Dolar

34,8654

Euro

36,6039

Altın

3.048,64

Bist

10.058,47

Siirt Valisi Ahmet Aydın'ı dinlemek lazım!

Siirt Valisi Ahmet Aydın'ın açıklamaları üzerine bazı internet siteleri 'Vali PKK'ya hak verdi' manşetleri attılar. Gerçekten Ahmet Aydın ne söylüyor. Aydın'ı yakından tanıyan Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, Ahmet Aydın'ın hayatından kesitler yazdı

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-11-25 11:10:01

Siirt Valisi Ahmet Aydın'ı dinlemek lazım!
NEVZAT ÇİÇEK / TİMETÜRK

Siirt Valisi Ahmet Aydın’ı uzun süredir takip ediyorum.

Gerek Diyarbakır’da Vali Yardımcılığı sırasında, gerek İstanbul Vali Yardımcılığı’nda ve gerekse de Siirt’teki çalışmalarını hem yerinde inceleme fırsatı buldum hem de kendisi ile çeşitli defalar Kürt meselesi başta olmak üzere, bölgedeki bürokrasi algısını tartıştık.

Ahmet Aydın mütevazıdir, Validir ve aynı zamanda hukukçudur…

Denizlilidir ama kendi deyimiyle artık bölgeden biridir.

Tokat'ın Almus ilçesinden Ardahan'a atandığı zaman kendisini fişleyen Jandarma Genel Komutanlığı hakkında eski para ile 100 milyar liralık tazminat davası açan ilk sivil bürokrattır. Dava şuan Danıştay’da devam ediyor.

Diyarbakır Bağlar’da 2008’de olaylar olduğu zaman Osman Baydemir ile birlikte canı pahasına Bağlar’a gidip göstericilerle gece yarısı görüşen isimdir. Baydemir’in ifadesiyle Diyarbakır’da olaylar o gece engellenmeseydi en az 100-150 kişinin ölmesi kaçınılmazdı.

Ahmet Aydın,  kamu yöneticiliği kimliği dışında Diyarbakır Hukuk Fakültesi’ni okuyup hukukçu kimliği elde eden  bir bürokrattır.

Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in “Dağda ölen teröriste ağlamayan insan değildir” sözleri kendisine sorulduğunda, “ Terörist eline silah alıp gelmişse devletin orada yapacağı bir şey kalmıyor” diyerek sürekli meselenin sonucunu değil sebepleri üzerine kafa yormuştur.

Siirt’te ilk atandığında eşi ile birlikte Siirt’te giden ender valilerden biridir. Bu ender valilerden biri de Hakkari Valisi Orhan Alimoğlu’dur.

Bir çok vali doğuya göreve atandığında eşini ve çocuğunu Ankara’da ya da memleketinde bırakıp gelir ve halkın gözünde sürekli olarak bir an önce gitmek isteyen vali görüntüsünün oluşmasına yol açar. Aydın ve Alimoğlu yakın zamanda bunu kıran iki validir.

Ahmet Aydın’ın meseleye nasıl yaklaştığını Selim Sadak örneğinde anlamak mümkündür. Selim Sadak yargılandığı için İçişleri Bakanlığı’ndan Aydın’a Sadak’ın görevden uzaklaştırılması ile ilgili bir yazı ulaşır. Aydın’da bir ay sonra Sadak’la ilgili hükmün Danıştay’da verileceğini ve bir ay sabredilirse daha mantıklı olacağını ifade eder Bakanlığa ve bakanlık ta Aydın’ı dinler. Bir ay sonra Danıştay Sadak’ın görevden alınmasına gerek olmadığını bitirir ve çıkacak olan bir gerginlik Aydın’ın iyi okumasıyla çıkmaz.

Aydın daha önce göre yaptığı Siirt’te atanınca önce resmi ismi Aydınlar olan Tillo’nun ışık günlerini Aydınlar ismi ile değil Tillo ismi düzenler…Halktan çok büyük ilgi gören bu uygulamaya milletvekilleri, iş adamları, üniversite ve bütün sivil toplum destek verir. Nihayet Tillo isminin iade edilmesi ile ilgili TBMM’de bir konsensüs oluştu ve bu kamuoyuna yansıdı

Bütün bunları neden anlatıyorum; Ahmet Aydın öğretmenler günü dolayısıyla yaptığı konuşmada, “"Allah korusun bir çocuk dağa çıktığı zaman bunun vebalini yüreğinizde hissetmeniz lazım. O çocuğa ben bir şeyler verseydim, o çocuk dağa çıkmazdı demeniz lazım. Bu konuda bizim de suçumuz var, müdürün de suçu var, öğretmenin de suçu var. Bugün eline silah almış dağda bize kurşun sıkan o çocuk bizim evladımız. Ben ilk geldiğimde de bunu söyledim. hakikaten üzülüyoruz keşke dağa çıkmasa keşke bir şeyler anlatabilsek. Ve inanın ben kaç sefer kaymakamlıkta da yaşadım. Terörist gelmiş teslim olmuş, ’Kaymakam bey, babam bana 5 bin lira para verseydi ben bugün terörist olmazdım’ diyen teröristten tutun da, şuna kızmış, öğretmenine kızmış, polise kızmış, jandarmaya kızmış, bir kızgınlıkla beraber dağa çıkmış çok çocuk var maalesef. Çıktıktan sonra da geri dönemiyorlar.” Diyor. Kamuoyunun çok az bir kısmı “Vali PKK’yı onayladı” diye sitelerinden manşet atabiliyor.
Ahmet Aydın bu sözleri nerede söylüyor, Hocası İsmail Fakirullah (Şeyh İsmail Tillovî) Hazretleri için bir türbe yapıp ona yılın ilk güneşini getiren İbrahim Hakkı Hazretleri’nin türbesinde yapıyor. Bu türbe ki bir öğrencinin hocasına karşı en güzel saygı ifadesidir.

Kamuoyu Ahmet Aydın’ın u sözlerini tartışıyor, oysa aynı Ahmet Aydın bu sözleri daha önce de Elif Çakır’ın Kanal 24’teki programında şöyle ifade etmişti; “Biz yıllardır kardeşiz ama eline silahı alıp gitmişse biz ne yapabiliriz. Eğer bu şekilde olursa asker tabii ki karşılık verecek silahlı saldırılara, bu işin çözümünde biz elimizden geleni yapıyoruz bu konuda. Devletin gücü, devletin dik durması başkadır. Devlet sabreder, sabreder fakat aslan pençesi gibi vurduğu zaman yerle bir eder. Bizim dağa çıkmadan evlatlarımızı korumamız lazım, öğretmenlere, imamlara söylüyoruz 'bu çocuklar sizin elinizde o şekilde eğitin' “
Yıllardır bölgeyi bilen, onlarla kaynaşan, daha iyi iletişim kurmak için Kürtçe öğrenmeye çalışan Denizlili bir bürokrat meselenin dağdan indirmek değil, dağa çıkışın engellenmesi olduğunu söylüyor…

Burada bize düşen Ahmet Aydın’ın sözlerini siyasetten, kamplaştırmadan uzak bir şekilde sosyolojik olarak tartışmaktır…



SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara