Uludağ Üniversitesi Öğretmenler Günü'nü kutladı
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle program düzenledi.
Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde yapılan 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamasına, Rektör Prof. Dr. Kamil Dil
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-24 15:22:04
Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde yapılan 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamasına, Rektör Prof. Dr. Kamil Dilek, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç'in yanı sıra çok sayıda öğretim elemanı ve öğrenciler katıldı. Gülnihal Gül'ün yönetimindeki Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerinden oluşan koronun mini konserinden sonra konuşmalara geçildi.
Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Altun, Atatürk'ün Millet Mektepleri başöğretmenliğini kabul ettiği 24 Kasım 1928'i referans alarak 1981 yılından beri kutlanmakta olan Öğretmenler Günü'nün anlam ve önemine değinerek tüm öğretmenlerin gününü kutladı. Öğretmen yetiştiren 79 eğitim fakültesi bulunduğuna dikkat çeken Dekan Prof. Dr. Murat Altun, bu fakültelere her geçen gün daha nitelikli öğrenciler gelmesine rağmen eğitimde sorunlar bulunduğunu söyledi.
Rektör Prof. Dr. Kamil Dilek de öğretmenliğin büyük fedakârlık isteyen bir meslek olduğuna değinerek, öğretmen olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Ölümün var olduğu dünyada kalıcı olmak isteyenlere öğretmenlik mesleğini seçmelerini tavsiye eden Rektör Dilek, "İyi bir öğretmen, insanın fikrini, hayata bakışını değiştirir. Öğretmenlerin hakkı bu nedenle ödenemez." diye konuştu.
"KARŞI DEVRİM SAVAŞSIZ BAŞARILABİLMELİ"
Öğretmenler Günü kutlamasına katılan ünlü eğitimci Prof. Dr. Bozkurt Güvenç de bugüne kadar verdiği konferansların 'Atatürk ve Cumhuriyet' konusunda olduğuna dikkat çekti. İmparatorluktan cumhuriyete geçerken aynı zamanda bir kültür devrimi de yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Güvenç, "Ne yazık ki bu devrime karşı, 1950'lerden sonra bir karşı devrim başlatılmıştır." dedi. Karşı devrimden kurtulmanın mümkün olmadığını savunan Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, sözlerine şöyle devam etti: "Biz bugün bir karşı devrim yaşamaktayız. Bu süreç 1950'lerden sonra başlamıştır. Devrimlerin karşı devrimlerden kurtulması mümkün değildir. Bir yerde devrim olmuşsa kaynakların paylaşımında, dağılımında da değişiklik olmuştur. Değişiklikten zarar gördüğünü düşünenler karşı devrimi başlatırlar. Bizim şansımız, karşı devrimi iç savaş noktasına getirmeden devam ettirmektir. Sovyetler Birliği büyük bir devrim yaptı ama karşı devrime izin vermedi ve bunun için başarısız oldular, dağılıp gittiler. Oysa karşı devrimin de bir görevi vardır. Karşı devrimi savaşsız başarabilen bir örnek yoktur. Eğer biz karşı devrimi savaşsız başarabilirsek Atatürk'ün çağdaş medeniyet hedefine ulaşmış sayılırız. Barışı sürdürebilirsek çağdaş uygarlık ailesinin birinci cumhuriyeti oluruz."
Haber Ara