Dolar

34,8647

Euro

36,6580

Altın

3.047,58

Bist

10.058,47

Türkeş'ten Kenan Evren'e: Bize yaptığınızı gelecek nesiller unutmayacak

Türk siyasi hayatında 'Başbuğ' olarak iz bırakan Milliyetçi Hareket Partisi'nin eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in 12 Eylül döneminde Kenan Evren'e yazdığı mektup, o dönemde yapılan işkencelerin boyutlarını gözler önüne seriyor. Dönemin Milli Bir

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-01-23 09:31:20

Türkeş'ten Kenan Evren'e: Bize yaptığınızı gelecek nesiller unutmayacak
Türk siyasi hayatında 'Başbuğ' olarak iz bırakan Milliyetçi Hareket Partisi'nin eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in 12 Eylül döneminde Kenan Evren'e yazdığı mektup, o dönemde yapılan işkencelerin boyutlarını gözler önüne seriyor. Dönemin Milli Birlik Konseyi Başkanı Kenan Evren'e bir mektup yazan Türkeş, mensuplarının ciğerlerine hava pompalandığını belirterek ülkücülerin bölücülükle itham edilmesine sert tepki gösteriyor. Türkeş, "Bu, gelecek nesiller tarafından unutulmayacaktır." diyor.

    Türkeş'in Kirazlıdere Dil Okulu'nda tutulurken yazdığı mektup, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın 'O Yıllar' adlı kitabında yer alıyor. Mektubun hikâyesini anlatan Okuyan, "Türkeş, Evren'e bir mektup göndermeye karar verdi. Türkeş'in gönderdiği ve daha sonra yayımlanan mektup, aslında Kenan Evren'e gönderilecek asıl mektup değildi. Çünkü birincisi Evren'e hiç ulaşmadı. Mektubu Türkeş Bey'le düzelttik ve o mektup 1 Kasım 1980'de Evren'e gitti." ifadelerini kullanıyor.

Mektubunda "Yurdun birçok yerinde mensuplarımıza ve gözaltına alınan bazı kimselere işkenceler yapılarak bizleri suçlamaya matuf ifadeler alınmaya çalışılmaktadır. Özellikle Ankara ve Adana'da işkencenin kesif olduğu ve ciğerlere hava pompalanmaya kadar vardığı ifade edilmektedir." diyen Türkeş, bölücü akımlarla mücadele eden ülkücü gençlerin bölücülükle itham edilmesine ise "Bu, gelecek nesiller tarafından unutulmayacaktır." diyerek tepki gösteriyor.

Kamu vicdanının ve tarihin bu konuda vereceği hükme dikkat çeken Türkeş, "... Zora dayanan beyanlar ve zorlama yorumlar adaleti gölgeler. Bu usullerle elde edilen ifadelerin mahkemelerce ciddiye alınmayacağı muhakkaktır. Ne var ki kamu vicdanı ve tarihin böyle bir hazırlık tahkikatı hakkında vereceği hükümler ve bu gibi tutumların kamuoyunda yaratacağı gerilimi şer kuvvetlerin istismar etmesinden endişe ederim."

Ülkücü gençlerin ülkeyi bölen akımlarla mücadele ederken bölücülükle itham edilmesinin çelişki olduğunu anlatan Türkeş, "Allah bir, devlet bir, vatan bir, bayrak bir" şiarını yücelten siyasi ve fikri bir hareketi yürüttüğünü belirterek milleti bölmek ithamından duyduğu rahatsızlığı "Böyle bir hareketin milleti bölmek gibi bir ithama konu yapılması herhalde gelecek nesiller tarafından unutulmayacaktır." ifadeleriyle dile getiriyor.

Ülkücüleri cezalandırma gayretinin komünist akımların etkisiyle yapıldığının altını çizen Türkeş, 27 Mayıs darbesiyle ilgili "27 Mayıs hareketi yapıldığında uzak veya yakın dahli olan hiç kimse bu kurtarıcı hareketin Marksist emperyalizm propagandasına ortam hazırlayacağını düşünmemiştir. Komünizm, bu hareketin açtığı gediklerden yararlanarak hayatımıza girdi. Atatürk'ün Türk milli eğitimine gösterdiği muhteva ve hedefler canlı tutulabilmiş olsaydı, 27 Mayıs sonrası bu kadar beklenmeyen neticeler vermezdi." diyor.



    "ELİME JİLET PARÇASI GEÇSE RAHATLIKLA CANIMA KIYARDIM"

    12 Eylül 1980 askeri darbesine ilişkin mahkemece kabul edilen iddianamede Yaşar Okuyan da döneme ait işkenceleri anlatıyor. "Ankara Mamak'ta 29 gün hücrede kaldım. Çektiğimiz acı ve ızdırabı anlatamam. O hücrede elime yarım jilet parçası geçse rahatlıkla canıma kıyardım..." diyen Okuyan şöyle devam ediyor: "Su yok, düzenli olarak tıraş olmamız istenir, tükürüğünüzle tıraş olursunuz... Kafeste 24 saat kıpırdaman durmanız istenir, duramayacağınız bilinir ama her hareketinizin karşılığı artık jop ya da sopadır. Çok da canınızı yakarlar ama duyduklarınız, bir insanda öyle sesler çıkar mı diye başınızı bacaklarınızın arasına alıp, önünüze eğilmeniz en dayanılmaz olanıdır... O hücrede bir jilet parçası bulsaydım bugün ben yoktum. Bir kişinin sığabileceği içi talaş dolu yatakta 3 ay Taha Akyol, Namık Kemal Zeybek ve ben yattık. Zeybek, sığmadığımız için ayak ucumuza doğru yatardı, ama yine sığmazdık. Üç ay uyuyamadık."

    Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp spazmı sonucu vefat etmişti. 12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştirenlerin yargılanmasına da Türkeş'in 15. ölüm yıldönümü olan 4 Nisan 2012 tarihinde başlanacak olması ilginç bir tevafuk olarak değerlendirildi.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara