisini halife addediyor” diyordu.

Fakat Muhammed Mursi’nin daha büyük erk elde etmek için yeni faaliyetleri, gelecek olanların bir işareti gibi görünüyor. Bölgesel halifelik için Erdoğan’ın bir rakibi olabilir.

Türkiye’nin kuzeydeki üstünlüğü ve yükselen bir oyuncu olarak Mısır’ın yeni rolü ile bölgede iki rakip halife görebilir miyiz? Tüm bu olayların siyaseten önemli olmasının yanında İncil kehanetinin yerine gelmesiyle ilgili olarak daha derin bir önemi olabilir mi? Bazı İncil öğrencilerinin şu an üzerlerinde kafa yorduğu 2 pasaj vardır.

Kuzey’in Kralı ve Güney’in Kralı

İlk pasaj Daniel 11:21-45’tir. Bu kehanette İncil, Selevkos Krallığı’nın kralı ve “Kuzey Kralı” olarak bilinen meşum Antiochus IV Epiphanes ile Ptolemaic Krallığı’nın kralı ve “Güney Kralı” olarak bilinen Ptolemy IV arasındaki tarihi mücadeleyi anlatır. Antiochus bugünkü modern Türkiye, Lübnan, Suriye, Irak ve İran’ı içine alan bölgede hüküm sürerken Ptolomy, bugünkü modern Mısır, Libya ve Kuzey Sudan’ı idare ediyordu.

40’ncı ayette bu 2 kral arasında tarihi olarak yaşanan çeşitli mücadelelerin, Mesih’in gelişinden önce ahir zamanda tekrarlanacağı bildirilir.

“Son gelince, Güney Kralı Kuzey Kralı’yla savaşa tutuşacak. Kuzey Kralı savaş arabalarıyla, atlılarla, birçok gemilerle saldıracak. Her şeyi süpürüp götüren sel gibi taşarak birçok ülkeden geçecek. Güzel Ülke’ye de girecek, birçok ülke yenilgiye uğrayacak. Ancak Edom, Moav ve Ammon önderleri onun elinden kurtulacak. Öbür ülkelere de saldıracak. Mısır bile elinden kurtulmayacak. Altın ve gümüş hazinelerine, Mısır’ın bütün değerli eşyalarına el koyacak. Luvlular’la Kûşlular onun ardınca yürüyecekler.” (Daniel 11:40-43)

Kuzeyli “kral” ile güneydeki emsali arasındaki ahir-zaman mücadelesinin sonucu, muazzam bölgesel savaşlar, Mısır, Libya ve kuzey Sudan’ın mağlubiyeti ve nihai olarak İsrail uluslunun işgali ve ilhakı ile neticelenir. Tarih boyunca sayısız bilgin ve yorumcu bu pasajın kesin anlamı üzerinde uğraş vermişlerdir. Bunlardan bazıları şu an şahit olduğumuz şeyin Kuzey ve Güney’de ahir-zaman krallıklarının doğumu olup olmadığını sormaktadır. Erdoğan ve Mursi, Güney ve Kuzey’in ahir-zaman kralları olabilir mi ya da sadece Daniel 11’in gerçekleşmesinin müjdecisi midir? Elbette bu soruları ele alırken fazlasıyla dikkatli olmalıyız ancak İncil’i okuyanların Orta Doğu’da meydana gelen mühim olaylarla ilgili olarak tetikte ve ayık ruh içinde bulunmaları çok iyi olacaktır.

Yeşeya 19

Birçoklarının baktığı diğer önemli pasaj da Mesih’in dönüşünden hemen önceki günler ve yıllardaki Mısır devletini ilgilendiren derin bir kehaneti içeren Yeşeya 19’dur.

Muazzam protestolar Mısır’ı sarsarken bazıları Mursi’ye karşı bazıları da ona destek için gösteriler yapıyor. Bu iki grup arasındaki şiddetli çatışmalar boy gösterirken, Mısır’ın derinlemesine bölünmüş bir ulus olduğu açıktır. Ne kadar ileri gidebilir? Yeşaya’nın Mısır iç savaşına dair kehaneti bizim zamanımızda olabilir mi?

“Mısırlılar’ı Mısırlılar’a karşı ayaklandıracağım; kardeş kardeşe, komşu komşuya, kent kente, ülke ülkeye karşı savaşacak.” (Yeşeya 19:2)

Eğer Mısır’da Yeşaya’nın kehaneti gerçekleşiyorsa, İsa’nın dönüşüyle ilgili olarak bunun anlamı nedir? Muhakkak ki onun gelişinden önce fark etmeleri ve tanımaları için İncil’in hikmet sahiplerine bildirdiği bazı “Mesih’in alametleri” vardır. Bu alametlerden en önemli bazıları şunlardır:

Yahudilerin dönüşü.

Kuzey ve Güney krallarının ortaya çıkışı.

İsrail ve etrafındaki komşularla bölgesel güvenlik ittifakı.

Tapınak Dağı’nda İncili sunak sisteminin yeniden tesisi.

Son 65 yıl içinde Yahudilerin İsrail’e dönüşüne şahit olduk. Bundan sonra neyi göreceğiz. Tek bir şey açıktır. Dünya önümüzde hızla değişmektedir ve İncil’in dikkatli öğrencilerinin, her birimiz Mesih’in dönüşünü hevesle beklerken, ayık, uyanık ve sürekli dua halinde kalması gerektiğidir.

“Aynı şekilde tüm bunları gördüğünüzde onun yakında, kapının önünde olduğunu bilin”. (Matta 24:33)
Joel Richardson, “Orta Doğu Deccal’i” ve “Neden İslam’ı bıraktık” adlı kitapların yazarıdır. Neocon WND sitesi yazarlarından olan Richardson, İslam düşmanı yazılarıyla tanınmaktadır.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara