Esed’in kapı eşiğinde
Devrim sonunda bir zamanlar sessiz fakat şimdilerde gergin Şam’ın iç caddelerine ulaşıyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-09 12:29:37
TİMETÜRK / Haber Merkezi
Julien Barnes-Dacey*
Dünyanın gözleri, isyancıların organize olduğu ve cesetlerin istiflendiği Suriye’nin ücra kasaba ve köylerinin üzerinde… BM Güvenlik Konseyi, krizi tartışmak için toplanmaya hazırlanırken; BM gözlemcileri Başkan Beşşar Esed’in milislerince soğukkanlılıkla 78 sivilin katledildiği öne sürülen Mezra el-Kubeyr kasabasına doğru acelece yol alıyor. Eğer doğruysa, saldırı geçen ay Hula kasabasındaki dehşet verici katliamın zalim bir yansıması olacak.
Ancak Suriye’nin çevresi kargaşaya düşerken gözlemciler, rejimin merkezindeki Esed’in otoritesinin daha az göze çarpan bozulmasını gözden kaçırıyor olabilir. Ülke genelindeki ayaklanmadan muaf görülen ticari merkezi ile Suriye başkenti Şam, hızla Esed rejiminin aleyhine dönüyor ve şehrin kalbinde büyüyen ayaklanma artık an meselesi gibi görünüyor.
Şam’ın merkezi, 15 aydır, ayaklanma denizi içerisinde rejim desteğinin bir kalesi görünümündeydi. Anlamlı protesto ve şiddetin eksikliği, kalabalık kafeteryalar ve hareketli lokantalar, kargaşadan etkilenmemiş günlük hayatlarına devam eden insanların görüntüsü rejimin devam eden istikrar anlatımının ekmeğine yağ sürüyordu. Devletin yozlaşması, zulmü ve kötü yönetilen ekonomik liberalleşmeden en çok etkilenen başkentin yoksul banliyölerine kıyasla, merkezde yaşayanlar Esed’in son 10 senesinden çıkar sağladı ve rejimin aleyhine fazlasıyla dönmediler. Nüfusun bu kesimi, “sessiz çoğunluk” adıyla temsil ediliyordu. Bu orta sınıf, imtiyazlı ekonomik konumunu koruma isteğiyle ve aynı zamanda Esed’in düşüşünü izleyecek şiddet ile kargaşadan korktukları için zahiren rejimin yanındaydı.
Buna rağmen eski dostlar, iş adamları, dükkân sahipleri, orta-sınıf profesyonelleri ve başkentteki taksi şoförleriyle yaptığım muhabbetlere göre, son birkaç ayda haletiruhiye dikkat çekici şekilde rejimden uzaklaştı. Bir zamanlar Esed’in yönetimindeki ülkede ortaya çıkan yeni olasılıkları hevesle anlatan eski dostum bir işadamı, “Kafeteryalar ve lokantalar yanıltmasın” dedi. Aşırı hassas ve artan şekilde rejime düşman kesilen bir şehirden bahsetti.
Orta sınıftan başka bir zengin, rejimin iktidarsızlığı ile gücü elinde tutmak için ülkeyi iç savaşa sürükleme niyeti hakkında bir ver yansına başladı. Evvelden çatışma bitene kadar ülkede kalacağını taahhüt edenler dâhil, imkânı olan Suriyeliler, ayrılmak için planlar yapıyor ve orta-sınıf profesyonellerinin büyük-ayrılışının okullar kapandığında gelmesi bekleniyor.
Ziyaretçilerin yanında sakinlere de artan şekilde belli olmaya başlayan başkentteki rejim desteğinin içinin boşalması, Suriye’nin uzun mücadelesinde yeni bir safhanın potansiyel şafağını ima ediyor. Şamlı tüccarların, Hula cinayetlerine tepki olarak dükkânlarını kapatarak ya da dükkânın önünde oturup iş yapmayı reddederek son günlerde verdikleri daha önce görülmeyen greve gitme kararı, yerel muhalefette önemli bir yükselişe işaretiydi. Buna karşın önceki grev çağrıları, başarısızlıkla zeval bulmuştu.
Elbette birçokları, özellikle (Bir Nusayri’nin bana söylediği şekilde) Şam’dan sürülmekten korkan azınlıklar gibi, başkentte rejimi desteklemeyi sürdürüyor. Bu grup içindeki birçokları için Suriye krizinin açık bir çözümü var: Esed rejimi, dış-destekli “teröristleri” ezmek için çok daha fazla sert karşılık vermek zorunda.
Ancak eski rejim sadıklarının desteğindeki çatlaklar belirgin şekilde artıyor. Hatta Suriye devrimcilerinin çoğunluğunca rejimin yardakçıları oldukları için kabul edilmeyen meclis muhalefetinden bir üye bana “rejimin çatırdadığını” ve bu değişimin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Bu parlamenter “Devleti korumak ancak rejimden kurtulmak istiyoruz” dedi.
Yabancı gözlemciler de Esed rejiminin yıkılış yolunda olduğunu düşünüyor. “Rejim sona erdi” diyen Şam’daki bir diplomat şunları söyledi: “Buradaki herkes, hatta çöpçüler bile, Beşşar’ın artık ülkenin itici gücü olamayacağını kabul ediyor”.
Değişen dinamik, sadece muhalefete artan destekle ateşlenmiyor. Rejimin başkent sınırları içerisinde artık güvenliği ve istikrarı sağlamak gibi en temel taahhütlerini yerine getirmeye muktedir olmadığı hissi de artık etkin. Aslında birçok Şamlı, Suriye’nin geleceği için vizyonlarını belirleme mücadelesi veriyor. Suç yükselişte: Cesetler şehir morgunda aniden beliriyor. Kaçırılmalar, tecavüz ve ufak tefek suçlar, uzun zamandır Orta Doğu’daki en güvenli başkentlerden biri olan şehirde ortaya çıkıyor. Bu arada, Esed’in güvenlik kuvvetleriyle Özgür Suriye Ordusu savaşçıları arasında Şam’ın banliyölerindeki çatışmalarda dikkate çeker bir yükseliş var. Birçok bölge geceleri isyancıların etkin kontrolüne geçiyor.
Rejim-karşıtı protestolar, hızlıca gücün kalbine yaklaşıyor. Bir zamanlar Harasta ve Duma gibi başkentin en uzak banliyölerine sıkışmışlarken, Şam’ın şehir merkezinden dakikalar mesafesindeki Midan ve Kafr Susa gibi semtlere yayılıyorlar. Şehir merkezinde yaşamayı sürdüren Batılı bir diplomat, banliyölerden gece gelen havan ve silah seslerinin son haftalarda yoğunluğunun ciddi şekilde arttığını söyledi.
Bazı Suriyeliler, 10 Mayıs saldırısından (İstihbarat binası önünde arabalara yerleştirilmiş bombalar patladı ve en az 55 kişi öldü) rejim taktiklerinin başlarına sardığı şiddet tehdidini vurgulayan bir dönüm noktası olarak bahsediyor. Orta-yaşlı bir Suriyeli şunları söyledi: “Aniden panikledik. Çocuklarımız dışarıdaydı ve onların [saldırıda] öldürülebileceklerini biliyorduk.”
Fiyatları yükselten ve sıradan Suriyeliler için yeni yokluklar ile güçlükler yaratan uluslararası yaptırımlar da artık acıtmaya başlıyor. Bir öğleden sonra Şark Kapısı’nın doğu kapısından, Hıristiyan bölgesinden geçerken, yüzlerce metre uzunlukta gaz kuyruğuna rast geldim. Önlerde büyük bir mücadele vardı. İnsanların bağırıp çağırıyordu ve herkes için yeterli tedarikin açıkça olmadığı belli olan bir kamyona ilk ulaşmak için birbirlerini itip kakıyorlardı. Başka yerlerde henüz kapatmamış iş adamları, emsalsiz bir ekonomik acı çekiyor. Bir zamanlar iş hareketliliğiyle arı gibi olan Four Seasons Hotel’inin lobi ve restoranları neredeyse ürkütücü şekilde boş. Sadece yalnız bir piyanist, ipin ucundaki bir şehir için çalıyor.
Hamra Caddesi’nde gerçek kurşun kullanımıyla gösterdiği gibi, rejim karşılık vermede daha da sertleşmeyi ve tehdidi bastırmak için hala sağlam askeri avantajına geri çekilmeyi ister gibi görünüyor. Protestonun şiddetle dağıtıldığı günün ertesinde, Suriye TV’sinde havan toplarıyla dolu kamyonetlerin, yerel halka açık bir uyarı olarak, kaynayan Midan semtine gittiği gösterildi. Ziyaretim esnasında, tıpkı önemli rejim isimlerinin evlerinin önündeki önlemler gibi barikatlar ve yeni kapatılan yollar dâhil şehrin kalbine girişlerdeki güvenlik önlemleri sıklaştırılmıştı. Bunlar rejimin savunmaya geçtiğinin gerçek işaretleri olabilir.
Bugün tam ayrıntılarıyla Şam ve Suriye’de güç dengesini hakiki şekilde ölçümlemek neredeye imkânsız. Ancak başkent, eşikte olan bir şehir izlenimini bırakıyor. Bu birçoklarında ağır bir önsezi hissi oluşturuyor. Şam’da yaygın bir ayaklanmanın başlaması, rejimin meşruiyet ve kontrol üzerindeki uzatmalı hak iddia edişine ölümcül bir darbe vurabilir; büyük olasılıkla da zalim ve kanlı bir karşılığa neden olacak. Derin bir ürperti içinde konuşan birinin bana söylediği gibi: “Elbet biliyoruz ki sonunda fırsat elimize geçecek”.
*Yakınlarda Suriye’yi ziyaret eden Foreign Policy muhabiri.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara