Dolar

34,8666

Euro

36,6224

Altın

3.025,26

Bist

10.034,11

Çiçek: Kimse bu haliyle devam etsin demiyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, özel yetkili mahkemeler, Suriye konusu ve tutuklu vekillerle ilgili değerlendirmede bulundu.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-29 15:34:25

Çiçek: Kimse bu haliyle devam etsin demiyor
TBMM Cemil Çiçek, özel yetkili mahkemelere ilişkin tartışmaları değerlendirirken, ''Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkanı gözükmüyor. Kimse bu haliyle devam etsin demiyor. Artık bu mahkemelerin uygulamalarıyla ilgili toplumda bir rahatsızlık meydana geldi'' dedi.

Çiçek, Kanal A televizyonunda yayınlanan, ''Alper Tan'la Sivil Düşünce'' adlı programa katıldı.

''Sizce 24. yasama dönemi nasıl geçti?'' sorusunu yanıtlarken Çiçek, bu yasama döneminde gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Önemli araştırma komisyonları kurulduğunu anlatan Çiçek, ''Darbeleri araştırma komisyonu kuruldu. Darbe ve muhtıraların arka planlarını ortaya çıkarmayı amaçlıyor bu komisyon. Darbelerle yüzleşmek bakımından çok önemli bir komisyon. Demokrasi kurumsallaşacaksa, halkın seçtiklerinin başka yol ve yöntemlerle iktidardan uzaklaştırılması yerine demokratik bir şekilde gelecek ve gidecek'' diye konuştu.

Darbe ve muhtıraların siyasi arka planının ortaya çıkarılması bakımından Meclis'in önemli bir görev yaptığını vurgulayan Çiçek, ''Meclis kendi hukukuna sahip çıkıyor. Çünkü Meclis'in faaliyetleri askıya alındı darbeler döneminde'' dedi.

Komisyonun hazırladığı raporların içeriğinin henüz tam olarak açıklanmadığına dikkati çeken Çiçek, bunları basına yansıyan şekilleriyle değerlendirmenin doğru olmayacağını ifade etti.

''En popüler olanları en yakınınızda olanlarıdır'' ifadesini kullanan Çiçek, ''60'larda çocuktum ama 28 Şubat'ta siyasetteydim, 12 Eylül'de avukatlık yapıyorduk. 28 Şubat ile ilgili eski Sayın Başbakan henüz bilgi vermedi'' ifadelerini kullandı.

''Sayın Yılmaz, yazılı olarak cevap vermek istemiş'' sözleri üzerine Çiçek, ''Olabilir. Neticede bu komisyonun takdiridir. Neticede bir araştırma komisyonudur. Yazılı olarak da yanıt verebilir. Tabii yüz yüze konuşmanın getireceği bazı avantajlar olabilir ama kimsenin de bir mecburiyeti yok. 'Ben gelmiyorum, bilgi vermiyorum' derse onu zorlayamazsınız. Şu ana kadar komisyona, 'ben ifade vermek istemiyorum diyen' olmadı. Bu soruşturma bir komisyonu değil. Kimseyi yargı önüne çıkarmak gibi bir görevi yok'' şeklinde konuştu.

TUTUKLU MİLLETVEKİLLERİ


Çiçek, bu yasama döneminde başka bir hiçbir dönemde yaşanmamış olayların tezahür ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

''Yemin krizi oldu. Böyle bir kriz bizim siyasi tarihimizde olmadı. Tarihe not düşmüş olduk. Tutuklu milletvekilleri meselesi... Bunların hepsi ya hiç yaşamadığımız ya da çok nadir yaşadığımız olaylar. Kurumun itibarı da çok önemli. TBMM milletin meclisidir. Meclis'in itibarını milletin itibarı gibi değerlendirmek gerekir. Bizlerin itibarını gölgeleyecek, kaybına sebebiyet verecek tutum ve davranışlardan kaçınmak gerekir. Vatandaşın gözünde, 'kavga etmekten başka bir iş yapmıyorlar' şeklinde kanaat oluşturmak üzücü olur.

