Medya kahraman yaptığı Bakan'ın idam fermanını da yazdı...
Hürriyet’i satın almasının ardından Türk Medyası'nın en büyük gücü hâline gelen Doğan'ın siyasetle tartışılan ilişkileri ve 28 Şubat Postmodern Darbesinde oynadığı rol hafızalarda tazeliğini koruyor.
28 Şubat sürecinin kudretli medya patronu Aydın Doğan, Meclis Darbe Komisyonu'na anlattıklarıyla da pes dedirtiyor. Zira Aydın Doğan ve dönemin aktörleri gerçekleri örtmeye çalışırken söylediği '28 Şubat'ta Türkiye farklıydı, korktuk, siyasiler muktedir değildi sözü nasıl yalansı ve kirli bir oyunun oynandığını da gözler önüne sermektedir.
Tansu Çiller, 10 Mayıs 1997 Sultanahmet mitinginde, Doğan Grubu’na yüklenmiş ve medyaya verilen devlet teşviklerini açıklamıştı. O dönem, ‘Tansu Çiller-Aydın Doğan Birinci Meydan Muharebesi’ diye alaya alınan kavga, 18 Nisan 1999 seçimleri öncesinde de devam etti. NTV’de canlı yayına katılan DYP lideri, Milliyet Gazetesi’yle ilgili bir iddiayı dile getirmiş, Doğan da canlı yayına bağlanarak “Bunu ispatlasın, kendimi Taksim Meydanı’nda asarım!” demişti. Çiller daha sonra iddiasını belgelerle ispatladı. Ancak bu kavgada galip gelen beklendiği gibi Batı destekli Doğan Grubu oldu. Çiller ise bugün siyaset sahnesinde yok.
Aydın Doğan’ın kavgaları sadece başbakanlarla değil elbette. Sürece bakanlar da dahil olmuş ve birçoklarının bileti Doğan Medya tarafından kesilmişti..Yabi cesaretlerinin bedelini, koltuklarını kaybederek ödemişlerdi.
Açıklayamadan görevden ayrıldı
1964 yılında 'Amerikan-Türk Dış Ticaret Bankası A.Ş.' unvanıyla kurulan ve 1994 yılında Aydın Doğan tarafından satın alınan Dışbank ile ilgili iddiaları eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan gündeme getirmişti.
Doğan’ın gazabına uğrayan bakanlardan biri, eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan. Onun kaderi de diğerlerininkinden farklı olmadı. Önce grup gazetelerinde parlatıldı, sonra ipi çekildi. 1 Mart 2001 gecesi CNN Türk’te Mehmet Ali Birand’ın Manşet programına katılan bakan Tantan, kamu bankalarındaki yolsuzlukları anlatırken, sözün bir yerinde, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Dışbank’la ilgili yolsuzluk imasında bulundu. Kavga da bundan sonra koptu. Canlı yayına telefonla bağlanan Aydın Doğan ile bakan uzun süre bu konuyu tartıştı. Sonuçta Tantan, iddiasını geri çekmek zorunda kaldı ama bu onun için sonun başlangıcıydı.
Medya kritik sitesi Medyakronik, Tantan’ın görevden alınışını, ‘medya kahraman yaptığı bakanın tasfiye edilişinde rol oynadı’ diyerek duyurdu okurlarına. Kral öldü, yaşasın kral modundaki Milliyet, Tantan’ın gidişini küçük bir haberle geçiştirirken, yeni bakan Rüştü Kazım Yücelen’in sözlerini sürmanşete çekmişti.
Medya kritik sitesi Medyakronik, Tantan’ın görevden alınışını, ‘medya kahraman yaptığı bakanın tasfiye edilişinde rol oynadı’ diyerek duyurdu okurlarına. Kral öldü, yaşasın kral modundaki Milliyet, Tantan’ın gidişini küçük bir haberle geçiştirirken, yeni bakan Rüştü Kazım Yücelen’in sözlerini sürmanşete çekmişti.
Tantan o gün o sözlerinin ardından Doğan Medya'nın hedefine oturmuş ve İçişleri Bakanlığı koltuğundan uzaklaşmak zorunda kalmıştı.
Bakanlarla ‘akçalı işlere’ dair diyaloglar, Sadettin Tantan’la sınırlı değil. Meşhur, Güneş Taner-Ertuğrul Özkök telefon konuşmasına değinmeden olmaz bu konuda. 17 Aralık 1998’de DYP Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener, basına Taner ile Özkök arasındaki telefon diyaloğunu içeren bir kaset dinletti. Özkök burada, grubun Kocaeli’nde kuracağı karton fabrikası için devlet teşviki istediklerini ve konunun Taner’in masasında beklediğini söylüyor. Bu olayda da görüldüğü gibi Doğan Grubu’nun yolu hep medya dışı işler sebebiyle siyasetçilerle kesişiyor. Bu kesişmeden bir kavga patlarsa o zaman gazetecilik hatırlanıyor ve basın özgürlüğünden dem vurulmaya başlanıyor!
SADETTİN TANTAN VE DİĞERLERİ NEDEN SUSUYOR !
Ancak ne hikmetse Aydın Doğan'ın hışmına uğrayan ve elinde dosyalar bulunduğunu söyleyen dönemin bakanları bugün susmakta ve adete 28 Şubat darbesinin sacayağı olan medya patronları hakkında tek kelime etmemektedir.
Mehmet Ali Birand’ın 32.Gün programına konuk olan İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın, Dışbank’la ilgili de iddiaların ve dosyaların neden açıklanmadığı sorusu hala cevap beklemektedir.
GAZETECİLİK DEĞİL DARBECİLİK YAPTILAR
Zannımızca dünya üzerinde gazetecilikle ticaretin, iktidarın içişlerine bu kadar iç içe girdiği başka bir kurum yoktur. Bugün Türkiye’de basına güven yerlerdeyse, her manşetin arkasındaki hesap soruluyorsa, bunun bir numaralı sorumlusu da bu zihniyettir. Bu zihniyet, Türkiye’de gazeteciliği bir çıkar ilişkileri ağına hapsetmiş darbelerin en önemli kolluk kuvveti olmuş, sonunda da bugünkü noktaya gelinmiştir.
Milli Gazete
Milli Gazete