TİM Başkanı Büyükekşi: Merkez Bankası doğru yolda
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, kurların sürekli düşmesi halinde ihracat yapılamayacağını savundu. Büyükekşi, "İstikrar talebimizi tekrarlamakta fayda görüyoruz. Geçen sene Merkez Bankası oldukça proaktif davranmaya başla
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-01 10:38:38
Mehmet Büyükekşi, Bursa'nın İnegöl ilçesinde ihracat rakamlarını açıkladı. İhracat rakamlarını Anadolu'nun yükselen yıldızı İnegöl'den açıklamaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Büyükekşi, 2011 yılında 285 milyon dolar ihracat yapan İnegöl ihracatının yüzde 50'den fazlasını ağaç mamulleri ve orman ürünleri sektöründen gerçekleştirdiğini kaydetti. Büyükekşi, mobilya sektörünün 1,7 milyar dolarlık toplam ihracatı içinde önemli bir oran olduğunu vurguladı.
2011 yılından alınan moral ve motivasyon ile 2012'ye hızlı bir başlangıç yaptıklarına dikkat çeken Büyükekşi, dünya ekonomilerinin 2012 yılına karamsar bir tablo ile başladığını hatırlattı. Avrupa ekonomileri bütçe açıkları ve borç stoku ile boğuştuğuna işaret eden Büyükekşi, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların dünya çapında yıllık büyüme tahminlerini düşürdüğünü belirtti.
"AB EKONOMİLERİNDE RESESYON ÇANLARI ÇALIYOR"
IMF'in dünya ekonomisinin 2012 yılında yüzde 3,3 oranında büyüyeceğini, euro bölgesinin ise binde 5 oranında küçüleceği tahmin ettiğine işaret eden Büyükekşi, şöyle konuştu: "Ülke risklerindeki artış, bankaların borçlarını azaltamaması ve ilave mali önlemler sorunları daha çok derinleştiriyor. Kemer sıkma politikaları büyümeyi tehdit etmekte, Avrupa ülkelerinde resesyon çanları çalmakta. Dünya Bankası 'yeni krize hazırlanın' şeklinde uyarı yaparken, 2012 yılında dünya ekonomisinin yüzde 2,5, Türkiye'nin ise yüzde 2,9 oranında bir büyüme yakalayacağını öngörmekte. Biz bu tahminlere katılmıyoruz. TİM olarak Türkiye'nin 2012 yılında yüzde 4'lük büyüme hedefini yakalayacağını bekliyoruz. 2012 yılının üçüncü çeyreğinden sonra bu beklentinin revize edilerek daha yukarılara taşınacağını düşünüyoruz."
"DOLARIN DEĞER KAYBETMESİ GELİŞEN ÜLKELER İÇİN SORUN"
Amerika'nın daha fazla parasal genişlemeye gitme ihtimali bulunduğunu ifade eden Büyükekşi, şöyle devam etti: "Eğer bu ihtimal gerçekleşirse, piyasalara olumlu yansımaları olacaktır. Bu durumda faizler aşağı inerken, borsalar çıkacak, dolar değer kaybedecektir. Bu parasal genişleme gelişmiş ülkelerin içinde bulunduğu üretememe sorununun sümen altı edilmesine neden olacak. Yine varlık değerleri şişecek. Bu adım, sorunun çözümü yönünde atılacak bir adım değildir. Doların değer kaybetmesi ABD için olumlu bir adım olabilir. Ama bu durum gelişmekte olan ülkelerin rekabetçiliği için zararlı sonuçlar doğuracak. Parasal genişlemeden bu zamana kadar fayda gelmedi. Bundan sonra da fayda geleceğine inanmıyoruz."
"AVRUPA YILIN İKİNCİ YARISINDA İYİLEŞECEK"
Davos'taki karamsar beklentilerin aksine Avrupa'nın yılın ikinci yarısından başlayarak kademeli bir şekilde iyileşeceğini dile getiren Büyükekşi, aynı şekilde, Türkiye'nin de 2012 yılında hem büyüme hem ihracatta sürpriz yaparak beklentilerin üzerinde performans sergileyeceğine inandığını ifade etti.
"BİR TAKIM ÇEVRELER ESKİ PARADİGMALARA DÖNÜLMESİNİ İSTİYOR"
Bir takım çevrelerin Türkiye'nin yeniden eski paradigmaya dönerek yüksek faiz, düşük kur ve yüksek kısa vadeli sermaye girişi ve kura uygun borçlanma süreci istediğini vurgulayan Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun için faizlerin yükseltilmesini nihayet IMF resmen istedi. TİM'in kura bağlı olmayan, küresel rekabete dayalı ihracat stratejisinin bir kez daha önemi ortaya çıkıyor. Merkez Bankası'nın açıklamaları gösteriyor ki, Merkez Banka'sı faizleri piyasaya bırakacak. Burada kararlı. O zaman kur, gerçekçi yani Orta Vadeli Program da öngörülen çerçeveye oturacak. Biz Merkez Bankası'nın proaktif politikasını destekliyoruz."
"KRİZ GELİŞMİŞ DÜNYAYA SIKIŞIYOR"
Krizin artık gelişmiş dünyaya sıkıştığını anlatan Büyükekşi, "Gelişmekte olan ülkeler yalnız Avrupa'dan olumlu ayrışmıyor. ABD'den gelen veriler de umut verici değil. Burada Türkiye çok hızlı hareket etmeli. Teşviklerden başlayacak reformlara devam etmeli. İş gücü piyasasının esnekleştirilmesi başta olmak üzere bir dizi alanda reform sürecini devam ettirmeli ve gelişmekte olan ülkeler arasında da en iyi performansı gösteren ülke olmalıdır." şeklinde konuştu.
"VERİLER EKONOMİDEKİ YUMUŞAK İNİŞİ GÖSTERİYOR"
Ocak ayının ilk verilerinin ekonomide yumuşak inişin gerçekleştiğini gösterdiğine dikkat çeken Büyükekşi, şu değerlendirmeyi yaptı: "Nihai iç talep kontrollü olarak yavaşlarken, ihracat artışının büyümeye katkısındaki artış sürüyor. Yılın 3. çeyreğinde olduğu gibi, yılın dördüncü çeyreğinde de ihracat büyümeye pozitif katkı verecek. Aynı şekilde 2012'de aynı trendin devam edeceğini ve ekonomide büyümeyi ihracat artışının sürükleyeceğini öngörüyoruz. Gururla ifade edebiliriz ki ihracat büyümede giderek belirleyici oluyor. Bu olumlu ve istenilen dengeyi sağlamada Türk Lirası sepet kurunun 2.10–2.15 seviyesi büyük rol oynuyor. Cari açık ve enflasyonda bir dönem sonra kontrol altına alınmış olacak. Yine ithalat rakamlarının kontrol altına alındığı görülüyor. Nitekim TÜİK'in dün açıkladığı dış ticaret rakamlarına göre, ithalat Aralık ayında sadece yüzde 0,2 oranında arttı. Dolayısıyla TL'nin rekabetçi seviyelere çıkmasıyla birlikte ithalat dengeleniyor."
"TÜRK LİRASININ AŞI DEĞERLENMESİNE İZİN VERİLMEMELİ"
Türk lirasının yeniden ve aşırı değer kazanmasına izin verilmemesi gerektiğini dile getiren Büyükekşi, şu uyarılarda bulundu: "TL'nin yeniden ve aşırı değerlenmesi, enflasyon ve faizlerde artış gibi büyük çabalar ve külfetlerle sağlanan dengenin bozulmasına yol açabilir. Kurların çok hızlı inip çıktığını görüyoruz. 1,55'den 1,90'a çıkıldı. Şimdi de 1,75'e çekiliyor. Buranın aşağıya inmesi durumunda daha önce yaşanan sorunlar yaşanabilir. Kur sürekli düşerse ihracatı arttırmak mümkün değildir. Kurların yerlerde süründüğü bir durumda ihracat zarar görür. İstikrar talebimizi tekrarlamakta fayda görüyoruz. Geçen sene Merkez Bankası oldukça proaktif davranmaya başladı. Merkez Bankası para politikasında daha düşük faizler ve daha yüksek döviz kurlarından oluşan bir seti benimsedi. Bunun sonucunda TL değer kaybetmeye başladı. Ağustos ayında ise ABD'nin kredi notunun düşürülmesi ve AB'de borç krizinin derinleşmesi ile küresel sermaye Türkiye dâhil tüm gelişen ülkelerden çekilmeye başladı ve Türk Lirası'nın değer kaybı hızlandı."
2012'nin ilk iki haftasına kadar, Merkez Bankası'nın TL'deki değer kaybını engellemek için her türlü politika aracını kullandığına işaret eden Büyükekşi, "Son olarak bankanın itibarını da ortaya koydu ve Türk Lirası'nda istikrar yeniden sağlanmaya başladı. Tam bu süreçte bu kez ABD Merkez Bankası çok düşük faiz oranlarının 2014 sonunu kadar sürebileceğine ilişkin beklenmedik bir açıklama yaparak küresel ekonomiyi yeniden alt üst etti. Üç buçuk yıldır işe yaramadığı için iki buçuk yıl daha uzatılan çok gevşek para politikası ile Dolar değer kaybetmeye ve diğer tüm varlıklar değer kazanmaya başladı. Türk Lirası da bundan nasibini aldı ve bu kez değer kazanmaya başladı. Ancak, FED kararının etkileri bu kez sınırlı ve geçici olacak, dolar daha fazla değer kaybetmeyecektir. Nitekim gelişmiş ülkelerin yıllar boyu sürecek çok gevşek para politikaları ilan etmeleri işlerin istenildiği gibi iyi gitmediğini göstermektedir." diye konuştu.
Geçen hafta Ekonomi Bakanlığı'nın öncülüğünde hayata geçirilen GİTES planı ve İhracata Dönük Üretim Stratejisi'nin eylem planlarını açıkladığını hatırlatan Büyükekşi, "Türkiye'nin girdi tedarik stratejisi GİTES ile vites büyüteceğini ve 2023 hedeflerini yakalayacağını düşünüyoruz. GİTES, Türkiye'nin ara malı ithalatına ket vuracak ve ithalatın yoğun olduğu sektörlerde üretim yapılmasını teşvik edecektir."
Ekonomi Bakanlığı'nın cari açığın temel kalemlerini belirlediğini ve 5 sektörde yapılan çalışmayla durumu net bir şekilde ortaya koyduğuna işaret eden Büyükekşi, "Demir, çelik, otomotiv, makine ve kimya sektörlerinde ara malı ithalatının yoğun olduğu tespit edilmiş ve bu sektörlerde teşviklerin uygulanması için eylem planları hayata geçirilmiştir. Dünyadaki krizden avantajlı çıkmak için sektörlerimizin bu teşviklere ihtiyacı var. Bu teşvikler 2023 hedeflerimizle örtüşüyor. Bu ayın ortasında açıklanmasını beklediğimiz yatırım teşviklerinin cari açık meselesini orta vadede çözecek çapta olmasını bekliyoruz. Türkiye'nin, Batı'nın krizinden kesin olarak olumlu ayrıştığı yeni bir dönem istiyoruz. Bunun yolu da ihracatın daha da öne çıktığı, sanayinin teknolojiye bağlı yatırımlarla desteklendiği bir teşvik sistemidir." görüşlerine yer verdi.
Haber Ara