Uludere'de kadınlar siyah giyiyor
Psikiyatri Derneği 2. Uludere raporunu tamamladı. Rapora göre, Roboski köyünde halk umutsuz. Kadınlar sadece siyah giyiyor, çocuklar oyun oynamıyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-23 12:40:28
Radikal’den Mine Tuduk’un haberine göre, Şırnak’ın Uludere ilçesinde 34 kişinin yaşamını yitirmesinin yıl dönümü yaklaşırken, Türkiye Psikiyatri Derneği’nin hazırladığı "2. Uludere" raporunda, bölgede travmanın sürdüğü, halkın öfkeli ve umutsuz olduğu belirtildi. Rapora göre, Uludere’de kadınlar iç çamaşırlarına kadar siyah giyiniyor, her perşembe mezarları ziyaret ediyor, geride kalan kanlı tişörtü koklayarak ağlıyor. Köylerde düğün yapılmıyor, çocuklar oyun oynamıyor, çikolata yemiyor.
Olaydan sonra Roboski ve Beju köylerine giderek, durumu araştıran Türkiye Psikiyatri Derneği Diyarbakır Şubesi’nden dört kişilik ekip geçen temmuz ayında tekrar bölgeye gitti. Hastanelerde görev yapan psikiyatristlerle ve bölge halkıyla görüşüldü. Ekipten Dr. Hira Selma Kalkan, çalışmayı rapor haline getirdi. Raporla ilgili bilgi veren Kalkan, şunları söyledi:
Çocuklar çok tedirgin
“Şiddet ve güvensiz bir ortamda yaşıyor olmaları travmayı sürekli kılıyor. Çocukların özellikle öğrencilerin çok ciddi davranış problemleri var. Kızgın ve öfkeliler... Okul camlarını kırmak ya da bir çocuktan beklenmeyecek ölçüde aşırı politize söylemler söz konusu. Bazı çocuklar çok tedirgin, her an kötü bir şey olacakmış gibi davranıyor. Bazıları da yalnızlığı seçmiş, dostluk kurmuyor, konuşmuyor. Bölgede askeri araç ve helikopter geçişleri var, bu sesleri duyduklarında her an bir şey olacak gibi, kendilerini koruyacak kimse yokmuş gibi kâbus ve korku yaşıyorlar. Okulun eşyalarına zarar veriyorlar, ders başarıları düşmüş durumda. Birbirlerine kötü davranarak kavga ediyorlar. Çocuklarla psikolojik destek verecek rehber hoca, ya da bir psikolog bile yok. Çocuklar eğlenceli oyunlar ya da futbol bile oynamıyor. Çikolata, kola gibi keyif veren besinler bile tüketmiyor.
Kadınların acısı
Kadınlar için de travma boyutları çok büyük. Öfkeli, umutsuz, saldırgan, uykusuzlar. Adalete duyulan güvensizlik bir acıyla baş edememe hali yaratmış. Bitmeyen bir yas halindeler. Normal yas sürecinde öleni unutmazsın ama bu kayıba bir alışma süresi de vardır. Her gün mezara gitmezsin. Kadınlar iç çamaşırlarına kadar siyah giyiniyor ve her hafta perşembe günü toplanarak kayıplarının mezarına gidiyorlar. Buna travmatik yas hali diyoruz. Köyde düğün yapılmıyor, eğlenceli bir faaliyette bulunulmuyor. Ortak düşünce ‘Onlar öldü biz nasıl unutup mutlu olabiliriz’ şeklinde. Kaybettiği çocuğunun bombalama sırasında yanmış kol saati ve öldüğü sıradaki kanlı tişörtünü yıkamadan, sırf evladının kokusunu alabilsin diye saklayan anneler var. Normalde kayıptan sonra şok olur, öfke ve kabullenme aşaması başlar ve herkes inancına göre bunu içselleştirir. Ama Uludere’de ölümü anlamlandıramıyorlar. O yüzden de yas bir türlü tamamlanamıyor.“
"Durum iyice komplike bir hale geliyor"
-Denetimler nedeniyle sınır ticareti son 3 ayda yapılamaz hale geldi. Ekonomik sıkıntı ve korkuları arttırdı. Korucu ailere tepki artıyor.
