Ulud">
Ulud">
Ulud">
Ulud">

Dolar

34,8718

Euro

36,6330

Altın

3.049,68

Bist

10.058,47

Prof. Dr. Aybars: Atatürk İslam'a karşı olsaydı ay-yıldızlı bayrak seçmezdi

Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Aybars, bazı çevrelerin Atatürk'ü İslam karşıtı olarak tanıtmaya çalıştıklarını savunarak, "Atatürk İslam'a karşı olsaydı, ay yıldızlı bayrak yerine başka bir bayrak seçerdi." dedi.

Ulud

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-02 11:00:53

Prof. Dr. Aybars: Atatürk İslam'a karşı olsaydı ay-yıldızlı bayrak seçmezdi
Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Aybars, bazı çevrelerin Atatürk'ü İslam karşıtı olarak tanıtmaya çalıştıklarını savunarak, "Atatürk İslam'a karşı olsaydı, ay yıldızlı bayrak yerine başka bir bayrak seçerdi." dedi.

Uludağ Üniversitesi tarafından 'Cumhuriyet ve Atatürk Haftası' etkinlikleri kapsamında 'Atatürk ve Çağdaşlaşma' konulu panel düzenlendi. Rektörlük A Salonunda düzenlenen panele Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Aybars, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özer Ergenç ve Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu konuşmacı olarak katıldı. Rektör Prof. Dr. Kâmil Dilek ile öğretim üyeleri ve kalabalık bir dinleyici topluluğu da paneli izledi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Aybars, bazı çevrelerin Atatürk'ü İslam karşıtı olarak tanıtmaya çalıştıklarını savundu. Aybars, "Atatürk İslâm'a karşı olsaydı, devrimleri gerçekleştirdikten sonra ay yıldızlı bayrak yerine başka bir bayrak seçerdi." diye konuştu.
Prof. Dr. Aybars, Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki devrimler sürecini anlayabilmek için Avrupa'nın o dönemde içinde bulunduğu siyasal ve sosyal ortama bakmak gerektiğini vurguladı. Batılı ülkelerin, aklın ve bilimin öncülüğünde bir burjuva uygarlığı oluşturduğunu, bu uygarlık düzeyine engizisyon karanlığından geçerek ulaştıklarını anlatan Aybars, "Batı, bir Hristiyan uygarlığı değildir. Hristiyan dogmalarına karşı mücadele ederek bu günlere geldi. Batı, dinle değil, kiliseyle hesaplaşarak ve çözümü laiklikte bularak bu günlere geldi." dedi. 1930'lu yıllarda Avrupa ülkelerinin birçoğunun faşizme geçtiğini, Rönesansı ortaya çıkaran İtalyan kültürünün Mussolini'yi lider olarak çıkarabildiğini hatırlatan Prof. Dr. Aybars şöyle konuştu: "Mustafa Kemal, çağdaşları gibi faşizmi seçmedi. Stalin'le arası çok iyi olduğu halde komünizme de kapıyı kapadı. Batılıların 400 yılda kurdukları uygarlığı o 4 yılda kurdu. Yüzde 85'i köylü olan bir toplumda bunu hayata geçirmek kolay olmadı, ama demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak seçti. Üstelik bu medeniyet idealini Batı'ya rağmen gerçekleştirdi. Şimdi de bunu yapmalıyız."

Atatürk'ün İslam'a karşı gibi gösterilmeye çalışıldığını, bunun büyük bir haksızlık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aybars, onun en yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Fevzi Çakmak'ın Nakşibendi olduğunu ve bugün şeyhinin yanında yattığını hatırlattı. Aybars, şöyle konuştu: "Fevzi Çakmak Nakşibendi idi, ama devrimlere ve cumhuriyete sadıktı. Atatürk ona, o da Atatürk'e güvendi. Atatürk eğer İslam'a karşı olsaydı, eskiden beri İslam'ın sembolleri olan ay ve yıldızı alıp bağımsızlık sembolü yapmazdı."

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özer Ergenç de Tanzimat sonrası siyasal ve sosyal örgütlenmesinin, Osmanlı'dan farklı bir insan tipini ortaya çıkardığını, Kurtuluş Savaşı'nı yapma ve cumhuriyeti kurma sorumluluğunun da bu kuşak tarafından üstlenildiğini anlattı. Prof. Dr. Ergenç, aralarında Atatürk'ün de bulunduğu bu kuşağın özelliklerini şöyle dile getirdi: "Tanzimat, yöneticisine koşulsuz bağlılık duyan bir insan tipini değiştirdiği gibi, yönettiği kişilere Allah'ın emaneti olarak bakan yönetici tipini de değiştirdi. Bu yönetim tipi evrilerek 'yeni' ve 'genç' olarak isimlendirilen yeni bir kuşak geldi. Onlar da, dünyada varoluşlarının nedenini anlamaya yarayacak bilgileri ortaya sunmaya başladılar. Bu kuşak, Osmanlı'nın kaybetmeye başladığı toprakların fetih öyküleriyle yetişmiş bir kuşaktı ve toprak kayıplarıyla birlikte Anadolu'ya dönmeye başladı. Bu göç olgusu, yeni insan tipi üzerinde derin etkiler yaptı. Bu çocuklarda kaybedilen yerlerin hüznü vardı. Bu nedenledir ki, hepsi 30-40 yaşlarında önemli görevler üstlenmişler ve bu sorumlulukların üstesinden hakkıyla gelmeyi başarmışlardır. İstiklal Savaşı işte bu kuşağın eseridir. Bu koşulları iyi değerlendiremezsek, bir insanın başarılarını, kıskançlıklarını, tartışmalarını bu koşulları dikkate almadan ele alırsak bugünü anlayamayız ve sağlıklı yorumlayamayız."

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu da Mustafa Kemal'i faşizan davranmakla suçlayanların öncelikle onun yetişme ve o günün koşullarını bilmesi gerektiğini ifade etti. 1909 yılında Bursa'yı ziyaret eden gazeteci Ahmet Şerif'in o dönemin Bursa halkına ilişkin gözlemlerini aktaran Prof. Dr. Oğuzoğlu, şöyle devam etti: "Ahmet Şerif, gelenek var ama geleceğe ait bir rüzgar esmediğini ifade ediyor. Halkın devrin siyasal olaylarından pek etkilenmediğini, günlük hayata kanaatin hakim olduğunu belirtiyor. Mustafa Kemal, çoğunluğu böyle olan bir toplumdan, uygar bir toplum çıkarmaya çalışıyor. Çünkü Mustafa Kemal, geleceğe bakmasını bilen hocalar tarafından yetiştirildi, modern askeri okullarda eğitim aldı. Arkadaşları da kendisi gibiydi ve yaptıklarını uzmanlara ve arkadaşlarına danışarak yapardı."

Panelin ardından Rektör Prof. Dr. Kamil Dilek, panelistlere günün anısına birer plaket vererek teşekkür etti. Katılımcılar daha sonra Bursa Araştırmaları Vakfı ile ortaklaşa hazırlanan 'Atatürk, Bursa ve Cumhuriyet' konulu fotoğraf sergisini gezdi.
SON VİDEO HABER

'Suriyeliden acil satılık' ilanları patladı; uzmanlar uyardı

Haber Ara