'TOKİ'nin kentsel dönüşüm projelerine herkes destek vermeli' (Özel)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın depreme dayanıksız binaların kamulaştırılıp yıkılacağını açıklamasına, bilimadamlarından da destek geldi. Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Deprem ve Yapı Teknolojileri Laboratuvarı Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Salih Yılmaz,
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-27 09:36:12
Denizli Doğal Afetler ve Yol Güvenliği Derneği Başkanı da olan Salih Yılmaz, depreme dayanıklı yapıların olmazsa olmazının kaliteli malzeme, gerekli etütlerin yapıldığı iyi bir proje, projesine uygun inşa ve denetleme olduğunu söylüyor. Son yıllarda TOKİ aracılığıyla yapılan şehir dönüşüm çalışmalarıyla birçok yerleşim yerinin çehresinin değiştirdiğini ancak bu projelere yeterli destek verilmemesinden dolayı hedefe ulaşılamadığını belirtiyor. Şehir dönüşümünün etkili bir araç olarak kullanılmasının, depremin yıkımını engellemesinin yanısıra ısı yalıtımı ve fonksiyonellik gibi birçok yönden yetersiz olan büyük bina stoğunu da çağın gereklerine uygun hale getirebildiğini anlatıyor: "Kentsel dönüşüme yönelik olarak çıkarılan yasa, büyük şehirler için önemli bir avantajdır ancak kapsamının genişletilmesi gerekir. Deprem veya yapılardaki yetersizliklerin sadece büyük şehirlerin problemi olmadığı, bu depremle bir kez ortaya daha çıktı. Kentsel dönüşüm amaçlı çalışmaların mahkemelerin yürütmeyi durdurması, bölge sakinlerinin direnci ve çeşitli siyasi hesaplarla engellemeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Sağlam binalarda güvenilir bir şekilde yaşamak istiyorsak, deprem olduktan sonra, 'Nerede bu devlet?' dememek için devletin depremden önce yapacağı kentsel dönüşüm çalışmalarına herkesin destek vermesi gerekiyor."
Bölge olarak problem bulunmayan yerlerde ise binaların belirlenmesi, güçlendirilmesi veya yıkılmasının daha ekonomik olacağını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Yılmaz, bunları yaparken uzmanlardan yararlanılması ve 1954 yılından kalan mimarlık mühendislik kanununun bir an önce değiştirilmesi önerisinde bulundu: "Bugün ülkemizdeki her inşaat mühendisinin barajından köprüsüne, güçlendirmesinden otoyola kadar her türlü projeye imza atmasına imkân sunan bir yasal altyapıya sahibiz. Gelişmiş ülkelerde yıllardır uygulanan, uzman ve yetkin mühendisliğin, meslek odası yönetmelikleri yerine yasal zemine oturulması da artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Her tıp fakültesi mezunu kalp ameliyatı yapamadığı gibi her inşaat mühendisi de her türlü işe imza atamamalıdır. Özellikle kırsal bölgelerin tamamen mühendislik hizmetlerinden yoksun olduğu, bu depremde bir kere daha görülmüştür."
Her depremden sonra konunun hemen muhtemel İstanbul depremine kaydığına da dikkat çeken Yılmaz, "Bu afet, depremin ülkemiz topraklarının büyük bölümünün problemi olduğunu bir kez daha acı bir şekilde bizlere hatırlattı. Bir kez daha eski bilindik laf kalabalıkları tekrar edilmeden asıl konuya odaklanılması büyük önem taşıyor. 'Hayat üçgeni' meselesini her depremden sonra konuşuruz, hayat üçgenlerinden sağ kurtulanların hikâyelerini medyadan işitiriz. Oysa depremlerden sonra çok daha fazla insan, hayat dörtgenleri sayesinde yaşamına devam etmektedir. Bu hayat dörtgenleri, ayakta kalan kolon ve kirişlerin oluşturduğu dörtgenlerdir. Dolayısıyla çabamızı hayat üçgenlerinden önce hayat dörtgenlerine sarfetmeli ve göçecek binalarda üçgenler oluşturacağımıza, göçmeyecek binalar konusuna eğilmeliyiz." diyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara