Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Kleopatra'nın iksiri yok oluyor, sığla yağı üretimi yok denecek kadar azaldı

Muğla'nın Köyceğiz ilçesinde günlük ağaçlarından elde edilen sığla yağı üretimi durma noktasına geldi. Muğla Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Belgin Göçmen Taşkın, halk arasında sığla ağacı olarak bilinen günlük

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-08 12:52:10

Kleopatra'nın iksiri yok oluyor, sığla yağı üretimi yok denecek kadar azaldı
Muğla'nın Köyceğiz ilçesinde günlük ağaçlarından elde edilen sığla yağı üretimi durma noktasına geldi. Muğla Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Belgin Göçmen Taşkın, halk arasında sığla ağacı olarak bilinen günlük ağaçlarının, 65 milyon yıl öncesi jeolojik devreye kadar uzanan bir tür olduğunu söyledi.
            Bu endemik ağaç türünün yörede çok önemli bir orman ekosistemi oluşturduğunu vurgulayan Taşkın, günümüzde günlük ağacı popülasyonunun yoğun olarak Aydın-Çine çayı boyu, Datça-Marmaris yolu, Marmaris, Kaş-Kalkan, Antalya-Sini çayı, Burdur-Bucak, Fethiye ve Köyceğiz'de olduğu söyledi.
            Taşkın, 1950 yılında yaklaşık 180 ton olan sığla yağı üretiminin 1980 yılında 18 tona, 1990 yılında ise 1 tona kadar düştüğüne kaydederek, 2006 yılında sadece 127 kilogram sığla yağı üretimi gerçekleştirildiğini, bu üretimin son yıllarda yok denecek kadar azaldığına dikkat çekti.
            Belgin Göçmen Taşkın, 'Günlük ağaçlarının Latince isminin karşılığı güzel kokulu sıvı demektir. Bu ağaçların odunlaşmış gövdesi üzerinde balzam kanalları vardır. Her ağaçtan iki ya da üç yılda bir, yaz mevsiminde uzunlamasına yarıklar açılarak ağacın güzel kokulu balzamı ve kabukları alınır. Sığla yağı parfümeride, kozmetikte, sabunların, ciklet ve tütünlerin kokulandırılmasında, ayrıca sinnamik asit, sinnamik alkol gibi kimyasal maddelerin doğal kaynağı olarak kullanılmaktadır. Sığla yağından su buharı destinasyonu ile elde edilen nötral uçucu yağ da pek çok değerli doğal esaslı parfümün bileşimine girmektedir. Ağacın balzamı alınmış kabukları buhur adıyla dini törenlerde tütsü olarak yakılır. Farmakolojik olarak da geniş bir kullanım alanına sahip olan sığla yağının Avrupa'da 17. yüzyılda ilaç olarak kullanılmaya başlandığı bilinmektedir.' dedi.
            İltihabı giderdiği ve dokuların hızla yenilenmesini sağladığından dolayı sığla yağının yöre halkı tarafından kullanıldığını anlatan Taşkın, 'Mısır Kraliçesi Kleopatra'nın aşk iksiri ve parfüm olarak kullandığı sığla yağı, Hipokrat döneminden beri iyileştirici amaçlarla da kullanılmıştır. Eski Mısırlılar sığla yağını mumyalama işlemleri sırasında da kullanmışlardır. Batmış Fenike gemilerinden çıkarılan içi sığla yağı dolu amforalar geçmişte sığla yağının Akdeniz ticaretinde önemli bir yer tuttuğunu göstermektedirler.' diye konuştu.
            Sığla ağacı için moleküler düzeyde yapılmış kapsamlı bir çalışmanın yakın zamana kadar bulunmadığını belirten Taşkın, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'TÜBİTAK desteğiyle hazırlanan proje kapsamında 5 yıl yürüttüğümüz çalışmalar ile 14 sığla popülasyonu çalışıldı. Türün genomu ilk kez çok sayıda protein ve DNA lokusu bakımından tarandı. Böylelikle türün genetik çeşitliliğine ilişkin moleküler düzeyde ilk kapsamlı bilgi ortaya konmuştur.'
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara