Dolar

34,9544

Euro

36,7154

Altın

3.000,35

Bist

10.009,65

Suriyeliler korkunç gerçeği kabullenmek zorunda

Suriye ayaklanması boyunca, çatışmayı mezhepsel çizgilerde çaresizce tanımlamaya çalışmakla suçlanan Suriye rejimiydi. Eğer bu şekilde yaptıysa, artık başarıyor. Sadece Suriye’de de değil, tüm bölge boyunca.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-08 09:27:26

Suriyeliler korkunç gerçeği kabullenmek zorunda
TİMETÜRK / Haber Merkezi

Remzi Baroud*


Suriye’deki çatışma, tüm Orta Doğu boyunca acelece çizilmiş mezhepsel çizgilerin sıkıntılı fenomenine boyun eğiyor. Daimi ve iğrenç bir savaş, 15 ay önce şiddet-dışı ayaklanmayı körükleyen eşitlik, özgürlük ve demokrasiye dair kolektif isteklerin yerini alacak gibi görünüyor.

25-26 Mayıs tarihleri arasında, Hula’nın merkezinde 108 sivil merhametsizce boğazlandı. Çoğunluğu kadın ve çocuklardı. Katliam ilk değildi ve ufukta bir nihayeti görünmeyen Suriye kan banyosunda sonuncu da olmayacak. Korkunç savaşın doğası, şimdiden mezhepsel kavramlarla tanımlanıyor. BM Sekreteri Ban Ki-moon’un dikkatlice-seçilmiş sözleri de bu endişe verici durumu ortaya koyuyor. İstanbul’daki bir toplantıdan Ki-moon şöyle uyardı: “Geçen hafta gördüğümüz tarz katliamlar, Suriye’yi, hiçbir ülkenin kendisini geri toparlayamayacağı felaket bir iç savaşın içine çekebilir.

Entelektüeller ve siyasi analistler, “iç savaşın” tanımlarıyla uğraşırken, sıradan Suriyelilerin korkunç gerçeği kabullenmek dışında bir seçenekleri yok. Suriye’deki gizlenerek haber yapan BBC muhabiri Paul Wood’a bir Suriyeli eylemci şunları söylüyor: “İç savaş başladı. Şu an geriye bakacağız ve bunun başladığı zaman şimdiydi diyeceğiz”.

Ayrıca ayaklanmanın neden başladığı ya da (muhalif) liderliğinin Beşşar Esed ve Baas Partisi sonrası Suriye’nin geleceğine dair hakiki bir demokratik gelecek öngörüsüne sahip olup olmadığının bir önemi yok. Suriye’nin sınıf mücadelesi dahi artık mezhepsel bakış açısıyla değerlendiriliyor. Bir Suriyeli kadın BBC’ye, “Onların mezhebi (Nusayri) tok. Bizler (Sünniler) aç” diyor. (31 Mayıs)

Suriye ayaklanması boyunca, çatışmayı mezhepsel çizgilerde çaresizce tanımlamaya çalışmakla suçlanan Suriye rejimiydi. Eğer bu şekilde yaptıysa, artık başarıyor. Sadece Suriye’de de değil, tüm bölge boyunca.

Aynı derecede endişe verici olan hakikat ise Suriye’deki bir iç savaşın muhtemelen komşu Lübnan’a sıçrayacağıdır. Her iki ülkedeki kültürel, siyasal ve mezhepsel örtüşmeleri hesaba katınca bu sürpriz değildir. Yakın zamana kadar Suriye, (ilk olarak ülkenin uzatmalı iç savaşında arabulucu olarak) Lübnan’daki temel erk simsarıydı ancak nihayetinde ülkenin siyasi ve toplumsal hayatına egemen olan güçlü bir parti haline geldi. Bazı Lübnanlı gruplar Suriye’nin varlığından hoşnutken, diğerleri onu yabancı bir işgal olarak nitelendiriyordu ve sonuna kadar ona direndi.

Ancak gerginlik sürdü. Hizbullah dâhil farklı Lübnanlı grupların, Lübnan’daki Suriye etkisinin devamı için Suriye ile beraber hareket ettiğine dair suçlamalar da devam etti. Şimdilerde İsrail’i Lübnan’dan çıkardığı için selamlanan Hizbullah, Suriye’deki devrimi bastırmaya yardım ettiği için Suriye muhalefeti tarafından suçlanıyor. Kuzeyde bulunan Trablus’ta bir Lübnanlı Sünni İslamcının ‘terörist örgüt’ ilişkisi nedeniyle tutuklanmasıyla gerilim en yüksek seviyeye ulaştı.

23 Mayıs tarihli Financial Times’ta konuyla ilgili şu bilgiler yer aldı: “Taraftarları Şam’la müttefik Lübnanlı Şii grup Hizbullah’ın etkisi altındaki bir güvenlik bölgesinde Suriyeli mültecilere yardım ettiği gerekçesiyle hedef seçildiğini öne sürdü.” Bu münferit olay günler süren gösterilere ve en az 8 kişinin hayatını kaybettiği mezhep çatışmasına neden oldu. Etkili Arap ülkeleri artık alarm zillerini duymaya başladı. Suudi Kralı Abdullah Bin Abdülaziz Lübnan Başkanı Mişel Süleyman’a mezhep savaşına ve “ana mezhebin hedef” alındığına dair endişeleriyle ilgili mektup yazdığı bildirildi. (Financial Times, 23 Mayıs) Fakat sonuç çıkmadı. Cumartesi günü, Trablus’ta benzer çatışmalarda 10 Lübnanlı daha öldürüldü. BM temsilcisi Kofi Annan’ın tanımladığı gibi, Suriye’deki olası “topyekun savaş”ın “bölgesel taşma”sı halihazırda tam olarak yaşanıyor.

Binlerce Suriyeli mülteci Lübnan’a geçerken, sınırın her iki tarafında silah kaçakçılığına dair haberler gelirken ve çatışmanın mezhepsel doğasına dair vurgu güçlenirken, her iki ülke arasındaki sınırların nihayetinde yersizliği ortaya çıkacaktır. Geçirgen sınır çatışmayı tek bir tarafta artık tutmayı başaramayacaktır. Aslında Suriye’ye dair birçok medya tartışması, Hizbullah, Lübnan ve İran’ı içerecek şekilde değişmektedir. Şia ve Sünni’ye dair atıflar özel bir hassasiyetle artık kullanılmayıp, çatışmanın mezhepsel hatlar etrafında kutuplaşmasına yol açmaktadır.

Lübnanlı Şii turistlerin Suriyeli milislerce yakalanması, hiddetlenen çatışmanın yeni rotasına dair fikir verdiği gibi aynı zamanda tüm bölgeyi içine alacak daha geniş bir çatışmanın sinyali de olabilir. Suriye’deki mezhepsel çatışma artık ileri bir seviyede olduğu ve Irak, Lübnan ile Türkiye gibi komşuların hepsi korkunç sonuçlarından zarar gördüğü için bu acil bir konudur. 2003’teki ABD işgalinin ardından gelen yıllarda Irak’taki uçurum azami seviyeye ulaştı. Suriye durumunda İsrail’in başını çektiği bazı taraflar, bu ihtimalin gerçekleşmesini beklemektedir.

Mezhepsel çatışmaların anlamsız ve kin-merkezli olması gerçeği dışında, Suriye durumunda ülkeyi yeni siyasi sınırlara bölebilir. Yirminci yüzyılın başlarında Fransız sömürgesine karşı Suriye direnişinden farklı olarak bölünmüş bir Suriye’deki her parça, rakiplerini mağlup etmek yabancı müdahale arayacaktır. (Neo-sömürgecilik okuyun). Bu tarz bir çatışmada ise kazanan yoktur.

“Birçok Özgür Suriye Ordusu gönüllüsü bana laik ve açık demokrasi için mücadele ettiğini söyledi” diyen Paul Wood: “Ancak diğerleri ‘sadece elinde kan olan’ Nusayri ve Şiileri de öldürmek istediğini söyledi”.
İç savaşlar genelde bu şekilde başlar ancak kimse nasıl biteceğini bilmez.

Remzi Baroud, köşe yazarı ve PalestineChronicle.Com editörüdür. “En son kitabı ise Babam bir özgürlük savaşçısı: Gazze’nin anlatılmamış hikayesi”dir.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara