Hizbullah’ın eski genel sekreteri Şeyh Subhi Tufeyli, el-Arabiya’ya verdiği röportajda Suriye’de Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Lübnan Şiilerinin önünde ya İsrail ya da Suriyeli Sünniler şeklinde iki seçenek bulunduğunu ifade ederek, Lübnanlı Şii liderliğin kendisini hezimet ya da İsrail ile ittifak arasında bir tercih yapmak zorunda bırakacak bir politikadan kaçınması gerektiğini söyledi.
Suriye’de İşlenen Suça Ortak Olmayın!
Hizbullah’ı Suriye konusunda izlediği politikayı gözden geçirmeye ve bölgede mezhepler arası bir çatışma riskine karşı yapıcı bir rol oynamaya davet eden Tufeyli, Şii liderlerin Suriye halkına karşı izlenen suçlara ortak olmaması gerektiğini de vurguladı.
Tufeyli “İç savaş içindeki Suriye’deki rejimle bağlantınızı yeniden gözden geçirmelisiniz ki ancak bu şekilde Suriye ve Lübnan’da hiç arzu edilmeyen sonuçlar doğuracak mezhep savaşı şokunu yaşamazsınız. Hep söyledim yine söylüyorum, onlardan rejimle ilişkilerini sorgulamalarını talep ediyorum. Suriye’de yaşananlara ortak olmayın. Bu Suriye halkına karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Bizim ateşi alevlendirmeye değil, söndürmeye ihtiyacımız var.” diye konuştu.
Zalim Rejimin Yanında Durmak Meşru Değildir!
Suriyeli muhaliflerle irtibatlı olduğu iddialarını reddeden Tufeyli, kendisinin sadece isyancılara sözleriyle ve mahrum Suriyelilere barınak sağlamak suretiyle yardımcı olduğunu söylerken, Suriyeli azınlık gruplarına kendi halkını uçaklarla tanklarla katleden bir rejime destek vermemeleri gerektiğini hatırlattı: “Azınlıklara şunu söylüyorum; devrilme korkusuyla ülkeyi tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle harap eden bir rejimin yanında saf tutmanız hiçbir şekilde meşru değildir.”
Suriye devriminin başında yaptığı açıklamalara değinen Tufeyli, o zaman “Suriye ülkeyi küle döndürecek bir savaşa doğru gidiyor ve belli bir taife, Aleviler, kendi rejimleri olarak gördükleri için rejimi destekleyecekler.” dediğini hatırlattı. Alevilerin Suriye’de kendi devletlerini kurabilecekleri hayalini gördüklerini oysa bunun gerçeklikten çok uzak olduğunu belirten Tufeyli, iktidara gelen siyasi hareketin ülkeyi Türkiye tarzıyla yönetmesini umduğunu ekledi: “Onlara sesleniyorum, keşke sizin iyiliğinizi isteyen biri olan bana saldırmadan, beni biraz soğukkanlılıkla dinleyebilseniz. Suriye’de bir Alevi devleti olmayacak. Bu gerçekleşmesi imkânsız bir hayal. Tüm Arap dünyası Suriye’nin bölünmesine karşı duracak.“
Türkiye’nin, Suriyelilerin ve tüm Arapların Suriye’nin bölünmesine karşı çıkacaklarını vurgulayan Tufeyli, Batı’nın da Suriye’nin bölünmesine rıza göstererek Arapları karşısına almak istemeyeceğini söylüyor ve bazı Lübnanlı Şiileri barış ve uzlaşma için gereken çabayı sergilememekle suçluyor.
Tufeyli’ye göre Lübnan’da bir çatışmanın henüz patlamamış olmasının tek nedeni Sünnilerin Hizbullah’ın sistemine karşı kendilerini zayıf hissetmeleri. Hizbullah’ın 14 Mart koalisyon güçleriyle ortak bir payda araması gerektiğini söylüyor.
Suriye’de her iki tarafın da çatışmayı mezhebi bir savaşa döndürmeye çalıştıklarını söyleyen Tufeyli “İhtiyacımız olan şey Suriye’de azınlıkların etkili bir şekilde yönetime katılabildikleri ve halkın haklarını gözeten adil ve demokratik bir rejimin kurulması” diyor.
İnsanları Mezhepçiliğe Sürüklemeyin!
Lübnan’da ve İran’daki her Şii’nin Hizbullah ya da İran rejimi destekçisi olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizen Tufeyli Hizbullah içinde izlenen politikalara karşı çıkan bir grubun bulunduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sonlandırıyor:
“Suriye’ye ilişkin olarak bazı Arap medya organlarının Şii-Sünni kavgasını körüklemek için yaptıkları propagandaya aldanmayın. Velev ki Suriye halkının ya da Sünnilerinin zaferini de arzuluyorsanız, İran’da ya da Lübnan’daki tüm Şiileri bir cepheye koymakla kendinize zarar vermiş oluyorsunuz.
Sizi temin ederim ki İran’da mevcut rejime ilişkin olarak zannettiğinizden çok daha fazla ayrışma var. Aynı şekilde Hizbullah içinde de farklı akımlar var. Kardeşlerim, durum zannettiğiniz gibi değil. Umarım sözlerinizi ve yaklaşımlarınızı gözden geçirirsiniz. İnsanları mezhepçiliğe, birbirini öldürmeye ve intihara sürüklemeyin.” (Haksözhaber)