Gülen Türkiye'ye mi dönüyor ?
Yıllarca ha döndü ha dönecek söylentilerine bir yenisi daha mı ekleniyor yoksa Gülen ömrünün kalan kısmını yaşamak için Türkiye'ye mi dönüyor ?
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-07 11:34:01
İşte o yazı:
Dünyanın 135 ülkesinde açtığın Türk okullarındaki en başarılı öğrencileri Türkiye’ye getirip Türkçe Olimpiyatları gibi dünya çapında bir organizasyona imza attıktan sonra bu kadar eleştiri almak sanırım sadece Türkiye’ye özgü bir durumdur.
Daha önceki yıllarda da benzer eleştiriler duyardık. Ama bu yıl eleştirinin dozu biraz daha arttı ve eleştiri yapan çevreler biraz daha çeşitlendi.
İslamcıların bir kısmı geçmiş yıllarda Türkçe Olimpiyatları’nı yeterince ümmetçi bulmazdı. Bu yıl üzerine Mavi Marmara kırgınlığı da eklendi.
Bazı liberaller ise, dindarlardan bağış toparlamayı amaçlayan emperyal bir vizyonun ifadesi olarak görüyor.
Kürt siyaseti ise “Kürtçe Olimpiyatları ne zaman” diye soruyor.
Her taşın altında cemaat arayan Ulusalcılar, zaten 10 yıldır şüpheyle yaklaşıyor.
MHP, 12 Eylül referandumunda cemaate tavır almıştı. Bu tavır Türkçe Olimpiyatları’nda da kendini gösterdi.
Uludere ve MİT krizi nedeniyle AK Parti ile Gülen cemaati arasında soğuk rüzgarları Türkçe Olimpiyatları da ısıtamadı
Türkçe Olimpiyatları’na bir kez katıldım. Gerçekten çok etkileyiciydi. Çıkışta beni bu etkinliğe götüren Gülen cemaatine mensup dostuma yaptığım tek yorum şu oldu: “Bir daha beni davet etme. Yoksa bu yaştan sonra ben de cemaatçi olacağım”
Gülen cemaatini, siyasete yön vermeye çalıştığı için, kadrolaşma hesapları için, Mavi Marmara konusunda söyledikleri sözler için eleştirenler olabilir.
Ancak Türkçe Olimpiyatları’nı küçümsemeye çalışır, ardında başka amaçlar arama gayreti içine girersek, hizmetin binlerce samimi munsubuna ve 15 yıldır, doğduğu topraklardan binlerce kilometre uzakta yaşayan Hocaefendi’ye haksızlık etmiş oluruz.
Fethullah Gülen Hocaefendi dedim de aklıma geldi. Bu günlerde hizmetten arkadaşlarda güzel bir heyecan var. Hocaefendi’nin yılbaşına kadar Türkiye’ye geleceği söyleniyor. Pensilvanya’da öğrenci yetiştirmekle meşgul Hocaefendi’nin ABD’de yaşadığı çiftlik evinin bir benzeri İstanbul Maltepe’de kuruluyor. Anlayacağınız bu kez durum ciddi.
Umarım Hocaefendi’nin dönüş haberi bu kez doğru çıkar. Hem “ABD’de esir hayatı yaşıyor” söylentilerinin önüne geçilir hem de “başsız kalan cemaat kontrolden mi çıkıyor” korkusu bertaraf edilmiş olur.
Kimbilir, belki 25 yıl sonra bir kez daha Hocaefendi’yi Sultanahmed Camii’nde dinleme imkanı bulurum.
FAZIL SAY YARGILANSIN MI?
Türkiye’nin iki dahi çocuğu var! Bedri Baykam ve Fazıl Say.
Sanat dalları farklı olsa da ortak özellikleri var. İkisi de sanatta elde ettiği başarılarla yetinmeyip Türkiye’yi çağdaşlaştırma gayreti içinde. Ancak dini ve dindarları bir engel olarak görüyorlar.
Hakkını yemeyelim, Bedri Baykam bunu biraz daha üsturuplu yapıyor. Zaten yazımızın konusu da Bedri Baykam değil.
Çok isterdim ama, hiçbir zaman sanatsal faaliyetlerle içli dışlı biri olamadım. Dolayısıyla Fazıl Say’ın sanatçı kişiliği hakkında konuşacak kadar müzik bilgisine sahip değilim. Ama tüm dünyada konserler verdiğini duyuyorum. Fazıl Say’ı yurtdışında dinleyen Kemalist bir arkadaşım, göğsünün kabardığını, dakikalarca alkışlandığını, tüylerinin diken diken olduğunu söyledi. Yalan söyleyecek değil herhalde.
Dünya çapında bir sanatçı olması onu eleştirmemize engel değil.
Sanatçı alınganlığı mıdır bilinmez, bizi sürekli olarak Türkiye’yi terketmekle korkutuyor. Geçtiğimiz aylarda “Her yeri Türbanlılar sardı Türkiye’yi terkediyorum” demişti. Sonra meydanı “dincilere” bırakmamak için Türkiye’de kalarak mücadele etme kararı aldı.
Şimdi yeniden Türkiye’yi terketme kararı almış. Hatta Japonya’da kiralık ev arayışına bile girmiş. Bu konuda fikrimi söylemiyorum. Son olarak Kültür Bakanı Ertuğrul Günay “ülkesini terketmesin” diyerek fikrini söylemiş, Fazıl Say’dan “kes zırvalamayı” cevabını almıştı.
Beni ilgilendiren Fazıl Say’a Türkiye’yi terketme kararı aldıran ceza davası.
Batı basınında yeraldığı gibi Türkiye’de ateistlerin baskı altında olduğunu falan düşünmüyorum. Türkiye’de milyonlarca ateist var. Hepsi fikirlerini özgürce ifade edebiliyorlar.
Fazıl Say’ın durumu farklı. İslam dini ve dindarlar hakkındaki fikirlerini eleşiri sınırlarının çok ötesine taşıyor.
Nitekim geçtiğimiz günlerde Twitter’dan paylaştığı bir cümle nedeniyle Fazıl Say hakkında “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan 1,5 yıl hapis cezası isteniyor. Bediüzzaman “batılı tasvir safi zihinleri idlal eder” der. O yüzden Fazıl Say’ın twitter’da paylaştığı cümleleri buraya taşımayı uygun görmüyorum.
Ancak yazdıkları saçma da olsa, içinde bir bir zeka kırıntısı olmasa da Twitter’da yazdıklarından dolayı yargılanmaması gerekirdi.. Hakaret ve iftira yoksa, kişilerin, değerlerin ve dinlerin kutsallık adı altında kanunla korunmaya ihtiyacı olmadığını düşünüyorum.
Davanın hakiminden rica ediyorum. Say’ı fikir suçlusu sanatçı havasına girmesine izi vermeyin.
Hukuki olarak bir yolu var mı bilmiyorum ama, Fazıl Say mahkemeye çıkmadan bu davanın geri çekilmesinin bir yöntemini bulun.
Lütfen Fazıl Say’a bu zevki yaşatmayın…
SON VİDEO HABER
Haber Ara