Esed’in umudu Cezayir çözümü
Amerikalılar, Ruslar ve Avrupalılar, Lübnan ve Irak’ta İran ile Suudi Arabistan’a siyasi ödünler karşısında Esed’in 2 yıl daha başta kalmasına izin veren bir anlaşma üzerinde çalışıyorlar.'
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-30 23:59:12
TİMETÜRK / Haber Merkezi
Robert Fisk*
Rejimin düşüşünden önce, Suriye üzerinden Avrupa’ya yeni petrol yollarını güvence almaya istekli Batılı liderlerin onayıyla Suriye Başkanı Beşşar Esed, muhaliflerinin sandığından daha fazla başta kalabilir. Baas Partisi’nin güç devri geçişi içinde yer alan bir kaynağa göre, Amerikalılar, Ruslar ve Avrupalılar, Lübnan ve Irak’ta İran ile Suudi Arabistan’a siyasi ödünler karşısında Esed’in 2 yıl daha başta kalmasına izin veren bir anlaşma üzerinde çalışıyorlar.
Rusya’nın payına, Suriye Tartus’taki askeri üssünün devamı ile İran ve Suudi Arabistan destekli Şam’da nihai ortaya çıkacak hükümetle işbirliği garantisi düşecek. Esed’in Suriye’nin gelecekteki güç yapısı içinde zorunlu olmadığına dair kısa süre önceki Rusya’nın ödünü, daha fazla iç savaşa kaymayı engelleyecek bir anlaşma karşılığında Esed’in başkanlığını kabul edebilecek Batı’daki bir anlayışın parçasıdır.
Suriye’den gelen bilgi, Esed’in ordusunun, İslamcılar yanında ulusal güçlerin de dâhil olduğu silahlı isyancılardan “darbe aldığını” öne sürüyor. Esed’e karşı 17 ay önce başlatılan isyanda en az 6 bin askerin öldürüldüğü sanılıyor. Batılı yetkililerce “terörist-karşıtı” güvenlik eğitimleri isteyen personel için kullanılan Ürdün’deki bir üste haftada en az bin Suriyeli savaşçının paralı askerlerce eğitildiğine dair doğrulanmamış haberler var.
Hillary Clinton ve onun Rus karşıtı Sergei Lavrov arasındaki karşılıklı suçlamalar ardına müstehzi şekilde saklanan ve kolayca reddedilen ABD-Rus görüşmeleri, İran’ın Irak’taki etkisini ve Lübnan’daki Hizbullah müttefikleri ile olan ilişkisini kabul etmesi ile Suudi Arabistan’ın (ve Katar) Lübnan ve Irak’taki Sünni haklarını garanti altına alması için teşviki anlamına gelecek. Bağdat’ın Şii güç merkezi olarak yükselişi, Sünni azınlığı desteklemesiyle Irak’ta siyasi bölünmeye yol açan Suudi Arabistan’da bir büyük bir kedere neden oldu.
Fakat dünya güçleri arasındaki görüşmelerin gerçek amacı, Moskova’dan gelen tedarike bel bağlamadan Batı’nın Körfez ülkelerinden gelen petrol ile gazı güvence altına alma konusundaki kararlığıdır. Bu kaynak şunları söylüyor: “Batı’ya iki temel petrol rotası hakkında konuşuyoruz. Biri, Katar ve Suudi Arabistan’dan Ürdün, Suriye ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya; diğeri ise Şii Güney Irak, Suriye ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya. Asıl olay bu. Bu nedenle Esed’in 2 yıl daha kalmasına hazırlıklılar. Buna da gayet razılar. Ve Rusya’nın yeni Suriye’de bir yeri olacak”.
Elbette, bu planları tartışan diplomatlar, şüphe işe değerlendirilmeli. Siyasi liderlerin insan hakları ve katliamlar için Suriye rejimini şiddetle suçlamasını duymak başka; Batılı diplomatların Orta Doğu’da her zamanki gibi petrol ile gaz anlamına gelen “büyük resim” için bunu bir kenara koymasını fark etmek başka. Başından sonuna kadar ayrılmasında ısrar etmek yerine Esed’in varlığını kriz sonuna kadar müsamaha etmeye hazırlar. Görünen o ki Amerikalılar da aynı şeyi söylüyor. Artık Rusya da, Esed’in kendisinden ziyade istikrarın daha önemli olduğuna inanıyor.
Babası Hafız 2000’de öldükten sonra Esed’din geniş reformlarda açıkça daha ileri gitmesi gerekiyordu. Suriye yetkilileri, o aşamada, Suriye ekonomisinin bugünkü Yunanistan’dan daha iyi bir durumda olduğunu söylüyor. Esed’in liderliğini etkileyen mantıklı sesler, yavaşça etkisini yitirdi. Geçen seneki çatışmaların zirvesinde başkana yakın bir yetkili, “Humus yanıyor” demek için aradığında, Esed’in tepkisi o yetkiliyle gelecekte her tür yüz yüze görüşmeyi reddederek yazılı iletişimde ısrar etmek oldu. “Suriye’de olan biten her şey hakkında Esed’in artık gücü yok” diyen muhbir: “İstemediğinden değil, sadece ülkede çok fazla şey olup bitiyor”.
Arap askeri uzmanlara göre Esed’in hala umduğu şey ise Cezayir çözümü. Cezayir’deki demokratik seçimlerin iptalinin ardından ordusu ve generaller, 1990’larda ülkenin her köşesinde İslamcı gerillalar ve isyancılara karşı merhametsiz bir savaş yürüttü. Hükümet erkini ele geçirmek için işkence ve katliamın kullanılması ardında yaklaşık 200 bin ölü bıraktı.
Krizin ortasında Cezayir ordusu, Hafız Esed’in Suriye ordusundan 1982’de Hama’daki İslamcı ayaklanmayı (20 bin ölü) nasıl bastırdığını öğrenmek için Şam’a bir delegasyon gönderdi. Hâlihazırda Suriye’yi sarsan (olaylara) dikkat şekilde benzeyen Cezayir iç savaşı, Suriye’de şu an yaşanan trajedinin birçok özelliğini taşıyordu: boğazları kesilmiş bebekler, gizemli yarı-askeri “silahlı gruplarca” katledilen aileler, hükümet güçlerince tamamıyla bombalanan kasabalar.
Ve Esed’in adamlarına ilginç gelen ise, insan hakları hakkında oflayıp puflarken 1990’larda Batı Cezayir rejimini silahlar ve siyasi teşvik ile desteklemeyi sürdürmesi. Cezayir’in petrol ve gaz rezervleri, sivil ölümlerden daha önemli olduğunu ispatladığı gibi, Şam rejimi de daha fazla katliama müsamaha için Batı’nın Suriye üzerinden petrol ve gaz arzusuna bel bağlıyor. Suriyeliler Hava Kuvvetleri İstihbarat başı Cemil Hasan’ın, Suriye’deki rejim için artık “katil” lider olduğunu söylüyor. Belki de Beşşar’ın kardeşi Mahir’in 4’ncü Tümeni isyanı bastırmak için çok fazla güvenildi. Bastıramadığı ise aşikâr.
Batı, bu arada, Esed’in belki de en yakın siyasi danışmanı olan Suriye’nin bağlantısıyla, Muhammed Nassif ile müzakere etmek durumunda. Olay, cephedeki askeri olayların kontrolündeki başarısızlığına rağmen Esed’in ülkesinde olup bitenlerin epik siyasi önemine gerçekte ne kadar kavrayabildiğine bağlı. İsyanın öncesinde, Avrupalı ve Türk liderler, ondan Lübnan Trablus’undaki Sünni güçlerin Suriye’yi tehdit edecek bir “Selefi devlet” yaratmaya çalıştığını duyduklarında hayret etmişlerdi. Muhtemelen bir istihbarat ajanın dedikodusuna dayalı bu olağandışı iddianın Esed’in zihninde nasıl yer bulabildiği ise bir sır.
* The Independent’ın ünlü Orta Doğu muhabiri
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
Haber Ara