'Din eğitimi' neresi, İHL'ler nereye düşer?
Türköne'nin yazdığı 4-5 yazıda İHL'ler konusunda üzerinde/n yürüdüğü temel argüman şu: İHL'ler, 'din eğitimi' veren kurumlardır; Kur'ân ve siyer derslerinin seçmeli de olsa müfredata konulmasından sonra 'din eğitimi' veren bu kadar İHL'ye ne gerek var?
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-09 10:57:34
Doğrusunu söylemek gerekirse, 'İkinci Said' dönemimi yaşıyorum: Kendi kozamı örmekle, fikrî dünyamı ikmalle meşgulüm.
Ne ki, bu durum, güncel gibi görünen bazı hayatî, varoluşsal meselelere kayıtsız kalmamı gerektirmiyor. Zira pratiğe aktarılamayan teorinin hayatta hiç bir kıymeti harbiyesi olmadığını düşünüyorum.
Aslına bakılırsa, benim 'güncel' diye ilgilendiğim, kayıtsız kalamadığım meseleler, pek de güncel, dolayısıyla günübirlik meseleler değil: Bu ülkenin, Müslümanların veya insanlığın daha köklü, daha esaslı varoluşsal meseleleriyle ilişkili meseleler bunlar çoklukla.
* * *
Güncel gibi görünen ama gerçekte bu ülkenin geçmişten hâl'e ve istikbale yaptığı inişli çıkışlı yolculukla, dolayısıyla geleceğiyle, geleceğinin alacağı şekille yakından irtibatlı meselelerden biri, adına yanlış bir şekilde 'din eğitimi' denen meselesidir.
İşte bu mesele, İmam Hatip Liseleri (İHL) üzerinden son birkaç haftadır Zaman gazetesi yazarlarından Mümtazer Türköne tarafından 'ortada fol yok, yumurta yok'ken yeniden gündeme getirildi.
Meseleye girmeden önce, bir hakkı teslim etmem gerekiyor: Mümtazer Türköne, herhangi bir yazar değil: Analitik kabiliyeti ve gözlem gücü yüksek bir akademisyen. Bu iki özelliği, Türköne'nin yazılarını, entelektüel derinliği ve vaatlerinin yüksekliği bakımından pek çok köşe yazarının yazılarından ayırıyor. Benim Türköne'nin bu meselede yazdıklarını tartışmaya niyetlenmenin bir nedeni biraz da bu aslında. Yazının devamını okumak için tıklayın
SON VİDEO HABER
Haber Ara