-Toplu mezarlığa gömdükleri kayıplar için 6 aydır her perşembe mezara gidiliyor.
-Kadınlar durgun, boşluğa bakar gibiler, konuşmaya mecalleri yok gibi, ses tonları düşük.
-Uykusuzluk, iştahsızlık, sık sık ağlama, kırılganlık, ani öfkelenmeler var.
-Öğrencilerin başarısı düşmüş. Öğrencilerde; slogan atma, aniden bağırma, parti yöneticileri gibi konuşma davranışları gözlemlendi.
-Travmayla baş etme tutumunda uçlar meydana gelmiş, bazıları suçluluk duygusuyla hayatını yaşayamaz hale gelmiş, bir kısmı sürekli televizyon izleyerek günlerini geçiriyor, köylüler arasında fikir ayrılıkları oluşuyor, köyden göçler başlamıştır.
-Bir kısmı korktuğu için hiçbir şeyle uğraşmak istemiyor. Durum iyice komplike hale geliyor.
"Tek isteğimiz faillerin ceza almasıdır"
-Uçak, helikopter geçtiğinde nefret ediyoruz.
-Biz bu olayın üstü kapanmasın diye çabalıyoruz. Biz yaşadık başkası bu acıyı yaşamasın. İnsan olduğumuzu onlara hatırlatmak istiyoruz.
-Gerekirse canımız da gitsin, elimizden geldiğince çabalayacağız. Kaynımın canı gitmiş ben ondan daha mı değerliyim? Gerekirse benimki de bu uğurda gitsin.
-Askerler gibi bize maaş vereceklermiş. Açlıktan ölsem de bu maaşı kabul etmem.
-İnsanların, heyetlerin buraya gelmesine seviniyoruz. Ama hiçbirinin gücü suçluları ortaya çıkaramaz.
-Yalan da olsa ‘2 - 3 general yakalandı, görevlerinden uzaklaştırıldı, cezalandırıldı’ deseydiler bize iyi gelirdi. Devletten istediğimiz tek şey faillerin bulunması ve cezalandırılmasıdır.
-Acıda değişen bir şey yok. Daha dün olmuş gibi. O zamanlar bir şeylerin değişeceğine inanıyorduk, umudumuz vardı. Hâlâ var umut ama…
-Psikolojimiz bozulmuş artık, ne yapsalar fayda yok. İlkbahar geldi, ağaçlar çiçeğe durdu ama bizim için değişen bir şey yok.
-Konuştuğum zaman içim hafiflediği için konuşmak istemiyorum. İçimin hafiflemesini istemiyorum. İçimde daha büyük bir acı olsun ki bu can
benden gitsin istiyorum. Acaba nasıl can verdi, ne düşündü, ne istiyordu?
-Onunla birlikte benim de hayallerim gitti. Şimdi evlenmiş olacaktım, düğünüm olacaktı. Ömrüm boyunca siyahtan başka bir şey giymeyeceğim. İç çamaşırım bile siyah. Bir tek kefenim beyaz olacak.
-Eskiden o bölgeye giderken dua ederdik mayınlara basmadan geliriz inşallah diye. Korkardık. Dün gittik, arazide dolaştık, ‘Mayına basarız inşallah’ dedik. O arazide dolaştık, deliler gibi zıpladık, güldük. Dua ettik inşallah birimiz bir mayın buluruz diye.
-Okulda ne çocuk parkı var ne de sinema göstereceğimiz bir yer. Okulda çocuklara film izlettik, Buz Devri, Şirinler falan, bu iyi geldi. Mesela sizin derneğiniz (Türkiye Psikiyatri Derneği) çocuklar için bir gezi düzenleyebilir. Bir güneydoğu turu yapılabilir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara