Çocukları bekleyen tehlike: Dikkat eksikliği
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden Uzman Dr. Özden Şükran Üneri, Türkiye'de her 20 çocuktan birinde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun görüldüğünü söyledi. Hastalığın erkeklerde kızlara oranla 2-6 kat daha fazla görüldüğünü be
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-14 10:25:11
Dikkat bozukluğunun; aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe (dürtüsellik) belirtileriyle ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluk olduğunu hatırlatan Uzman Dr. Özden Şükran Üneri, "Bu belirtiler sıklıkla 7 yaşından önce başlar ve çocuğun günlük yaşamını etkileyecek boyuttadır. Tanı için, bu belirtilerin akranlarına oranla daha şiddetli düzeyde olması gerekir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocukların yüzde 20-30'unda sadece dikkat sorunları, yüzde 15'inde sadece hiperaktivite-dürtüsellik sorunları, yüzde 50-70'inde de, yani çoğunda hem dikkat sorunları hem hiperaktivite-dürtüsellik sorunları görülmektedir." dedi.
Üneri, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda beynin ön bölümlerinde ve bu bölümle yakından ilişkili beyin yapılarında normallerden daha düşük kanlanma ve şeker kullanımı ve sonuçta da daha düşük aktivite olduğunun belirlendiğini aktardı. Üneri, şöyle devam etti: "Beynin bu bölümünün kişinin kendini kontrol etmesi, dikkatin yoğunlaştırılması ve sürdürülmesi, isteklerini koşullara göre düzenlemesi ve planlama yapabilmesi gibi önemli görevleri vardır. Ancak bu yapısal ve işlevsel farklılığın neden meydana geldiği tam olarak bilinmemektedir." Üneri, bilimsel araştırmalar bozukluğun meydana gelmesinde kalıtımın yüzde 50–90 oranında etkili olduğunu gösterdiğini söyledi.
'HASTALIK ÇOK FAZLA BİLİNMİYOR'
Hastalığın toplum tarafından fazla bilinmediğini dile getiren Üneri, "Hareketli çocuk zeki çocuktur ", "Enerjisi fazla geliyor, bırakın koşsun", "Büyüyünce düzelir" şeklindeki yanlış inanışların da sorunun tanınmasını ve bir uzmana danışılmasını geciktirdiğini ifade etti. Üneri, şunları aktardı: "Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocukların izlemlerinde ileri ki yıllarda başka psikiyatrik sorunların da oluşma olasılığının sağlıklı kontrollerden çok daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu çocukların yaklaşık üçte birinde ileri ki yıllarda, alkol-madde kullanım bozukluğu, antisosyal kişilik özellikleri, depresyon ve kaygı bozuklukları görülmüştür. Ayrıca eğitimle ilgili sorunlar belirgindir. Bu çocukların akademik performansları zamanla düşer ve okul devamsızlığı, sınıf tekrarı, disiplin cezaları gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Yine bu çocukların, ileriki yıllarda yasalarla ilgili daha sık sorun yaşadıkları ve daha fazla trafik kazasına yol açtıkları bulunmuştur. Özetle hastalık, basit, gelip geçici bir yaramazlık veya dikkat dağınıklığı olarak değerlendirilmemelidir."
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Hastalığın yüzde 80-90 oranlarında tedavi edilebilir bir bozukluk olduğunu belirten Dr. Özden Şükran Üneri, "Hastalığın tedavisinde sık olarak kullanılan yöntemler ilaç tedavisi, bireysel eğitim, anne-baba eğitimi, aile tedavisi ve grup tedavisidir. Bu tedavi yöntemlerinden hangilerinin kullanılacağının kararı kişinin bireysel özellikleri dikkate alınarak belirlenir. Bugüne kadar yapılmış olan bilimsel çalışmalar, ilaç tedavisinin en etkin tedavi biçimi olduğunu göstermektedir. İlaç tedavisine, diğer tedavi biçimlerinden uygun olanlarının eklenmesiyle daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Hasta olan çocuklar tedavi görmedikleri zaman ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde başka psikiyatrik bozukluklar açısından daha riskli hale gelirler. Bu psikiyatrik bozukluklar içerisinde, antisosyal davranışlar, alkol-madde kötüye kullanımı, depresyon ve kaygı bozuklukları en sık rastlananlardır. Hastalığın belirtilerini gösteren çocuklar için, tanı ve tedavi konusunda çocuk psikiyatristlerine başvurulmalıdır." bilgisini verdi.
Haber Ara