Özgür-Der'den basın açıklaması
Ant dayatmasına ve başörtüsü yasağına her kademede son verilmesi için Özgür-Der basın açıklaması düzenledi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-08 15:10:02
Özgür-Der, okulların açılma arefesinde süren "Andımız" dayatması ve başörtüsü yasağına karşı tavır alınması için eylemdeydi. Yapılan çağrıda, eğitim alanının, Türkiye'de baskıya en çok maruz kalan alan olduğu vurgulanırken 28 Şubat zulmünün okullarda devam ettiği belirtildi.
Andımız dayatması ve başörtüsü yasağının dışında anadilde eğitime de atıfta bulunulan açıklamada, İngilizce, Fransızca, Almanca vs dillerde eğitim yapan okullar varken Kürtçe dilinde eğitimin engellenmesinin yanlışlığına dikkat çekildi.
Özgür-Der genel başkan yardımcısı Kenan Alpay, andımız denilen köhnemiş dayatmanın artık dayanılmaz olduğunu, bu uygulamalarının hiçbir izahının olmadığının, andımız isimli ırkçı-inkarcı metni ilk dört yıl çocuklarımızın okumasının anlamsız bulduklarını açıkladı.
Öte yandan başörtüsünü eğitim-öğretim sorunu olarak algılanmasının yanlışlığına dikkat çekerek, hem kamu personelinin hem de öğrencilerin artık başörtüsü alanında serbest bırakılmasını istediklerini dile getirdi.
Milli Eğitim bakanının geçtiğimiz günlerde başörtüsüne ilişkin açıklamalarını anlamsız bulan Alpay, ‘SayınBakan okullardaki seçmeli ders olan Kuran ve siyer derslerinde başörtüsünün serbest olacağını fakat diğer derslerde hukukun gereğinin yapılması gerektiğini söylerken yanılmış olmasını diliyoruz ki bu kabul edilecek bir şey değildir. Bizler en temel hakları bile yok sayan bir hukukun meşruiyetine inanmıyoruz’ dedi.
Üniversitelerde ve okullarda mescit yetersizliğine de dikkat çeken Kenan Alpay, ‘ bizler bir okulu nasıl lavabo olmadan, laboratuar olmadan ya da spor salonu olmadan yetersiz görüyorsak, mescidi olmayan bir okul ya da üniversiteyi de düşünemeyiz. Bu nedenle yeterli sayıda mescit ve şadırvan yapılmasını talep ediyoruz’ diye ifade etti.
Kürtçe eğitimin seçmeli ders olmasının öneminin büyük olduğunu ifade eden Alpay, ‘Kürtçe eğitimin seçmeli ders olması önemli ve olumlu bir adımdır. Fakat anadilde eğitim hakkının tanınmasıyla bu karar daha da anlam kazanacaktır’ dedi.
Son olarak ‘ Başörtüsüne, İslami kimlik ve ibadet hakkına, Allah’ın lütfettiği lisanla öğrenim göremeye engel olan tüm düzenlemelerin kaldırılmasını istiyoruz’ diyerek konuşmasını bitirdi.
Özgür-Der Yönetim Kurulu Üyesi Zuhal Özyurt’un okuduğu ve aşağıda tam metni bulunan basın açıklamasında 28 Şubat kalıntısı kesintisiz eğitimin sona erdirilmesi, milli güvenlik dersinin kaldırılması, resmi törenlerin kısıtlanması gibi uygulamaların öğrenciler üzerindeki dayatmaların hafiflemesine atıfta bulunulurken ilkokul 1-4 sınıflarına okutulan ırkçı ‘andımız’’ dayatmasın kaldırılması ve başörtüsünün bütün okul ve kademelerde serbest olması talebinde bulundu. Açıklamada ayrıca Kürtçe’nin seçmeli hale getirilmesi olumlu olduğu fakat anadilde eğitim hakkının bir an önce yasal düzenlemeyle kesinleşmesi istendi. Açıklamanın sonunda insan olmanın getirdiği tüm hak ve hürriyetlerin ayrımsız iade edilmesi gerektiği vurgulandı.
Basın Açıklaması Metni:
Ant Dayatması ve Başörtüsü Yasağına Her Kademede Son Verilsin!
8 Eylül 2012
Yeni bir eğitim-öğretim yılı daha eski sorunların, köhnemiş resmi ideolojik dayatmaların gölgesi altında açılıyor. İnsan ve toplum iradesinin üzerine düşen bu koyu gölgenin yol açtığı sıkıntıların azaltılması adına bazı adımların atıldığı muhakkak. 28 Şubat darbe sürecinin kesintisiz eğitim dayatmasına son verilerek kademeli ve seçmeli eğitim programına geçilmesi, okulları kışlalaştıran Milli Güvenlik derslerinin kaldırılması ve resmi törenlerin en azından stadyumlar boyutuyla iptal edilmiş olması öğrencilerin üzerindeki resmi ideolojik dayatmaların bir kısmının tasfiye edilmesi açısından şüphesiz olumlu gelişmelerdir.
