Prof. Dr. Karakoç: Medya şüpheliyi sanık, sanığı mahkum olarak tanıtmamalı
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Karakoç, medyanın kamu adına bilgilendirme görevi yaparken şüpheliyi sanık, sanığı mahkum olarak tanıtmaması gerektiğini söyledi. Dekan Karakoç, meydanın yargılama sürecine bir bas
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-20 12:37:51
Goethe-Institut'un DEÜ ve Alman Akademik Değişim Servisi işbirliğiyle düzenlediği Medya ve Kişilik Hakları Sempozyumu, İzmir Ticaret Odası Mücahit Büktaş Salonu'nda yapıldı. Prof. Dr. Karakoç, sempozyumda yaptığı konuşmada hakkın var olması ve korunması için hukukun gerekliliğine işaret ederek, "Hukukun en önemli işlevi had çizme, sınır koyma, düzen sağlamadır. Hukuk, haddini aşana haddini bildirmektir." dedi. Medyanın, devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin yanında dördüncü kuvvet olarak yer aldığının kabul edildiğini hatırlatan Karakoç, bu gücün kötüye kullanılmasının, kişi hak ve özgürlüklerinin zarar görmesine yol açtığını söyledi. Medyanın kamu adına bilgi edinme ve kamuyu bilgilendirme işlevi gördüğünü kaydederek, hukukun evrensel ilkelerinden "masumiyet karinesi'ne uygun davranılmasının önemine dikkat çekti. Kişi onuruna ve özel hayatın gizliliğine saldırı nitelikli yayınların hukuk açısından herhangi bir gerekçesi olamayacağını dile getiren Yusuf Karakoç, kişilerin haysiyet ve şerefine yönelik yalan ya da yanlış yayınlar yaparak hayatlarını zindana çevirmeye kimsenin hakkının olmadığı vurguladı. Dekan Prof. Dr. Karakoç, herkes ve her toplum için, kişilik haklarını ihlâl edici yayın yapan medya patronları ve mensupları için de hukukun gerekli olduğunu, dolayısıyla temiz toplum ve temiz medya oluşturmak adına herkesin ve öncelikle medyanın üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.
Medya aracılığıyla hukuka aykırı birtakım fiiller işlenebildiğini, bunların bir kısmının suç oluşturduğunu, bir kısmınınsa haksız fiil olarak nitelendirildiğini anlattı: "Bu yüzden ceza mahkemelerinde yargılanan medya mensupları bulunmakta, hukuk mahkemelerince aleyhlerinde maddi veya manevi tazminata hükmedilen medya mensuplarına rastlanmaktadır. Medyanın haddini aşması halinde hapis cezasına ve/veya tazminata hükmedilmekte, medya mensuplarına hadleri bildirilmektedir ancak haber alma hakkının, haber verme özgürlüğünün, eleştiri hakkının kötüye kullanılması kadar her türlü yayın kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilip basın mensupları ve yazar çizerler aleyhine davalar açılması da yanlıştır."
DEÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Şimşek ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin özel hayatın korunmasına ilişkin kararlarından örnekler verdi. Doç. Dr. Şimşek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinin, özel hayatın korunması hakkını garanti altına aldığını bildirdi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara