Haliç'in emektar sandalları artık son demlerinde.
Haliç'te Karaköy-Eminönü arasında bir zamanlar yüzlerce yolcuya hizmet veren sandallar son demlerini yaşıyor
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-03 13:21:28
Karaköy sahilinde Haliç'in sakin sularını izlerken bir sandal yanaşıyor kıyıya. İçinden önce bir yolcu iniyor, sonra 56 yaşındaki Bayram Kulaber. Bayram kaptanın kıyıya yanaştırdığı sandalın halatını ise 68 yaşındaki Mustafa Demirtaş bağlıyor. Bayram ve Mustafa kaptan emektar sandalların son varisleri. Bayram kaptan yolcuları indiriyor ve her sefer arasında olduğu gibi çay içme faslı başlıyor. Havadan sudan sohbetler...
Çaylar yudumlanıyor. Sohbet kesildiğinde Mustafa kaptan bir ara dalıp gidiyor uzaklara. Gözler Haliç'in derin sularını izliyor. Belli ki eskiye özlem var. Kalabalık günlerin hasretini çekiyor kaptan. 130 sandaldan geriye iki tane kalmış. Bu işi yapanların kimi emekli olup köyüne dönmüş; kimisi ise kazandığı paralarla yolcu tekneleri satın alarak bu işi bırakmışlar.
YOLCULAR 2 LİRAYA TAŞINIYOR
Bir zamanlar küreklerle, yelkenlerle çalışan sandallar şimdilerde motor gücüyle hareket ediyor. Kaptanlar taşıma ücreti olarak kişi başına 2 lira alıyor. Dolmuş gibi çalışan bu sandallar iki ya da üç yolcu olmadan karşıya geçmiyorlar. Hava güneşliyse işler biraz olsun açılıyor; kapalıysa motoru çalıştıramıyorlar bile. Sandallar çoğunlukla nostalji için kullanılıyor. Otobüsler, tramvay, vapur, boğaz turu yapan tekneler, deniz taksinin çoğalması Mustafa ve Bayram kaptanın işlerini epeyce etkilemişe benziyor. İşler o kadar azalmış ki geriye kalan iki sandaldan biri de satılık. "Denizleri sevmesem, denizde yaşayabilir miyim?" diyen Mustafa kaptan önce hüzünleniyor sonra havayı dağıtmak için patlatıyor espriyi: "Ya bu sandalı satacağım, ya da bununla batacağım..."
Her cümlesinde özlem var Mustafa kaptanın. Eskileri özlüyor. Perşembe Pazarı'nı anlatıyor. Kayıkçıların şen şakrak olduğu dönemlere atıfta bulunuyor ve şöyle devam ediyor: "Bu sandallar devamlı yolcu taşırdı. Kadıköy'e giderlerdi, Kartal'a giderlerdi, kürekle, yelkenle yük götürürlerdi. Burada oteller vardı, dedelerimiz, amcalarımız burada kaldılar, lokantalar vardı. Köyden gelince millet burada eğlenirdi. Neşe güzeldi, kimse kalmadı şimdi. Üzülüyorum eskiyi düşününce. Eski insanlar burada otururlardı. Onların konuşmaları, sohbetleri bambaşkaydı. Emekli olanlar köye gitti. Diğerleri ise tekne satın alıp başka işler yapmaya başladı."
Haber Ara