Yargıyla problemi olmayan adaylar da konulabilirdi. Kendimizin yarattığı bir sorun. O süreçte hukuk bilenler itiraz ettiler. Bunun yargı boyutu devam ediyor. Yani 12 Haziran'da seçim yapıldığında böyle bir sorun vardı. Bu kişiler tutuklu idi. Bu halen devam ediyor. 'Madem ki seçildi tutukluk ortadan kalksın' deniliyor. Nasıl kalkacak bu hal? Tutuklu milletvekilleri meselesi sorun olarak sürekli önümüze geliyor. Yargının bir bir şekilde çözmesi gerekir. Yargı bir an evvel bu davayı bitirse, bitmedi, bugün, yarın bitecek gibi de gözükmüyor. Davaların uzun sürmesi, önümüze siyasi ve sosyal problem olarak geliyor. Pehlivan tefrikasına döndü. Ergenekon davası hiç durmadan başka davalarla birleştiriliyor. Sık sık reddi hakim talebi oluyor. Bu kadar işin içinden çıkılmaz noktada evraklar birikirse nasıl karar verilecek? Önemli de bir dava. Bu kadar önemli davanın uzun sürmesi, hayır işi uzayınca şerre dönüşür. Yargının da bu işi bir şekilde çözmesi gerekiyor.''

Kanun çıkarılmak suretiyle de tutuklu milletvekilleri sorununun çözülebileceğini belirten Çiçek, ''Bu da olmadı. Yasa çıkarılamadı. Orucu birileri yiyor, kefareti bana yüklüyor. Orucu bozan ben değilim ki. Bu durum, siyasi bir sorun olarak önümüzde kalmaya devam ediyor. Bunun ne sebebi benim, ne de çözümü bende'' dedi.

ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER

Türkiye'nin önünde, ''özel yetkili mahkemeler diye bir sorun bulunduğunu'' belirten Çiçek, genel itibarıyla mahkemelerin kalkması yönünde bir görüş oluştuğunu tespit ettiğini söyledi.

Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının, terör ve çıkar amaçlı suç odaklarının yargılanmasına ilişkin bazı kesimlerde endişeler yarattığının görüldüğünü anlatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye çok kolay birbirini suçluyor. 'Özel yetkili mahkemeler kalksın', 'eyvah terör suçları ne olacak şimdi?' diyorlar. 'Kalkmasın' denildiğinde, 'siz özgürlüklere karşı mısınız?' diyorlar. Kuralları da kurumları da ihtiyaçlar belirler. Türkiye böyle bir ihtiyacı duydu, bu mahkemeler geldi. Nihai şekil ne olacak onu görmek gerekir. Şikayetler olabilir ama kurumların varlığından şikayet ederken onu ortadan kaldırdığınızda karşılaşacağınız problemleri iyi düzenleyebilirseniz, bir boşluk, bir olumsuzluk meydana gelmeyecekse kalkabilir de. 'Kalkmaz-kalkar' tarzında iki eksen arasında bu tip konuları değerlendirmek yanlış olur. Onun için düzenlemenin kendisini görmek gerekecek.

Her bilim dalında ihtisaslaşma var. Hukuk da kendi içinde ihtisaslaşıyor. 'Örgüt suçları' denilen son derece karmaşık dış ve iç bağlantıları... 'Terör' dediğin ahtapot gibi bir iş. Uzmanlaşmaya ihtiyaç var, ihtisas mahkemelerine ihtiyaç var. Yine bu ihtisas dikkate alınacak gibi görünüyor. Ben yargıya müdahale etmek gibi bir açıklama asla yapmadım, yapmam da ama şunu kabul etmek lazım ki mevcut uygulamadan bir kısım rahatsızlıklar var. Nereden var? En basitinden, 'birilerini kurala uymadı' diye yargılıyorsunuz. Yargının varlık sebebi bu. Birilerini 'yasaya uymadı' diye onu yargılarken yargılamayı yapanların da kendisinin de yasalara uymak mecburiyeti var. Hakim, savcı olmak yasalar üstü değildir. Soruşturma gizli, benim ifademi alıyorsunuz, yarım saat sonra ifade gazetelerde ise bir yerden kaçak var. Bununla ilgili ne yapıyorsunuz, onu sorar kamuoyu.

Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkanı gözükmüyor. Kimse bu haliyle devam etsin demiyor. Artık bu mahkemelerin uygulamalarıyla ilgili toplumda bir rahatsızlık meydana geldi. Bir şekil vermek gerektiği noktasında... 'Kalsın' diye görüş bildirenler de var. Onu da söyleyeyim. Yüzde yüz mutabakat yok ama genel bir rahatsızlığın olduğu ortada. Bu rahatsızlığı giderecek, yargıya güveni sağlayacak endişeleri bertaraf edecek düzenleme yapılıyor. Ümit ederim beklenen maksat hasıl olur. Ümit ederim endişe edilen noktalara da sebebiyet verecek bir düzenleme olmaz.''

Çiçek, bir başka soruyu yanıtlarken, olağanüstü zamanlarda siyasi ortamın ister istemez yargıyı etkilediğini ifade etti. Cemil Çiçek, ''Türkiye'nin siyasi konjonktürü, siyasi şartlar özellikle olağanüstü koşullarda yargıyı etkilemiştir. Mesela, bir 367 kararı çok büyük sorunlar yaşatmıştır. Anayasa değişmezse önümüzdeki yıllarda da bu tip sorun yaşanabilir. Her şeyi kanunla çözmeye çalışan bir toplumuz. Eğer birini seviyorsak daha baştan beraat ettiriyoruz. Halbuki insan olan herkesin, şeytana uyan herkesin suç işleme ihtimali vardır. Türkiye tartışmıyor, Türkiye mızırdanıyor, homurdanıyor, birbirini suçluyor. Onun için yapılacak düzenlemelerde memnun olan da çıkacak olmayan da çıkacak'' diye konuştu.

SURİYE

Bugün gazetelerde, Türkiye'nin, Suriye sınırında tampon bölge oluşturması çalışması yaptığı bilgisini içeren haberler bulunduğunun anımsatılması üzerine Çiçek, ''Halklar burada özgürlük talep ediyor. Polis devletinin getirdiği sıkıntılardan kurtulmak istiyorlar. Seçtiği insanları iş başında görmek istiyor. Tam bir diktatörlük, tam bir polis devleti. Düşmana karşı kullanılacak silahları kendi vatandaşına kullanıyor. Şehrin girişine geliyor, bir apartmanı topa tutuyor. Böyle bir yönetimin evvela oradan gitmesi lazım. İş her geçen gün daha kötüye gidiyor'' dedi.

''Aynı isimler 30-40 senedir orada, yönetimde. Bunlar ne bulunmaz Hint kumaşıymış'' diyen Çiçek, şöyle konuştu:

''Bu olayların çıktığı coğrafyalar dünyanın en zengin yeridir ama aynı zamanda en fakir insanların yaşadığı yerdir. Neden? Bir yerde polis devleti varsa yolsuzluk vardır. 'Suriye' denilince kim kimin arkasında bunları da görüyorsunuz. 'İran'a sadakatle bağlıyız' diyor. Bir devletin başkasına söyleyeceği laf değil.

Türkiye'nin durumu farklı. Türkiye bunlara menfaat mülahazasıyla bakmadı. Biz önce kardeşlik ilişkisi açısından bakıyoruz. Bunlar İslam ülkeleri, kardeşimiz. Tarihi, kültürel sorumluluğumuz var. İstiyoruz ki buralarda huzur olsun. Biz bitişik nizam ülkeleriz. Yandaki komşuda her gün kavga, gürültü varsa yanı başındaki evde oturan komşu olarak siz huzur içerisinde olamazsınız. Sizin de huzurunuz kaçar. Onun için Türkiye, bu işlere müdahale ederken, deniz aşırı bir ülke konumunda değil gelişmelerden doğrudan doğruya etkilenen, rahatsız olan bir ülke.

Tampon bölge meselesi ne kadar doğrudur bilemiyorum. Uluslararası camianın bir an önce çözüm bulmazsa gereken bir vahşet icra ediliyor. Bize sığınanlar var. Ülkenin güneyinde olanlar nereye gidecek? Bunları kardeşçe uyardık ama diktatörlerde bir körlük oluyor. Rahmetli Özal, Iraklı yöneticileri uyarmıştı. Şimdi de bunu Esed yaşıyor.''

Çiçek, bir başka soru üzerine, Meclis tatile girerken 'olağanüstü bir toplantı icap ederse' diye zaman zaman imza toplandığını belirterek, ''Buradan ilave bir anlam çıkarmak doğru değil'' dedi.

Yeni anayasa yapımına ilişkin oluşturulan komisyonun, TBMM'nin tatile girmesinin ardından çalışmalarını devam edeceğini belirten Çiçek, ''Anayasa yapmamak gibi bir ihtimal yok. Bu 4 parti açısından çok ciddi sorumluluk doğurur. Yapılmazsa bugünkü şikayet edilen anayasa yürürlükte kalır'' diye konuştu.

Çiçek, hiçbir terör örgütünün kendi başına karar veremeyeceğini, bunların arkasında uluslararası güçler bulunduğunu ifade etti.

''İnsanların çocuklarının kullanıldığının farkında olması lazım'' ifadesini kullanan Çiçek, ''Çocukları kullanılıyor. İadesini istediklerimizden bir tanesi Venedik'te tatildeyken yakalanıyor. Emin olun çocukları dağda olanların yüzde 99'u, Venedik'in nerede olduğunu bilemez. Herkesi biraz daha bu işlerde kullanıldığının farkında olması lazım. Terör örgütüne yabancı desteği şu an halen devam ediyor'' şeklinde konuştu.

(AA)
SON VİDEO HABER

Suriyeli çalıştıran esnaf şaşkın: 'Aha yabancılar da gitti!'

Haber Ara