Ankara'daki yabancı misyon şeflerine ve büyükelçilere verdiği iftarda konuşan Başbakan Erdoğan, "Bizim uçağımıza yönelik hiçbir uyarı yapılmadı. Kısa süreli ihlale karşın uçağımız hasmane bir tavırla düşürüldü. Türkiye, bu tavra karşı gereken tüm önlemleri almıştır. Benzeri olayların yaşanmasını engellemek için Türkiye angajman yöntemini değiştirmiştir. Türkiye artık misliyle karşılık vermekten çekinmeyecektir." ifadelerini kullandı.
Suriye'de mezhep çatışması olduğuna yönelik iddialara da sert çıkan Başbakan Erdoğan, "Suriye'ye bakıp 'Suriye'de siyaset, mezhepler çarpışıyor' diye yüreklerini serinletenler varsa onlara diyorum ki Suriye'de insanlık topyekün katlediliyor." diye kaydetti. Suriye'de Mart'tan bu yana 20 bine yakın insanın öldürüldüğünü, 40 bine yakın Suriyelinin de Türkiye'de olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Tüm bu insanlar acaba niçin çok sevdikleri topraklardan kaçıyorlar?" diye sordu. Suriye'de son 48 saatte katledilenlerin sayısının da 550'yi geçtiğini bildiren Başbakan Erdoğan, "Nerede dünyanın barışı savunan egemen güçleri?" diye devam etti. Erdoğan, Suriye'de uluslararası toplumun daha fazla sorumluluk alması gerektiğini de vurguladı.
Konuşmasında Türkiye'nin ne uzak ne de yakın coğrafyada hiçbir ülkenin içişlerine karışmadığını dile getiren Erdoğan, "İletişim halinde olduğumuz her ülkenin, içişlerine, toprak bütünlüğüne, sınırlarına, özellikle de toplumsal hassasiyetlerine karşı biz de Türkiye olarak büyük bir hassasiyet gösteriyoruz. Biz, 9,5 yıllık iktidarımız sürecinde defaatle vurguladık; Türkiye, dostlarının kendisinden emin olduğu, emin olması gereken bir ülkedir." diye konuştu.
Barış, dostluk, dayanışma, yardımlaşma içermeyen hiçbir planın, hiçbir projenin içinde olmadıklarını ve hiçbir ülke ve hiçbir halk için o ülkenin ve halkının çıkarlarını tehlikeye sokacak bir girişimin içinde asla olmadıklarını ve olmayacaklarını altını çizen Erdoğan, "Çevremizdeki ülkelerin toplumsal yapıları, inançları, mezhepleri, ekonomik, sosyal, siyasal görüşleri, bizim dış politikada dikkate aldığımız kriterler değildir ve olamaz." diye ekledi.
ESED UYARILARIMIZI DİKKATE ALSAYDI SURİYE BUGÜN BÖYLE OLMAZDI
İsrail ve Suriye elçilerinin davet edilmediği iftardaki konuşmasında Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Barış, dostluk, dayanışma, yardımlaşma içermeyen hiçbir planın, hiçbir projenin içinde değiliz. Hiçbir ülke ve hiçbir halk için, o ülkenin ve halkının çıkarlarını tehlikeye sokacak bir girişimin içinde biz asla olmayız, olmadık. Çevremizdeki ülkelerin toplumsal yapıları, inançları, mezhepleri, ekonomik, sosyal, siyasal görüşleri, bizim dış politikada dikkate aldığımız kriterler değildir ve olamaz. Kuzey Afrika'da başlayan halk hareketleriyle birlikte, biz Suriye'ye dostça, kardeşçe uyarılarımızı da yaptık. Ancak bizim uyarılarımızın hiçbiri dikkate alınmadı, bize ve uluslararası topluma verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Çok samimi bir şekilde ifade ediyorum; eğer Esed yönetimi, uyarılarımızı dikkate almış olsaydı, Suriye bugün bu yaşadıklarını yaşamıyor olacaktı."
