Türkiye, Ortadoğu'da yalnızları oynayan devlettir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Şu anda Türkiye, Ortadoğu'da yalnızları oynayan devlettir. İtibarı sıfırlanan devlettir. Buna üzülüyoruz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu hale mi düşecektik?'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-11 14:32:48
Kemal Kılıçdaroğlu, 3. Yargı Paketi kapsamında Bahçelievler davası hükümlülerinin tahliye olduğu ve kamuoyunda buna ilişkin bir tepkinin oluştuğu ifade edilerek, değerlendirmesinin sorulması üzerine, 'Öyle bir cinayeti ve o cinayetin toplumda yarattığı derin yaraları unutmak mümkün değil. Reform diye yaptıkları bu ise kamu vicdanı kan ağlıyor. Söyleyecek fazla bir şey yok' dedi.
Bir gazetecinin, 'bazı milletvekillerinin hala tutuklu olduğunu, ancak bu hükümlülerin serbest bırakıldığını' ifade etmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
'İki olayı bir arada değerlendirmek doğru değil. Birisinde katiller var, yargı kararıyla kesinleşmiş katiller. Diğerleri tutuklu. Siz, katillerle tutukluları aynı kefeye nasıl koyabilirsiniz. İkisinin arasında dağlar kadar fark var. Birisinde kamu vicdanı kanıyor dedim. Serbest bırakmışsınız. Yedi genç hunharca katledilmiş. Buna kim gerekçe bulabilir serbest bırakılmaları için. Siz reform adı altında kendinize göre bir şeyler yapıyorsunuz, istediğinizi serbest bırakıyorsunuz, istediğinizi de hapse atıyorsunuz. Bunun adı da adalet oluyor. Siz buna inanır mısınız? Böyle bir adalet kavramı var mı dünyada? Tümüyle adalet kavramının içini boşalttık. Kamu vicdanının rahatsız olmasının temel nedeni de bu zaten. Adalet dediğiniz kavramın içi tümüyle boşaltılmış durumda.'
Artık adalet denildiğinde AK Parti'nin adaletinin anlaşıldığını, kendilerine göre bir adalet, hukuk, yargıç, Yargıtay, Danıştay yarattıklarını iddia eden Kılıçdaroğlu,yargıçların verdiği kararın toplum vicdanında kabul görmesi gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, bunun evrensel bir ilke olduğunu, ancak AK Parti iktidarının bu evrensel ilkeyi yerle bir ettiğini söyledi.
-'Başbakanın ucuz siyaset yaptığını halk anlamıyor mu?'-
'Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bugün, sizin Samsun'daki sel felaketine ilişkin eleştirilerinize cevap verdi. 'TOKİ konutlarında sadece AK Partililer oturmuyor. Kılıçdaroğlu, ucuz siyaset yapıyor' dedi. Değerlendirmeniz ne olacak?' sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
'Acaba Sayın Başbakan orada ölen yurttaşlarımızla ilgili bir şey söyledi mi? Ben ölen yurttaşların hesabını sorduğum zaman bunu ucuz siyaset olarak değerlendiren bir Başbakanın ucuz siyaset, sığ siyaset yaptığını halk anlamıyor mu?'
'Bodrum katında ölen insanların hesabını kim verecek?' diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
'TOKİ'den sorumlu olan Bakan bile 'biz sorumluyuz' dedi. Sayın Başbakan onun sesini bile öyle anlaşılıyor ki duymamış. Bu ülkede insanın değeri yok mu? Onlar insan değiller mi? Biz geçen yasama döneminde bodrum katlarında insanların, ailelerin oturmamasıyla ilgili kanun teklifi bile verdik. Şimdi yeni uyanmışlar, 'bodrum katlarında oturmasınlar' diye. Niçin? Dere yatağında yaparsanız sel gelince önce o insanlar boğulacak. Bunu gördüler. Bütün Samsunlular gördü. Sel sonrası atıklara baksınlar. Çöp merkezinin üstünde, çöplerin toplandığı bir alan üzerine TOKİ konutu yapacaksınız, sonra kalkacaksınız bunu eleştirenlere de 'Efendim bunlar ucuz siyaset yapıyorlar' diye CHP'ye eleştiri getireceksiniz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Dünyanını neresine giderseniz gidin, kabul edilmez.'
