Ses kaydı cezasına tepkiler çığ gibi
'Aleniyet kazanmış ses kayıtlarını yayınlayan gazeteciye 5 yıl hapis' öngören tasarıya basın kuruluşları ve hukukçulardan tepki yağdı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-02 07:26:21
Adalet Komisyonu'nda önceki gece kabul edilen 3. yargı paketi taslağında yer alan "Aleniyet kazanmış ses kaydını haber yapan gazetecilerin 5 yıl hapisle cezalandırılmasına" yönelik düzenlemenin başlattığı tartışma büyüyor. Gazeteciler ve gazeteci örgütleri ifşa olmuş, herkesin dinlediği, haber değeri bulunan kayıtların, halkın haber alma hakkı çerçevesinde yayınlanmasına getirilen yasağın tartışmasız 'sansür' olduğunu söyledi. Hukukçular ise getirilen yasağın basın özgürlüğünü kısıtlayıcı niteliğine dikkat çekti.
İşte o görüşler:
Adalet basını susturuyor
Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Gazeteci Yazar Ferai Tınç:
Hiç ellemeselerdi daha iyiydi. Çünkü değil düzeltmek aksine basın ihlalleri daha da artıracak bir yaklaşım. Çünkü yasa 'Ses kaydı daha önce yayınlanmış olsa bile yayınlanamaz' diyor. Yani halkın bir kısmının ulaşabildiği gerçeğe diğer kısım ulaşamayacak demek. Dijital medyanın bu kadar yaygın olduğu bir ortamda bunların saklanması imkansız. Kişisel özgürlükleri veya özel yaşamı korumayı getirmiyor adeta basını susturuyor. Basına sansür uyguluyor. Sansürü önermekten başka bir şey değil. Biz gazetecilerin yaptıkları haberlerle yargılanmamasını savunurken bugün böylesi anlamsız bir şey çıkıyor karşımıza. Tamamıyla işgüzarlık.
Haber yapmak suç sayılmaz
Medya Derneği Genel Sekreteri Deniz Ergürel: Bu konu her zaman çok tartışılmıştır. Bir taraftan insanların özel hayatları diğer taraftan basın özgürlüğü söz konusudur. Özel hayatın ifşası suçtur ama burada bu fiili işleyenler suçlu olmalı haber yapan kamuoyunu bilgilendirenler değil. Gazeteci haber unsuru taşıyan bir şey varsa ve bunu haber yapıyorsa eğer burada gazeteci suçlu olamaz. Burada bir suç varsa ses kaydını kaydeden ve paylaşandır. İnternette yayınlanmış bir ses kaydının haber yapılması suç sayılamaz. Amerika'da da böyle bir dava düşmüştür ve gazeteci suçlu sayılmamıştır. 5 yıl gibi bir cezanın konulması tehlikelidir.
Basın özgürlüğüne darbe
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay: Türkiye'de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü zaten çok zor durumda. Tutuklu gazetecilerin dışında yargılanan basın mensubu sayısı 10 bini geçti. Bir de böyle zaten ifşa olmuş, herkesin dinlediği kayıtlardan haber yapan kamuoyunu bilgilendiren basın mensubunun ya da kuruluşunun cezalandırılması uygun değildir. Bu durum basın özgürlüğüne darbedir. Ülkemizi de ikinci sınıf ülke konumuna sokacak bir düzenlemedir. Bu düzenleme kabul edildiği takdirde mahkemelerdeki gazeteci ve basın mensubunun artmasına neden olur ve kimse bunun önüne geçemez. Burada gazeteciler değil meslek cezalandırılmış olur. Böyle bir şeyi onaylamıyoruz.
Düzenleme gözden geçirilmeli
Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit: "Belirtelim ki, daha önce bir şekilde ifşa edilmek suretiyle aleniyet kazanmış olan verilerin, haber değeri taşıması durumunda bu verilerin kamuoyuna aktarılması basın yayın organları için yalnızca bir hak değil ancak aynı zamanda bir görevdir. Çünkü, basın özgürlüğü kavramının arkasında yatan temel gerekçe, özgür bilgi dolaşımının gerçekleştirilmesi suretiyle bireylerin ve kamuoyunun bilgilenme hakkının yerine getirilebilmesidir. Bu itibarla, bilgilenme hakkını yerine getirmek işlevini üstlenen basının, haber değeri taşıyan ve halihazırda aleniyet kazanmış olan birtakım verileri kamuoyuna aktarmasını suç haline getirmek, basının haber verme, haberi kamuoyuna aktarma işlevinin engellenmesi anlamını taşır. Bu tarz bir uygulama, çoğulcu, demokratik toplum yapısı ile bağdaşmaz. Bu açıdan, Basın konseyi olarak, TBMM Adalet Komisyonu'nu, bugün 3. Yargı Paketi'ne eklenen ve doğrudan basın özgürlüğünü kısıtlamayı hedef alan bu düzenlemeyi yeniden gözden geçirmeye çağırıyoruz."
Yasa sıkıntı çıkarır
Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Osman Can: Burada iki durum söz konusudur. Öncelikle özel hayatın kapsamı içine giren nedir? Bunun dar anlamıyla tanımlanması gerekir yoksa basın özgürlüğü için zedeleyici bir durum oluşturur. Diğer bir taraftan ise yasadışı olarak kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal niteliğinde bir eylem ise basın yayın organlarında da yayınlanma hoş bir durum olmaz. Ama bu durumun dar bir şekilde yorumlanması gerekir. Eğer bu dar yorumlanmazsa sıkıntı çıkarabilir. İkisi arasındaki farkın iyi belirlenmesi gerekir. Yayınlanması gereken şey yayınlanmalı yayınlanmaması gereken durum yayınlanmamalıdır. Buraya çok dikkat etmek ve üzerinde durmak gerekir.
Ses kayıtları tehlikeyi deşifre ediyor
Gazeteci-Yazar Nazlı Ilıcak: Türkiye gibi bir ülkede bu ses kayıtlarının yayınlaması ve haber yapılması lazım. Çünkü yayınlanan ses kayıtları özel hayatla ilgili değil. Yayınlananlar bir tehlikeye veya tehdide işaret ediyor, onları deşifre ediyordu. Daha önce yargıda da bunu gördük. Yargıdaki komplolar deşifre oldu. Bazı tehlikelerinin bertaraf olup uyanık olmamızı sağlaması açısından ses kayıtlarının rolü büyük. Örneğin son çıkan ses kayıtları çok önemliydi. Bir cunta faaliyetini gözler önüne serdi. Halkın bunları bilmesinde fayda var.Öte yandan habercilere 5 yıl hapis çok ağır bir cezası.
Habere yasak olmaz
Ceza Hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu: Bu düzenleme anayasada basın özgürlüğüyle çelişen bir durumdur. Ceza artırılması çok yerindedir. Ama zaten içerik itibariyle gazeteciliğin haber verme hakkı vardır. Kamuoyu menfaatine yapılan haberde yasak olamaz. İfade özgürlüğünü sınırlandırmadır. Mahkemeler burada gazetecinin vermiş olduğu habere bakacak. Yani haber kamuoyunu ne kadar ilgilendiriyor. Bu kapsamda basın yayın organlarının cezalandırılması söz konusu olmamalıdır. AİHM'den dönmesi gibi bir durum yoktur. Yani iç hukuktaki düzenlemeler AİHM'den dönmez. Ama düzenlemenin AİHM ifade özgürlüğü ile ilgili maddeleri ile çelişmemesi gerekir.
SON DAKiKA AYARI
Meclis Adalet Komisyonu'nda önceki gece kabul edilen 3. Yargı Paketi taslağına son dakika ayarıyla basına yasak getiren madde eklendi. Adalet Bakanlığı'nın tasarısı, alt komisyondan olduğu gibi geçerken, AK Partili Bülent Turan ve Hakan Çavuşoğlu'nun son anda verdiği önergeyle esas komisyonda değişiklik yapıldı. İki vekilin önerisiyle, daha önce aleniyet kazanmış ses kayıtlarını haber yapılması hükmü değiştirildi. Tasanıya "İfşa edilmiş verilerin basın yayın yoluyla yayınlanması halinde aynı ceza uygulanır" hükmü eklendi. Tasarı bu haliyle yasalaşırsa, gazetecilere 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
SON VİDEO HABER
Haber Ara