Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Davutoğlu çözüm için Sancak'ta

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Boşnak nüfusun yoğun olarak yaşadığı Sırbistan'ın Sancak bölgesinde dini kurumlar arasında yaşanan ve toplumsal gerginliğe de neden olan bölünmenin giderilmesi amacıyla Türkiye'nin yürüttüğü girişimle ilgili, ''Sancak'ta taraflar arasında çok ciddi bir mutabakat zemini oluşmaya başladığını görüyoruz. İnşallah bunu en kısa sürede çözeceğiz''

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-12 23:35:07

Davutoğlu çözüm için Sancak'ta

Bakan Davutoğlu, çalışma ziyaretinde bulunduğu Sırbistan'da Türkiye'nin Belgrad Büyükelçiliği rezidansında Sırbistan hükümetinde yer alan Boşnak kökenli bakanlar Süleyman Uglyanin ve Rasim Lyayiç'le görüşmesi öncesi AA ve TRT'ye bugünkü temasları hakkında açıklama yaptı.

Sırbistan ziyareti kapsamında bugün Dışişleri Bakanı Vuk Yeremiç'le öğlen çalışma yemeğinde bir araya geldiğini ifade eden Davutoğlu, daha sonra da Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'le uzun ve kapsamlı görüşme gerçekleştirdiğini söyledi.

Bakan Davutoğlu, görüşmelerinin çok yapıcı ve karşılıklı anlayış içerisinde geçtiğini vurgulayarak, ''Bu görüşmelerde ikili ilişkilerimizi ve bölgesel konuları ele aldık. Sırbistan bu yıl Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Platformu'nun dönem başkanı. Dolayısıyla Balkanlar'da birlikte yapacağımız konuları da ele aldık'' dedi.

Son dönemde Sancak'ta toplumsal gerginliğe de neden olan bölünmeler yaşandığını ve bu konuda tarafların uzlaştırılması amacıyla Türkiye'nin yürüttüğü bir süreç olduğunu anımsatan Bakan Davutoğlu, şöyle konuştu:

''Sancak'taki kardeşlerimizini birliğini beraberliğini tesis edeceğimiz çalışmalar başlattık. Bu noktada 2 hafta önce Belgrad ziyaretimde, ardından 6 Kasımda Vuk Yeremiç'in Ankara ziyaretinde ele aldığımız konuları yeniden tekrar gözden geçirdik. Bu süreç içerisinde daha detaylı olarak çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye ile Sırbistan arasındaki dostluk ilişkilerinden aldığımız güçle de bir dostluk köprüsü oluşturan Sancak'ta umarım bu birlik ve beraberliği sağlamak mümkün olur. Sırbistan'la birlikte bu çalışmaları yürütürüz. Olumlu izlenimlerle ayrılıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde de bu çalışmaları yürütürüz''

''Çok ciddi bir mutabakat zemini oluştu''

Bakan Davutoğlu, AA muhabirinin, ''Sancak bölgesinde dini kurumlar arasında yaşanan ve toplumsal gerginliğe de neden olan bölünmenin giderilmesi amacıyla Türkiye'nin yürüttüğü girişimlerin ne zaman sonuç vereceği'' yönündeki sorusu üzerine, şunları söyledi:

''Üzerinde ihtilaf konusu olan hususlar uzun yıllardır Sırbistan'da, Sancak'ta tartışılan konulardır. Bir anda bir hamleyle çözülmesi hemen beklenmemeli, ancak çok ciddi bir mutabakat zemini oluşmaya başladığını görüyoruz. İnşallah bunu en kısa sürede çözeceğiz. Bunu sabırla işlemek lazım, o farklı görüşleri nasıl bir araya getirebilir, ortak bir zeminde buluşturabiliriz onun çalışmasını yürütüyoruz. En kısa zamanda bir neticeye ulaşabiliriz.''

''6 ay öncesine kadar bir araya gelmesi söz konusu dahi olmayan tarafları, Türkiye'nin ne tür bir hamleyle ortak bir zeminde buluşturduğu'' yönündeki soruyu da Bakan Davutoğlu, şöyle yanıtladı:

''Biz Türkiye olarak Balkanlar'daki bütün ülkelerle, bütün toplumlarla çok açık bir şekilde istişare zeminimiz var. Bu konuda Dışişleri Bakanı olarak Sırbistan'a ilk ziyaretimi yaptığım zaman Sancak'a Vuk Yeremiç'le gitmiştik. Bu adım neredeyse bir asır sonra iki ülkeden (Türkiye ve Sırbistan) dışişleri bakanı nezdinde yapılan ilk ziyaretti. Daha sonra bu bölgeye Başbakanımız gitti. Türkiye ve Sırbistan'la kalıcı ve çok güçlü bir dostluk ilişkisi oluştu. Bu zemin üzerinde bir güven inşa ediyoruz. Son aylarda da bu konudaki girişimlerimizi artırdık. Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez bu konuda çok büyük çabalar sarf etti. Biz sorunu olumlu bir yöne doğru kanalize etmeye çalışıyoruz. Bu konular genel olarak derin bir ihtilaf gibi görülebilir, ancak önemli kısmı psikolojiktir. Bu sorunları aşarak hem Sancak'taki kardeşlerimizin birliğini beraberliğini pekiştirmek, hem de Sırbistan'la dostluk ilişkilerini daha üst düzeye taşımak istiyoruz.''

Bakan Davutoğlu, açıklamasının ardından Srıbistan Devlet Bakanı Süleyman Uglyanin ve Çalışma ve Sosyal Politika Bakanı Rasim Lyayiç'le basına kapalı olarak görüşme yaptı.

Sancak'taki Sorun

Eski Yugoslavya'nın kuzeydoğusunda, bir bölümü Sırbistan'da, diğer bölümü Karadağ'da yer alan Sancak bölgesinin nüfusunun çoğunluğu Müslüman Boşnaklardan oluşuyor. Yaklaşık 8687 kilometrekare alana sahip 350 bin nüfuslu bölgede, Müslüman nüfus yüzde 70 gibi bir çoğunluğu temsil ediyor. Karadağ'ın 2007 yılında bağımsızlığını ilan etmesiyle Sancak'ın toprakları bölündü. Yeni Pazar (Novi Pazar), Tutin, Priyepolye, Nova Varoş ve Priboy kentleri Sırbistan'ın sınırları içinde, Akova (Bijelo Polje), Berane, Plav, Gusinye ve Taşlıca (Pljevlja) kentleri ise Karadağ'ın sınırları içinde kaldı. Sancak'ın en büyük kenti, Osmanlı döneminden bu yana bölgenin merkezi konumundaki "Yeni Pazar" olarak biliniyor.

Eski Yugoslavya döneminde, özellikle yatırımlardan mahrum bırakılan ve bu ülkenin en geri kalmış bölgesi konumuna sokulan Sancak'ın Sırbistan'da kalan bölgeleri, hala geri kalmışlık ve işsizlik gibi sorunların pençesi altında ayakta kalma mücadelesi veriyor.

Dini liderler arasında bölünme

Osmanlı'nın bölgeden çekilmesiyle birlikte Sancak'taki Müslümanlar, dini otorite olarak İstanbul'u tanıyordu. Türkiye ile yaşanan uzun ayrılıklar, bu bölgede yaşayan Müslümanları da bir bakıma yalnız bıraktı. Eski Yugoslavya döneminde ise Belgrad'da da müftülük olmasına rağmen, Sancak'taki Müslümanlar dini merkez olarak Saraybosna'yı kabul etti.

Belgrad'daki müftülük, Sırbistan'da Sancak bölgesi dışında yaşayan Roman, Arnavut ve Boşnaklara yönelik hizmet veriyordu. Eski Yugoslavya'nın dağılmasıyla birlikte Sırbistan ve Karadağ'da kalan Sancak'taki Müslümanlar, adeta kendilerini bir boşlukta hissetti; bunun üzerine Sancak'taki din alimleri Tutin Başimamı Adem Zilkiç önderliğinde 1993 yılında bir araya gelerek "Sancak İslam Birliği Meşihatı"nı kurdu. Zilkiç'in önerisi üzerine Cezayir'de İlahiyat Fakültesi'nden mezun olan 23 yaşındaki Muamer Zukorliç, Sancak Meşihat Başkanı ve Sancak Müftüsü olarak seçildi.

Meşihat'ın oluşmasının ardından Sancak'ta dini hayat yeniden canlanmaya başladı. Belgrad tarafından tanınmayan Sancak Meşihatı, İkinci Dünya Savaşı sırasında kapatılan Gazi İsabey Medresesi'ni yeniden açtı, çeşitli sağlık ve dini eğitim kurumlarını hayata geçirdi.
Sancak'ta 1996 yılında yapılan yerel seçimlerde bazı dini görevlilerin çeşitli partilerden aday olarak gösterilmesiyle anlaşmazlıklar baş göstermeye başladı ve 2007 yılında bu anlaşmazlıklar bölünmeyle sonuçlandı.

Sancak'ta 27 Mart 2007 tarihinde "Sırbistan İslam Cemaati" (IZUS) adıyla yeni bir oluşuma gidildi. Bu oluşuma öncülük eden Muamer Zukorliç'e tepki gösteren din adamları ise 3 Ekim 2007'de "Sırbistan İslam Birliği" (IZS) altında birleşti. Sırbistan İslam Birliği'nin başına Adem Zilkiç atanırken, Sancak Müftülüğüne ise Hasib Sulyeviç seçildi.

Bu tarihe kadar Tutin kentinde başimam olarak görev yapan Adem Zilkiç, İslam Birliği'nin anayasasına göre Başmüftülük görevini Belgrad'dan devraldı. Zilkiç ve taraftarları, Muamer Zukorliç'e de görevini bırakma çağrısında bulundu. Zukorliç'in Sırbistan İslam Birliği'nin kendisine yönelik "istifa" talebini reddetmesiyle birlikte Sancak'taki İslam kurumları arasında "derin bölünme" ve "silahlı çatışmaya" varan kavgalar yaşanmaya başladı. Zukorliç, aynı zamanda akrabası olan Adem Zilkiç'i ve Demokratik Eylem Partisi (SDA) Başkanı Süleyman Uglyanin'i "İslam Cemaati'ni bölmek" ile itham etmeye başladı. Zilkiç taraftarları ise Zukorliç'i "aşırılık" ve "bölgedeki Boşnak halkın geleceğini tehlikeye atmak" ile suçladı.

Sancak'taki Müslümanlar arasında bu bölünme derinleşirken, Sırbistan devleti iki cemaatin de resmiyetini kabul ettiğini ve sorunun Müslümanların kendi iç meselesi olduğunu açıkladı.

Sancak'taki dini kurumlar arasında bölünmenin ardından, camilerde kontrolü ele geçirmek amacıyla kıyasıya mücadele başladı. Bu mücadele silahlı çatışmaya, toplum arasında bölünmeye yol açtı.

Sancak'ta Müslüman Boşnaklar arasında yaşanan bu sıkıntı, camileri, ardından mahalleleri, sokakları, en son olarak da aileleri bile böldü. Dini ve siyasi liderler arasında yaşanan sorunlardan dolayı, bölgeye gelecek yatırımlar sürekli gecikti. Aileler arasında başlayan ''Zukorliç'' ve ''Zilkiç'' taraftarlığı sevinçte ve hüzünde bile bölünmeye yol açtı. Çünkü düğünler ve cenazelerde bile bu bölünmüşlük gün yüzüne çıkıyordu. Bazen cenazeler, ''hangi müftünün imamının namazı kıldıracağı'' yönünde aileler arasındaki tartışmadan dolayı ortada kalıyordu.

Bölge halkı ise bu sorunun artık çözülmesi gerektiğini ve yaşanan gerginliklerden, kavgalardan büyük zarar gördüklerini ifade ederek, her iki tarafın da Türkiye'yi ''ağabeyi'' olarak gördüğünü, bu nedenle bu sorunu sadece Türkiye'nin çözebileceğini dile getiriyordu. Bu talepleri dikkate alan Türkiye, bir süre önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu öncülüğünde, taraflarla görüşmeler yaptı ve ortak bir zeminde buluşma yönünde fikir birliği sağlandı.


AA
SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara