Ünlü ABD'li gazeteci: Türkiye'nin başarısı gerçekleştirdiği reformlardan

CNN-Global Public Square Sunucusu TIME Dergisi Editörü ve The Washington Post köşe yazarı Dr. Fareed Zakaria, Türkiye'nin son 10 yıldaki en büyük başarısının, 'ekonomik reformları gerçekleştirmenin bir yolunu bulması' olduğunu söyledi. Dünyada her ülkenin ekonomik reformları gerçekleştirmekte zorlandığına dikkat çeken Zakaria, "Çünkü ekonomik reformlar kısa vadede acıdır. Uzun vadede bundan faydalanmak için kısa vadede acı çekmek gerekir. Biz bunu ABD'de de yapmakta da zorlanıyoruz. Avrupa'da bunu gerçekleştirmekte zorlanıyor. Ama Türkiye, bir şekilde bunu yapmanın yolunu buldu." dedi.
    Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası'nın 'Bölgedeki Fırsatlar ve Tehditler' konulu semineri Antalya'da düzenlendi. Yurtiçinden ve yurtdışından çok sayıda katılımcının yer aldığı seminerde konuşan TİME Dergisi Editörü ve The Washington Post köşe yazarı Dr. Fareed Zakaria, Türk ekonomisi üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin yeni dünya düzeninden yararlanarak güçlü bir ekonomik gelişme gösterdiğini kaydeden Zakaria, "Türk iş dünyasının 20 yıl önce daha içe dönük bir durumdaydı. Son gelişmelerle birlikte dışa açıldı. Dünyadaki gelişime ayak uydurdu." ifadelerini kullandı.
    Türkiye'nin bölgede en istikrarlı ülke olduğuna dikkat çeken Zakaria, "Bu bölgede bir süreklilik varsa bunu Türkiye sağladı. Ne İran'da ne Rusya'da ne de Mısır'da Türkiye'ye yaklaşacak kadar istikrar var. Türkiye, bu başarıyı son 10 yılda ekonomik reformları demokratik bir sistemde hayata geçirmeyle yakaladı." diye konuştu.
    Türkiye'nin yakaladığı ekonomik gelişmeyle AB'ye üyelik açısından daha çekici bir aday olacağını dile getiren Zakaria, şöyle devam etti:
    "Ama daha çarpıcı gerçek şu, son 5 yıllık döneme baktığımızda, Türkler anladı ki AB, Türkiye'yi tam üye olarak almak konusunda pek istekli değil. Ama her halikülarda bu reformlar Türkiye'nin kendisi açısından önemli ve faydalı. Bu sebeple Türkiye reformlara devam etti ve ekonomik açıdan bu kadar güçlü hale geldi. Artık öyle bir noktaya geldi ki, AB Türkiye'yi almak istediğinde, Türkiye 'yok sizden fazla güçlüyüm. Teşekkür ederim sağ olun.' diyecek. Merkez Bankanızın Avrupa bankalarını yöneten o merkezin altına girmesini veya para biriminizi kaybetmek ister misiniz. Ya da şu andaki büyüme oranınızın üçte bire düşmesini."
    Yurtdışına çıkmak için çok fırsatı olmadığını ancak Türkiye'nin kendisi için özel bir ülke olduğunu ve büyük bir sevgi duyduğunu dile getiren Zakaria, bölgedeki gelişmelere de değindi. Dünyanın zorlu bir dönemden geçtiğini ve olağanüstü değişiklikler olduğuna dikkat çeken Zakaria, Mısır lideri Hüsnü Mübarek'in ardından Libya lideri Muammer Kaddafi'nin de iktidarının sona ermesinin bu değişimlerin en önemlileri olduğunu kaydetti.
    Zakaria, Türkiye'nin bütün güçlerin kesiştiği noktada yer aldığına işaret ederek, "Türkiye, bir yandan Arap dünyasında yaşanan gelişmeleri izliyor. Diğer yandan Çin ve Hindistan'dan gelen büyük ekonomik baskıyı ve Avrupa'yı izliyor. Kısacası Türkiye, yeni dünya düzeninden büyük ölçüde yararlandı ve gelişmeler karşısında kendi konumunu almasını sağladı." değerlendirmesinde bulundu.

    'ATRIK KAVGANIN ZAMANI DEĞİL'
    Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası Başkanı Halit Narin de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son yıllarda büyük bir sıçrama politikası çerçevesinde ekonomisini büyütmeye çalıştığını söyledi. Türkiye'nin yükselen bir yıldız olduğunu ve kalkınma hızı devam eden üç ülke arasında yer aldığına dikkat çeken Narin, "Türkiye artık dünya ülkelerinin, en güvenilir ülkelerinin arasında belki bir numara olarak gözüküyor. Siyasi kavgalar bizi alakadar etmiyor. İş adamları olarak bizi, dünyanın Türkiye'ye bakışı ve Türkiye'ye vermiş olduğu bu görünümün her noktası bizi alakadar ediyor." şeklinde konuştu.
    "Artık kavganın yeri değil. Türkiye'nin iş yapacak insanlar için bir fırsatlar ülkesi olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Bunu zedeleyecek her türlü olay için hepimiz yek vücut olmalıyız." ifadelerini kullanan Narin, "İşçisiyle, işvereniyle, bürokratıyla bir nar gibi olmalıyız. Narın bütün özelliği iç içe girmiş binlerce parçanın birbirine kenetlenmiş düzenidir. Bunun bizlere verilmiş bir görev olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.