Bu olumluluklarla birlikte devam eden ırkçı-militarist uygulamaların hiçbir izahının olmadığının altını çizmek istiyoruz. “Andımız” isimli ırkçı-inkârcı metni ilk dört yıl boyunca okumaya bütün çocukları mecbur tutmanın ne anlamı ve faydası var? Hiçbir insani ve ahlaki, pedagojik ve bilimsel anlam ve faydayı ihtiva etmeyen ant törenini zorunlu tutmak çocuklarımızı totemist ve Türkçü şartlanmaya mahkûm etmektir. 6-10 yaş arası çocuklarımızın üzerine boca edilmesi kanunen zorunlu kılınan bu sapkın ve düşmanlaştırıcı andın hemen kaldırılması gerekir. Bir taraftan ırkçı, ulusalcı çetelerin sebep olduğu belalarla uğraşırken diğer taraftan bütün okullarda ırkçı, ulusalcı mantığı yaygınlaştıran müfredat ve pratikleri mecbur tutmaya devam etmek Hükümet açısından izah edilemez bir çelişkidir.
Öte yandan başörtüsünü eğitim-öğretim kurumlarının kronik bir sorunu olarak algılayıp insanlık dışı ve utanç verici bu yasakla seferberlik halinin sürdürülmesine de acilen son verilmelidir. Öğrenci ve öğretmen ayrımı yapmaksızın, sadece İHL’lerde değil, tüm eğitim kurumlarında başörtüsüne sınırsız, şartsız özgürlük tanınmalıdır. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in Kur’an-ı Kerim dersinde başörtüsüne müsamaha gösterilerek diğer derslerde hukukun gereğinin yapılacağını hatırlatmasının kabul edilebilir hiçbir yönü yoktur.
Sayın Bakan hangi hukuktan bahsediyor acaba? 12 Eylül hukukundan mı, 28 Şubat hukukundan mı? Yoksa her ikisine birden kaynaklık eden resmi ideoloji ve askerî vesayet hukukundan mı? Sayın Bakanı bilemeyiz ama en temel hakları ve ahlaki öğretileri ayaklar altına alan böyle bir hukukun meşruiyetine inanmıyoruz. Dolayısıyla da toplum nezdinde meşruiyeti olmayan, kendisine ancak bürokratik oligarşinin dayatmalarıyla iktidar alanı açabilen bir garabet hukukuna öğrencilerin ve toplumun itaate davet edilmesi derin çelişkinin katmerleşmesinden başkaca bir anlama gelmez. Başörtüsü sadece Kur’an derslerinde veya imam hatiplerde değil, tüm okullarda ve tüm kademelerde öğretmen-öğrenci ayrımı yapılmaksızın serbest olmalıdır.
Kürtçenin seçmeli ders olarak müfredatta yer bulabilmesi de yaşanan acı ve sıkıntı dolu süreç göz önünde bulundurulunca önemli ve olumlu bir adımdır. Lakin bu adım ancak anadilde eğitim hakkının tanınması yolunda atılan bir adım olduğu oranda daha anlamlı ve değerli olacaktır.
12 yıla tamamlamak üzere 4+4+4 şeklinde kademelendirilen eğitim öğretimin resmi ideolojik dayatmalardan arındırılmaksızın ve toplumsal talepleri dikkate almaksızın kanunen zorunlu tutulması yanlışta ısrardır. Çocukları devletin malı, kamusal iradenin kurbanı, resmi ideolojinin potansiyel militanı gören bu çarpık mantık terk edilmelidir. Eğitim öğretim sorunu kalabalık sınıflar, servis sorunu, öğretmen ve idarecilerin özlük haklarından ibaret bir sorun değildir.
Birey ve toplumun iradesini hiçe sayan, birey ve toplumu devlet karşısında değersiz ve edilgen varlıklar olarak karikatürize eden resmi ideoloji tabusu yıkılmalıdır. İnsanı, Allah’ın yarattığı irade sahibi onurlu bir varlık olarak kabul eden ve İslam’ın can, nesil, akıl, mal, din haklarına riayet eden bir hukuki düzenleme talep ediyoruz. Başörtüsüne, İslami kimlik ve ibadet hakkına, Allah’ın lütfettiği lisanla öğretim görmeye engel olan tüm düzenlemelerin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Anaların hür doğurduğu insanların ne ellerine-ayaklarına ne de zihinlerine prangalar vurulması kabul edilebilir. İnsan olmaktan doğan bütün hak ve özgürlükleri dinî, etnik ve mezhebî herhangi bir ayrım yapmaksızın bütün insanlar adına talep ediyoruz.
Özgür-Der
SON VİDEO HABER
Haber Ara