TBMM'de cemevi talebi
Kılıçdaroğlu, partisinin milletvekillerinden Hüseyin Aygün'ün TBMM'de cemevi açılmasına ilişkin talebi ve bu talebin Meclis Başkanlığı'nca Diyanet İşleri Başkanlığı'na sorulması ve reddedilmesine ilişkin soruları da yanıtladı.
'Bunlar Türkiye'nin gündemini birinci derecede işgal edecek tartışmalar değildir. Bu tartışmalardan siyasetin özenle kaçınması lazım' diyen Kılıçdaroğlu, dinin Allah'la kul arasındaki bir manevi ilişki olduğunu, bu ilişkiye Diyanet İşleri Başkanlığı, milletvekilleri, başbakan, anamuhalefet partisi lideri olarak kendisi ya da TBMM Başkanının girmeye hakkı ve yetkisinin olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, kimsenin elinde adaleti tartacak, inancı ölçecek bir tartı olmadığının da altını çizdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in 'Yargı üzerinde mahalle baskısı oluşturuluyor' şeklinde eleştirileri olduğunun ifade edilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, 'Onun muhatabı herhalde AKP'nin milletvekilleridir. Onların isimlerini versin, saysın' dedi.
Kıdem tazminatına yönelik düzenleme
Kılıçdaroğlu, kıdem tazminatına yönelik yeni düzenleme konusunda CHP'nin tavrının ne olacağını sorusunu yanıtlarken de kendilerinin önce Türk-İş'i, sendikaları bekleyeceklerini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, 'Sendikaların bu konuda almış oldukları kararlar var. Türk-İş'in genel kurulunda oy birliğiyle alının kararlar var. O kararlara biz saygı duyuyoruz. O kararların arkasında Türk-İş durduğu sürece biz de duracağız. Türk-İş durmasa da biz duracağız. Çünkü işçilerin haklarının ellerinden alınmasını uygun görmüyoruz. Sosyal devlet ilkesine aykırıdır bu' diye konuştu.
'Fazıl Say üzerinde de ciddi bir baskı var'
Piyanist-besteci Fazıl Say'ın kendisine yönelik sözlerine bir yanıtı olup olmadığının da sorulduğu Kılıçdaroğlu, 'Herhangi bir yanıtım olmayacak. Ben sanatçılar üzerindeki baskıyı eleştirdim. Tabii isim verme ihtiyacı var. Sizin sanatçılar üzerindeki baskıyı söylemeniz, kanıtlamanız gerekiyor. Sayın Fazıl Say üzerinde de ciddi baskılar var. Bu bilinen bir gerçek' dedi.
'Stratejik alanlarda boğuldular'
Kılıçdaroğlu, Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye'nin tutumuna ilişkin soruya da şu cevabı verdi:
'Suriye konusunda BM Güvenlik Konseyi'nde başlayarak ilişkilerin tutarlı bir bazda gelişmesi için biz geçen yıl AKP hükümetine bir çağrı yaptık. Dedik ki: Rusya, Çin, Suriye iki taraf da hem Esad hem karşıtları, İran biraraya gelsin, Türkiye bir uluslararası konferans düzenlesin. Bu sorun nasıl aşılabilir, bu konuda çözüm üretsin dedik. Bizim bu önerimiz AKP hükümeti tarafından reddedildi. Sonra bizim bu önerimizin benzerini Rusya yaptı. Çağrıda bulundu, tarafları topladı. Bizim yaptığımız çağrının gereğini Rusya yaptığı için gerçekten üzülüyoruz. Hem Türkiye kendi bulunduğu coğrafyada iddialı bir devlet olacak, sorunlara sağlıklı çözüm üreten bir devlet görüntüsü verecek fakat yaptığı eylemlerle bu görüntüye tümüyle ters düşecek...Suriye içindeki muhaliflere açıkça destek vermesi Türkiye'nin, üstelik kendisinin sırtını sıvazlayan batının egemen güçlerinin taşeronluğunu yaparken, onlardan daha aktif öne çıkacak, çıkmaya özen gösterecek, sonra da gelip duvara çarpacak.
Şu anda Türkiye, Ortadoğu'da yalnızları oynayan devlettir. İtibarı sıfırlanan devlettir. Buna üzülüyoruz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu hale mi düşecektik? Stratejik Derinlik diye kitap yazdılar, stratejik alanlarda boğuldular. 'Sıfır sorun' dediler komşularla, geldikleri nokta sıfır politika. Böyle bir dış politikayı Türkiye hak etmiyor.'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye konusunda 'CHP'nin gayri milli bir politika izlediği' yönündeki eleştirisini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de şunları söyledi:
'Türkiye'nin uluslararası alanda çıkarlarını savunan bir parti varsa o partinin adı, CHP'dir. Bizim izlediğimiz politikayı gayri milli olarak adlandıranlar batının egemen güçlerinin taşeronluğunu yapanlardır. Taşeronluktan gayri milliliğe terfi etti onlar. Onu çok iyi biliyoruz. Benim yaptığım çağrıyı eğer cesurlarsa ve yürekleri varsa kamuoyuna onlar da o çağrıyı yapsınlar. Yani ABD'nin, Rusya'nın ve İngiltere'nin ellerindeki bilgileri kamuoyuyla paylaşmalarını isteme çağrılarını Sayın Başbakan yapsın, Sayın Davutoğlu yapsın. Bunu yaparsa gerçekten milli bir politika izlediğini ben anlayacağım.'
KPSS'yle ilgili iddialar
Bir başka gazetecinin, 'Başbakan, tutuklu milletvekilleriyle ilgili de 'milletvekili yapmak için cezaevlerinin içine mi kaldınız?' diyerek CHP'yi eleştirdi' şeklindeki sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın hukuk bilgisinin yetersiz olduğunu bildiğini söyledi.
Onların milletvekili olmasının önünde hiçbir engel olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'Engel varsa çıkıp söylesinler. Kim engel? YSK, savcılıklar, milletvekilleri seçilmelerinde önlerinde hiçbir engel olmadığını karara bağladı... Bu kadar basit bir hukuk gerçeğini çarpıtıp, kamuoyuna farklı bir dille seslendirmek bir ülkenin başbakanına yakışmıyor. Bir insan hukuk bilgisine sahip olmayabilir, bilmeyebilir, ama kendi geçmişini bir tahlil etmesi lazım Sayın Başbakanın. Milletvekili seçilemiyordu. Önündeki engelleri kaldıran parti CHP'dir. Bunu bilsin. Biz bu gerçeği her seferinde onun yüzüne vurmak zorunda değiliz. Ama hapiste tutuklu milletvekilleri var, mahkum değil. Bu kadar basit gerçeği çarpıtarak, kamuoyunu yanıltacağını sanıyorsa aldanıyor.'
Başbakan Erdoğan'ın KPSS'deki iddialar konusunda da CHP'yi eleştirerek, 'Terör örgütünün eylemini sahiplendi CHP' dediğinin ifade edilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'Kimmiş o terör örgütü? Sorular çalınmışsa, çalanın kimliğine bakılmaz. Soru çalınıp birilerine servis edildiyse, 'Efendim bunu KCK'lılar çaldı. Ses çıkarmayalım. Ya da başkaları çaldı ses çıkarmayalım'... Böyle bir anlayış olabilir mi? Sorunun çalınmaması lazım. Bir mantık bütünlüğü olması lazım insanlar cümleleri kurarken. Sayın Başbakanın kurduğu cümlenin mantık bütünlüğü yok. 'Soruları KCK'lılar çaldı. CHP bunu eleştiriyor. O zaman CHP KCK'lılara sahip çıkıyor'... Olur mu böyle şey?'
SON VİDEO HABER
Haber Ara