Suriye'de halkın zafere her zamankinden daha yakın olduğuna inandıklarını da aktaran Başbakan Erdoğan, "Ancak Suriye halkı zaferini ilan ederken, bugüne kadar akan kan, o kanın akmasına destek verenlerin alnına kara bir leke olarak kazınacak ve oradan da hiç çıkmayacaktır. Hakkın değil yanlışın, mazlumun değil zalimin, zayıfın değil güçlünün yanında yer alanlar, tarih önünde mahcup olacaklar, vicdan muhasebesini kaybetmiş olacaklardı." vurgusunda bulundu.
TÜRKİYE ARTIK SURİYE'YE MİSLİYLE KARŞILIK VERMEKTEN ÇEKİNMEYECEKTİR
Konuşmasında Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesine de değinen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Bizim uçağımıza yönelik hiçbir uyarı yapılmadı. Kısa süreli ihlale karşın uçağımız hasmane bir tavırla düşürüldü. Türkiye, bu tavra karşı gereken tüm önlemleri almıştır. Benzeri olayların yaşanmasını engellemek için Türkiye angajman yöntemini değiştirmiştir. Türkiye artık misliyle karşılık vermekten çekinmeyecektir."
Türkiye olarak Balkanlardan Karadeniz'e, geniş bir coğrafyada gelişen olaylara yapıcı katkı sunmaya devam ettiklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Dünya ekonomisinin yeni eksenleri Çin, Hindistan, Brezilya ile işbirliğimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Uluslararası platformlarda daha aktif roller üstleniyoruz."
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği sırasında başarılı bir performans sergilediğini hatırlatan Erdoğan, "Şimdi 2015, 2016 için tekrar aday oluyoruz. Küresel ekonomik kriz karşısında aldığımız tedbirler karşısında son derece dirençli bir duruş sergiledik. Türkiye ekonomisi 2011 yılında yüzde 8,5 gibi yüksek bir büyüme yakaladı. IMF ile hiçbir büyüme anlaşması yapmadı. 23 milyar olan İMF borcunu 1,7 milyar dolara kadar düşürdü." dedi. Türkiye teknik konularda mutabakat sağlanmasından sonra, uluslararası para fonuna 5 milyar dolara kadar da borç verebileceğini kaydeden Erdoğan, bunun görüşmelerinin devam ettiğini aktardı.
TÜRKİYE GÜVENLİK İLE DEMOKRASİ ARASINDAKİ DENGEYİ ÇOK İYİ OTURTTU
Türkiye'de son 30 yıldır devam eden terör eylemleri üzerinden iç ve dış politikaya yön verilmeye çalışıldığını hatırlatan Erdoğan, "Terörle mücadele konusunda tek bir geri adım atmadan mücadelemiz devam edecektir. Türkiye bizim dönemimizde güvenlik ile demokrasi arasındaki dengeyi çok iyi oturttu. Zaman zaman istenmeyen sonuçlar ortaya çıksa da yenilerinin yaşanmaması için tedbirlerimizi alıyoruz." dedi.
BM'Yİ ARAKAN İÇİN GÖREVE ÇAĞIRDI
Konuşmasında Myanmar'da (Burma) Müslümanlara yönelik saldırılara da değinen Başbakan Erdoğan, BM'yi göreve çağırdı. Erdoğan, Arakan'daki Müslüman katliamı için "Burada insanlık katlediliyor" dedi. Erdoğan, "Arakan'da insanlar ve insanlık katlediliyor. BM'yi göreve davet ediyorum. Bu daveti yapmaktan daha doğal ne olabilir? Burada bir avuç Müslüman, oradaki ağırlıklı yönetim tarafından katlediliyor, yakılıyor. Bunu seslendirmekten daha tabii ne olabilir?" şeklinde konuştu.