Dolar

34,9522

Euro

36,6033

Altın

3.019,59

Bist

10.058,63

Kökü dışarıda bir ideoloji

İslâm dünyası, bilhassa bizim yer aldığımız Ortadoğu coğrafyası hızla mezhep çatışması bataklığına sürükleniyor. Bu durum farazî bir tehdit değil. Siyasî tarafları mezhep aidiyetleri, siyasî gelişmeleri mezhep çatışmaları belirliyor

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-08-19 10:20:04

Kökü dışarıda bir ideoloji
Bir felaket tablosu kapımızda bekliyor. Bir Müslüman’ın inancını, aynı kitaba inanan ama farklı yorumlayan kardeşine karşı düşmanlık aracına dönüştürmesinden daha büyük bir felaket olabilir mi? Müslümanlar birbirini yiyecek, “İslâm korkusu”nu dış politika taktiğine dönüştürenler hem rahatlayacak hem de kan döken Müslümanları gösterip haklı olduklarını kanıtlamış olacaklar.

İşte bu yüzden İslâmcılık tartışması, basit bir entelektüel ilgi ve gevezelik konusu değil. Avcumuzda ateşin izleri hâlâ duruyor ve canımızı yakıyor. İster mezhep, ister etnik köken, ister ideoloji olsun birilerinin bir kenarından tutup hakikat kırıntılarından düşmanlıklar üretmesine müsaade edemeyiz. Mezhep düşmanlığı da, etnik münaferet de, ideolojik bağnazlık da inancımızdan değil dışarıdan ithal ediliyor. Problem tabii olarak var olan, veya tarihî gelenek içinde üretilen bu kimliklerde değil; bu aidiyetlerin bugün altında içtima edilen siyasî bayraklara dönüşmesinde. Öyleyse kardeşlik ve barış için, inancın ve mezhep kimliğinin bir siyasî duruşun sebebi olarak yer aldığı bütün kamplaşmalardan uzak durmalıyız. İslâmcılık, kökü dışarıda bir ideolojidir. İslâmcı ideolojiyi Müslüman aydınlar kendi iç dinamikleri ve gelenekleri içinde üretmediler. Ali Bulaç, İslâmcılık tabirinin Eşarî’ye ve Gazali’ye kadar uzanan eski bir tabir olduğunu kaydetmişti. Dün, bu tabirin (İslâmiyyûn) bu iki büyük imam tarafından tahfifi anlamda kullanıldığını açıklıyor. İslâmcılık, bu referans metinlerde yoldan çıkanlar için kullanılıyor ve “Müslümanımsı” gibi bir anlama geliyormuş.

İslâmiyet’i, modern-totaliter bir ideolojiye dönüştüren ilk aydınlar Namık Kemâl, Ali Suavi, Ziya Paşa gibi İstanbul’un havasında yetişmiş aydınlardı. İslâm şeriatının hayatın her alanında uygulanmasını ve İslâm Birliği’ni ilk defa formüle etmiş ve savunmuşlardı. Ancak bu ideolojiyi telif ettikleri yer, muhalefet için kaçtıkları Paris ve Londra’dır. Kimse onlara bu ideolojiyi telkin etmemiştir; ama bulundukları fikir ortamı onların zihin dünyasında böyle yankılanmıştır. Bugün İslâmcı ideolojinin kurucusu olarak Cemaleddin Afgani (1838-1897) ismi üzerinde bir mutabakat vardır. İdeolojinin kendisi kadar bu iddia da Batı’ya aittir. Cemaleddin Afgani üzerindeki vurgu Müslüman sömürgeleri olan İngiliz-Hollanda müsteşriklerine dayanır. Bu iddianın üretildiği dönem, Almanya’nın Sultan Abdülhamit’le yakınlaşarak İngiltere’ye karşı Hindistan başta olmak üzere sömürge yönetimi altındaki Müslüman halkların bir dış politika aktörüne dönüştüğü dönemdir. Brown ve Hurgronje gibi müsteşrikler, İslâmcılığın (Pan-İslamism) Almanya tarafından İngiltere’ye karşı icat edilen ve desteklenen bir ideoloji olduğunu öne sürmektedir. Bu teze eldiven gibi uyan isim ise, dönemin Batılı gizli servisleriyle çok iç içe bulunmuş, Sudan’daki Mehdi isyanını (1881-1899) bastırmak için İngiltere’den görev talep etmiş olan Cemaleddin Afgani’dir.

İslâmcılık, İslâm toplumlarının tarihî geleneğine, İslâm anlayışına ve barış içinde bir arada yaşama tecrübesine aykırı; hakikati temellük iddiası olan totaliter bir ideoloji olduğu için rekabet ve düşmanlık üreten bir ideolojidir. İslâm’ın, geniş bir yelpazede Batı’ya veya ülkedeki iktidara karşı muhalefet için araca dönüştürülmesinden ibarettir. Hiç iktidarda olduğu halde İslâmcı olduğunu iddia eden bir tecrübeye tesadüf ettiniz mi? Siyasî mücadele aracı olarak kullanıldığı zaman inanç, birleştiren, bütünleştiren ve barış getiren bir güç olmaktan çıkıp yakan, yıkan, düşmanlık üreten bir bağnazlığa dönüşür. Mezhepçilik bugün Müslüman halkların izzetini ve hayat hakkını yok eden ve onları rezil-rüsva eden bir fitne kaynağı olarak İslâmcılığın bugünkü hali değil mi? Ha başka insanlara düşmanlık, ha iktidara muhalefet aracı olsun, ikisinde de inanç basit bir siyasî araçtan ibaret değil mi?

Ali Bulaç başta olmak üzere bütün İslâmcıların ve farklı mezhep mensubu olanların da Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bu bayramın anlaşmazlıkları ve düşmanlıkları giderip barışa vesile olmasını Yüce Rabb’imden niyaz ediyorum.(Mümtaz’er Türköne) – Zaman
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara