Sıcaklarla başa çıkmak mı?
Ortalığı kavuran, bünyeleri sersemleten haziran sıcağı gündemin bir numaralı maddesi. Peki nefes aldırmayan, bayıltıcı havayla başa çıkmak nasıl mümkün olacak? Her yer cayır cayırken ne yesek/içsek, ne giysek, nereye gitsek, sağlığımızı nasıl korusak, evde nasıl ferahlasak? Herkes kendi yöntemini bulmuştur muhakkak, bunlar da bizden birkaç öneri...
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-15 10:00:45
Yaz aylarında hava sıcaklıklarının sürekli olarak değişmesiyle birlikte bunaltıcı hava da kendini yavaş yavaş hissettiriyor. Bu tür ısı değişimleri, sadece hipertansiyon ve kalp hastalarını değil, sağlıklı kişileri bile son derece olumsuz etkiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Rifat Eralp Ulusoy, kavurucu sıcak yaz günlerinde kalbi koruma yöntemleri ve vücudumuzun sıcakla baş edebilmesi için basit ama etkili tüyolar verdi. Doç. Ulusoy, “Son araştırmalar gösteriyor ki hava sıcaklığı artışı en çok erkeklerde 60–65 yaş, kadınlarda ise 70 yaş ve üzerindekileri hastaları etkiliyor.
Gelir düzeyi düşük kişilerde iklim değişikliğiyle birlikte kalp ve damar hastalıklarına daha fazla rastlandığı görülmüştür. Risk faktörlerinin daha yüksek oranda bulunması, kötü ortam ve yaşam koşullarına bağlı sıcağa daha çok maruz kalma bu hastalıkların artışına neden olmaktadır. Özellikle hava sıcaklığının 30 dereceyi aşmasıyla birlikte 50–64 yaş arası kişilerin hastaneye yatma oranı yükselmektedir” diyor. Uzmanlar sıcaklığının 30 derecenin üzerine çıktığı yaz günlerinde hipertansiyon, diyabet, koroner kalp hastalığı, kalp kapak hastalığı, kalp yetmezliği gibi rahatsızlığı olan kişileri çok gerekmedikçe dışarıya çıkmamaları konusunda uyarıyor.
Yağlı, bol kalorili yiyecekler, hazır ve raf ömrü uzatılmış gıdalar tüketilmemeli. Taze sebze ve meyveye ağırlık verilmeli.
Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği öğle saatlerinde, açık havada alkol içmekten kaçınmalı.
Günde 3,5–4 litre su içilmeli.
Açık renkli, hafif, pamuklu, rahat ve bol, terleme ile vücut sıcaklığının dengelenmesine yardımcı giysiler kullanılmalı.
Güneşin en tepede olduğu saatlerde açık havada dolaşmaktan kaçınılmalı.
Sodalı, kolalı içecekler ile maden suyunun aşırı tüketimine dikkat edilmeli ve bu içeceklerin kan basıncını arttırabileceği akılda tutulmalı.
Denize, sabah ve akşam saatlerinde, mümkünse güneşin en eğik olduğu saatlerde girilmeli, kumda güneş banyosunun özellikle kalp hastaları için uygun olmadığı, kalp hastalarının açıkta yüzmemesinin daha uygun olduğu akılda tutulmalı.
Şehrin serin coğrafyası
Havalar sıcak, çok sıcak. lokma atıştıramayacak, eş dostla iki çift laf edemeyecek, sokakta bir boy yürüyemeyecek kadar sıcak. Bulduğu gölgeden kımıldamayan, can havliyle bir klima dibinden ötekine atlayanlara bir iyi, bir de kötü haber. Kötü olan, gölge kovalamakla, klimaya yapışmakla yazın geçmeyeceği. İyi olansa, serinlemek için şehrin muhtelif noktalarının sizi bekliyor oluşu. Tek yapmanız gereken koordinatları iyi belirlemek, köşeleri sağlam tutmak.
Midenizi de serin tutun
Her mevsim kendi yemekleriyle, daha doğrusu malzemeleriyle gelir. Yaz sıcaklarıyla baş etmenin yolu da yaza özgü, hafif ve sulu yiyeceklerden geçiyor. Yaz benim için karpuz, domates, kavun ve şeftali demek. Tabii kabak, patlıcan, domates, bezelye gibi sebzeleri de bu listeye eklemeli. Hafif soğutulmuş karpuz, kavun, beyazpeynir ve kızarmış ekmek dörtlüsü, domates salatası, cacık, zeytinyağlı taze fasulye, yaz türlüsü, zencefilli limonata ve kısır ilk aklıma gelenler...
*Cacık: ½ kg. yoğurt, bir diş taze sarmısak (istenirse), kabuklarıyla doğranmış iki salatalık, dört dal ince doğranmış dereotu, iki bardak su, tuz, bir çorba kaşığı sızma yağ. Yoğurt karıştırıldıktan sonra malzemeler sırayla eklenir.
* Yaz türlüsü: İki patlıcan, iki kabak, bir baş taze sarmısak, bir iri soğan, iki çarliston biber, bir kırmızı biber, iki iri Çanakkale domatesi, üç kaşık zeytinyağı, bir tutam tuz, bir çorba kaşığı ayıklanmış, ince doğranmış maydanoz. Patlıcanlar alacalı soyulduktan sonra küçük kuşbaşı doğranır. Bir saat hafif tuzlu soğuk suda bekletilir, bir süzgünün üzerine konur. Kabaklar kabukları soyulmadan dörde bölünür, yumuşak kısmı çıkardıktan sonra patlıcanlarla aynı büyüklükte doğranır. Orta harlı ateşe konmuş tencereye yağ konur, birer dakika tahta kaşıkla çevirerek soğan, sarmısak, biberler, kabak, patlıcan ve domatesler ve tuz sırasıyla eklenir. Tencerenin kapağı kapatılır. Ocağın altı en kısık ısıya getirilir. En az bir saat su ilave etmeden yavaş yavaş pişirilir. Bir kaba alındıktan ve hafif soğuduktan sonra maydanoz ilave edilir. Afiyet olsun... MÜGE AKGÜN
İçinizi ferahlatacak kolay tarifler
Zencefİllİ, nanelİ lİmonata: Bir büyük sürahinin içine önce ince bir rendeden geçirdiğiniz bir limonun kabuklarını ve bir tatlıkaşığı rendelenmiş taze zencefil koyun. Üzerine iki adet limonun suyunu, üç bardak suyu ve iki dal taze naneyi koyup buzdolabında yarım saat dinlendirin. Servis yapacağınız zaman üzerine biraz da buz ekleyin.
NANELİ aYRAN: Üç su bardağı yoğurt, beş su bardağı su ve 30 yaprak taze naneyi bir sürahide naneler kıyılana kadar karıştırın. Buzdolabında soğutun. Damak tadına göre soda da eklenebilir.
Buzlu çay: İki şeftaliyi iki bardak suya doğrayın. Suyu ocağa koyun, şeftaliler eriyinceye kadar pişirin. Çay süzgeciyle süzün. Hazırladığınız şeftali özünü, ¾ su bardağı şekeri ve bir litre suyu karıştırıp buzdolabında soğutun. Servis edeceğiniz zaman yarım bardak soğuk suya demlenmiş çay ekleyin. Dilimlenmiş şeftali ile servis edin.
Frappe: Bir karıştırıcıya iki tatlıkaşığı Nescafe ve istediğiniz kadar şeker koyduktan sonra, 4-5 tatlıkaşığı su ekleyip 30 saniye çalkalayın. Uzun bir cam bardağın dibine birkaç buz koyup, çalkaladığınız karışımı bunların üzerine yavaşça dökün. Bardağa çok az soğuk süt ekleyip, kalan kısım için soğuk su ilave edin.
Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara