Abdulhalık Mutlu, yaptığı açıklamada, Kürtlerin önündeki en büyük engeli PKK'nın teşkil ettiğine dikkat çekti. Terör örgütünün yıllardır Kürtlere zarar verdiğini, Kürtleri saymadığını ve 'herkes bize uymak zorunda' anlayışıyla hareket ettiğini kaydeden Mutlu, "Babam şeyh Nurettin Mutlu, darbe döneminde hem örgüt tarafından hem de Ergenekon kanadından medreseden vazgeçmesi için tehdit edildi. Tek parti döneminde dedem 'Baki olan Allah'tır' dediği için cezaevine atıldı." diye konuştu.
Kürtlere en büyük darbeyi örgütün vurduğunun PKK'nın Kürtleri asimile ettiğini söyleyen Mutlu, "Kürtler inancı ve namusu konusunda hiçbir zaman taviz vermezlerdi. PKK buna zarar verdi. 30 yıldır Kürt halkını sömüren ve mağdur eden, bu da yetmezmiş gibi yaptığı canice katliamları Kürtler için yaptığını iddia eden PKK, son olarak Kürtleri İslam dininden uzaklaştırmak için şimdi de yıllardır bölgede büyük alimler yetiştiren medreseleri hedef alıyor.
Norşin Medresesi'nin başında bulunan babam Şeyh Nurettin Mutlu'ya PKK tarafından bir sürü tehdit mektupları gönderiliyor. Tehdit mektuplarında böyle çok edep dışı kelimeler, söylemler, tehdit savruluyor. Bunun en büyük nedeni de 30 yıldır Kürtler arasında yıkamadıkları kardeşliğin en büyük nedeninin İslam dini olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu yüzden yeni hedefleri alim yetiştiren medreselerdir." şeklinde konuştu.
"Saldırılar PKK'nın acizliğini gösteriyor"
"Okullar yakılıyor, insanlara ekmek kapısı olacak yapılar tahrip ediliyor. Yol kesip dağa adam kaçırma olayları yapılıyor." diyen Mutlu, "Özellikle son dönemlerde yapmış oldukları eylemlerin temelini şuna dayandırıyorum; örgüt bir çıkmaza girdi. 30 yıldır bölgedeki insanlara hiçbir şey vermedi. Yıllardır Kürtlere zarar veriyor. Zaten Kürtlerin en büyük sorunu, problemi PKK'dır.
Şu anda Kürtlerin önündeki en büyük engeli PKK teşkil ediyor. Özellikle dikkat edin; ne kadar bir demokratik açılım olduysa, bir adım atıldıysa PKK hep önünde set olarak durdu. Bu açılımlara karşı geldi. İlk baştaki hedefleri neydi? Bölgede bulunan kanaat önderler, mütedeyyin aileler, özellikle o dönem Ergenekon'un ve sonra da resmileşen JİTEM'le birlikte o bölgedeki bütün insanları örgütsel bağ kurdurularak, bölgeden göç ettirildi. Medreseler, camiler kapatıldı. Ve eğitime ciddi anlamda darbe vuruldu." ifadelerini kullandı.
"Kürtlerin asırlık tarihi var"
PKK'nın 30 yıldır ortaya çıktığını ancak Kürtlerin tarih boyunca var olduğunu vurgulayan Mutlu, şöyle devam etti: "Şimdi özellikle bu hareket Nasyonal Sosyalist bir harekettir. Yani kendileri dışında kimseyi kabul etmeyen ve felsefe olarak da Marksist bir harekettir. Bunların yapmış oldukları şey dini istismar olayıdır. Yazın işte cumaları protesto çadırları kurup, kendileri çadırların önünde oturdular. Yönetici konumunda olanlar, kendilerine ibadet etmelerini istediler ve Kürtlere en büyük darbeyi de PKK vurdu. Kürtlerin taviz vermediği iki konu vardır.
Bir namusu, bir de inancı. İnancıyla namusu konusunda hiçbir zaman taviz vermezlerdi. Her konuyu kabul ederlerdi ama dinlerinden vazgeçmezlerdi, namuslarından taviz vermezlerdi. PKK olayından sonra zaten din mefhumu gittikçe zayıfladı, medreseler, camiler kapandı. Zaten adamların ilk propagandası 'Kürtlerin geri kalmasının tek sebebi dindir' deniliyordu. Hedefleri zaten o zaman din olayıydı."
"Kepenkler baskı ve tehditle kapatılıyor"
Terör örgütü PKK'nın gözdağı vermek ve halen belli bölgelerde hakimiyet sahibi olduğunu ispatlamak amacıyla belli bölgelerde kepenk kapattırdığına dikkat çeken Mutlu, kapatılan kepenklerin örgüte destek amaçlı olmadığını,, sadece örgütün tehdit ve baskıları karşısında çaresiz kalan vatandaşların uymak zorunda kaldığı bir eylem olduğunu savundu.
Örgütün şimdiden yerel seçimlerle ilgili çalışma başlattığına ve belirli kişilere aday olması için teklif götürüldüğüne dikkat çeken Mutlu, şunları kaydetti: "Başka partiden aday olduğu zaman da hemen tehditle 'olamazsın' deniliyor. Böyle bir düşünce, böyle bir demokrasi var mı? Hani insan hakları, hak hukuk? Yıllardır medreselerde Kürtçe eğitim veriliyordu. Eğer Kürtler ayakta duruyorlarsa bu medreselerin sayesindeydi. 12 Eylül ve daha sonra 90'larda özellikle PKK ile Ergenekon'la başlayan baskı unsurlarının tek hedefi din adamlarıydı.
O bölgedeki bütün din adamlarını, bütün alimleri yakaladılar, ettiler. Babam o dönemlerde din âlimleri yetiştirdiği için ceza evine atıldı. Ondan sonra 28 Şubat'la başlayan bir süreç var. Her gün polis, jandarma ve istihbarat 'kapatın kapatın' diye geliyordu. Norşin Medresesi uluslararası bir medrese konumunda. Üstad Bediüzzaman'ın, herkesin okuduğu bir medrese. Medreselerin resmi bir hüviyeti olmasa bile 20-30 kişiye Kur'an dersleri, Arapça, Farsa, Osmanlıca öğretiliyordu. Üniversite konumunda olan yerlerdi."
"Örgüt Norşin Medresesinin varlığından rahatsız"
Darbe dönemi ve 90'lı yıllarda Ergenekon'un Norşin Medresesi'nden rahatsız olduğu ifade eden Mutlu şimdilerde ise örgütün yıllardır bölgede büyük alimler yetiştiren Norşin Medresesi'nden rahatsızlık duyduğunu belirtti.
Mutlu, "Şimdi hem örgüt hem de Ergenekon sanıyorlardı ki Norşin Medresesi, diğer medreseleri, din adamları, önde gelen insanları, aileleri bölgede yok ederek inisiyatiflerini daha fazla kullanabileceklerini düşünüyorlardı. Amaçları oydu. Ancak ne örgüt ne de diğer yapılar bu emellerini asla gerçekleştiremeyeceklerdir." açıklamasını yaptı.
MİLLİ GAZETE