DOSB Başkanı Uslu: Teşviğe değil, adalete ihtiyacımız var

Denizli Organize Sanayi Bölgesi (DOSB) Başkanı Abdülkadir Uslu, Türkiye'deki illerin gelir düzeyine göre uygulanan yanlış teşvik politikalarının, zengini daha zengin etmekten başka işe yaramadığını savundu. Mevcut teşviklerin, fabrikaların bir ilden diğerine taşınmasına sebep olduğunu belirten Uslu, "Güneydoğu'ya kalkındırmak için teşvik uygulanıyor ama birçok firmaya, orada ciddi manada yatırım yapmadan boşuna para veriliyor. Adaletli bir yönetim, zaten teşviktir. Teşvik verilmesi gerekiyorsa kişi başına düşen millî gelire göre değil, bölgesel ihtiyaçlara göre olmalıdır." dedi.
Hükümetin, uyguladığı ekonomik politikalarda makro düzeyde başarılı olduğunu ancak mikro düzeyde etkili olamadığını söyleyen DOSB Başkanı Uslu, "Dünyada kriz olmasına rağmen Türkiye'nin 2011 yılında yüzde 7–8, 2012'de yüzde 5 büyüyebileceği tahmin ediliyor. Hükümetin 2023 vizyonu var, orta vadeli plan var. Bunlar istikrar ve gelecek için bütün dünyaya verilen olumlu mesajlar. Makro düzeyde ekonomik politikalar başarılı ancak aynı başarının mikro düzeyde de olabilmesi için teşvik sistemini değiştirmesi gerekiyor." şeklinde konuştu. Teşviklerin merkezden belirlenmesini de eleştiren Uslu, "Hangi ilde neyin gelişmesi isteniyorsa ona göre teşvik sağlanmalı. Bu konuda uzmanlardan yararlanılarak, bölgedeki idarecilere inisiyatif verilmeli. Güneydoğu'ya teşvik adı altında, birilerinin zenginliğine zenginlik katılıyor. Özel teşvikler uygulanmalı. İthal ettiğimiz malları burada üreterek yatırım yapacak büyük firmalara teşvik verilme." dedi. Doğu illerinde bazı büyük şirketlerin, yatırım yapacakmış gibi arazileri çevirerek devletten para aldığını öne süren Abdülkadir Uslu, şunları kaydetti: "Verilen teşvikler iyi takip edilmelidir. Oralarda özel teşvikler uygulanabilir. İnsanların eğitilmesi teşvik edilmelidir. Oradaki yollar burada yok ama oranın halkı da alışmış, hep 'Devlet yapsın' diye bakıyor; 'Ben de yapayım' kültürü yok. Yeni nesil eğitilerek bu anlayış değiştirilmeli. Zenginlik bölgede üç beş kişiye değil, bütün halka yayılmalı."