Dolar

34,8653

Euro

36,6179

Altın

3.048,07

Bist

10.058,47

Kağan Söylemezgiller: Almanların üstünlüğü taktiksel disiplin

Futbola babasının çalıştırdığı bir Alman takımında başladı ve son olarak Stuttgart formasını giydikten sonra 1.5 yıl önce Ankaragücü'ne transfer oldu. Bir ön libero alarak tükenmek bilmeyen hırsı, kuvveti ve enerjisi ile rakibi bıktırıcı bir özelliği

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-03 16:22:15

Kağan Söylemezgiller: Almanların üstünlüğü taktiksel disiplin
Futbola babasının çalıştırdığı bir Alman takımında başladı ve son olarak Stuttgart formasını giydikten sonra 1.5 yıl önce Ankaragücü'ne transfer oldu. Bir ön libero alarak tükenmek bilmeyen hırsı, kuvveti ve enerjisi ile rakibi bıktırıcı bir özelliği var. Zaten arkadaşları da onu "Alman Panzeri" diye çağırıyor. Alman disiplini ile yetişmiş bir oyuncu olarak da dikkatle dinlenmesi gereken sözleri var.
    Futbol Federasyonu basın departmanının çıkardığı TamSaha Dergisi'ne konuşan Kağan Söylemezgiller, '5 yaşında mahallenin takımında futbola başladım. Babam futbola başladığım takım olan TB Unterturkhein'de antrenörlüğümü de yaptı. Sonra Stuttgart'ın ikinci büyük takımı olan Kickers'e geçtim. Stuttgart'a gelene kadar bir çok takım değiştirdim.' diyerek, şunları söyledi:
    'Almanya'da özellikle Stuttgart'ta Alman oyuncuları biraz daha fazla tuttuklarını söyleyebilirim. Ancak yetenekli ve çalışkansanız elbette ki size de şans veriyorlar. Tamamen buna dayalı bir ayrımcılığın yapıldığını söyleyemem.
    Savaşçı, saha içerisinde hiç bir zaman pes etmeyen bir oyun tarzım olduğunu söyleyebilirim. Çok koşan ve rakibi sürekli rahatsız etmeye yönelik bir oyun yapım var. Takımda bana "Alman Panzeri" diyorlar. Ofansif yönde ise biraz eksiğim olduğunu düşünüyorum.
    Almanya'da disipline çok önem veriyorlar. Örneğin tişörtünüzü şortunuzun üzerine çıkaramazsınız, erken yatmazsanız ceza alırsınız gibi kurallara çok önem verirler. Bu tarz temel özellikleri en başından oyunculara aşılarlar.
    Almanya'daki antrenmanlar sadece sahada olmuyor. Taktiksel çalışmaları ayrıca tahta üzerinde teorik olarak da yapıyorlar. İki ülke arasında verilen altyapı eğitimine baktığımız zaman bence en büyük fark taktiksel disiplin.'
    İşte Kağan Söylemezgiller'in röportajının detayları:
    2009-10 sezonunun ortasında geldiğin MKE Ankaragücü'de 1.5 yıl geçirdin. Almanya'da doğup büyüdüğünü biliyoruz ancak seni daha yakından tanımak adına biraz kendinden bahseder misin?
    Almanya'nın Stuttgart şehrinde 1988 yılında doğdum ve söylediğiniz gibi bir önceki sezonunun devre arasında MKE Ankaragücü'ne transfer olana kadar orada yaşadım. Aslen İstanbul Üsküdarlıyız. Dedem uzun yıllar önce Almanya'ya göç etmiş.
    Annen, baban ne iş yapıyor?
    Annem ev hanımı, babam ise Mercedes fabrikasında işçi olarak çalışıyor.
    Kardeşlerin var mı?
    17 yaşında bir erkek kardeşim var. O da 5 yıl kadar amatör olarak futbol oynadı ama şimdi bıraktı. Şu an kickboksla uğraşıyor.
    Bildiğimiz kadarı ile futbol eğitimi Almanya'da çok küçük yaşlarda başlıyor. Senin futbola başlaman nasıl oldu?
    Evet, dediğiniz gibi Almanya'da futbol eğitimi çok küçükken başlıyor. Ben de 5 yaşında mahallenin takımında başladım. O zamanlar bazı arkadaşlarım futbol oynamak için kulüplere gidiyordu. Ben de heveslenip gitmek istediğimi söyleyince babam götürdü. Babam aynı zamanda ilk başladığım takım olan TB Unterturkhein'de antrenörlüğümü de yaptı. 3 yıl kadar TB Unterturkhein'de oynadıktan sonra Stuttgart'ın ikinci büyük takımı olan Kickers'e geçtim. Sonrasında Stuttgart'a gelene kadar bir çok takım değiştirdim.
    Baban antrenörlük yaptığına göre futbolla oldukça içli dışlı. Onun bir futbolculuk geçmişi var mı?
    Profesyonel olarak bir futbol geçmişi yok. Ancak Almanya'da uzun yıllar amatör olarak oynamış ve antrenörlük yapmış.
    Şimdilerde bir orta saha oyuncusu olarak seni izliyoruz. Altyapı eğitimini aldığın süreçte de hep orta sahada mı görev aldın?
    Aslında ilk başladığımda orta sahada oynuyordum, ancak Stuttgart U17 takımına gidince stoper olarak görev yaptım. Bir dönem de sağ açıkta oynadım. Şimdi ise defansif bir orta saha oyuncusu olarak oynuyorum.
    Stuttgart üzerinden Almanya'ya baktığımızda, oradaki altyapılarda Türk oyuncu olmak bir dezavantaj yaratıyor mu?
    Almanya'da özellikle Stuttgart'ta Alman oyuncuları biraz daha fazla tuttuklarını söyleyebilirim. Ancak yetenekli ve çalışkansanız elbette ki size de şans veriyorlar. Tamamen buna dayalı bir ayrımcılığın yapıldığını söyleyemem. Stuttgart'ın altyapısından çok sayıda Türk oyuncu da çıkıyor. Alman Millî Takımı seçmelerinde ise yabancılar biraz daha zorluk çekiyor.
    Nasıl yani?
    Almanya 16 bölgeden oluşuyor ve bölgeler arası oynanan karma maçlar sonunda genç millî takım oyuncuları belirleniyor. Bu bölge karmalarında da her bölgeden en fazla iki yabancı oyuncu bu seçmelere girebiliyor. Ben de orada daha rahat futbol oynayabilmek için Alman pasaportu çıkartmıştım.
    Bahsettiğin bu seçmelere katıldın mı?
    U17'de oynadığım dönemde bir kampa davet edilmiş ve katılmıştım. Ancak sonrasında bir şey çıkmadı.
    Stuttgart'ın altyapısında bir çok Türk oyuncu olduğunu söyledin. Alman Millî Takımı'nı tercih eden oyunculardan Serdar Taşçı ile de aynı dönemde oynadın sanırım.
    Evet, Serdar Taşçı ile beraber oynadım. Biraz önce söylediğim gibi takım içerisinde Almanları biraz daha fazla tuttukları için yabancılar da birbirlerine daha yakın oluyor. Serdar'la ve birlikte oynadığım Adem Demir, Selim Altınsoy gibi bir çok oyuncuyla yakın ilişkilerimiz vardı.
    Serdar Taşçı, Mesut Özil gibi Türk kökenli oyuncuların Almanya Millî Takımı'nı tercih etmesi ülkemizde çok tartışıldı. Türk Millî Takımı oyuncusu olarak sen bu duruma nasıl bakıyorsun? Serdar ile Almanya'yı tercih etme nedenini hiç konuşma fırsatın oldu mu?
    Bu durum herkesin bireysel tercihi. Sonuçta insanlara düşen onların verdiği karara saygı duymak. Bu tercihe sadece yürek olarak değil, sportif açıdan da bakmak gerek. Serdar Taşçı'nın durumuna gelince, ben Serdar'a neden Türkiye'yi değil de Almanya'yı tercih ettiği sormuştum. Serdar'ın cevabı, "U19'dan beri Almanya için oynuyorum. O dönemlerde Türkiye'den hiç bir teklif gelmedi. Ben Almanya'da doğdum, büyüdüm. Beni onlar yetiştirdi ve ilk millî takıma onlar davet etti. Şimdi profesyonel olup yükselişe geçtiğim dönemde beni çağırıyorlar ama geç kaldılar" olmuştu.
    Konu Millî Takımlardan açılmışken, A2 Millî Takımı'nın Lübnan ve Danimarka özel maçları kadrosuna çağırıldın. Bu senin ilk Millî Takım deneyimin. Çağırıldığını duyunca neler hissettin?
    Evet, ilk kez bir Millî Takım kadrosunda yer alıyorum. Büyük bir hayalim gerçekleşti. Büyük mutluluk ve gurur verici bir olay. Ailem de benimle beraber çok mutlu oldu. Onlar için de bir övünç kaynağı olduğum için ayrıca sevinçliyim. Sonuçta böyle bir şeyi yaşamak her oyuncuya nasip olamaz. Ayrıca arkadaşlarım, akrabalarım ve tüm sevdiklerim tebrik etti.
    Kendinde beğendiğin ve eksik görüp geliştirmen gerektiğini düşündüğün yönler neler?
    Savaşçı, saha içerisinde hiç bir zaman pes etmeyen bir oyun tarzım olduğunu söyleyebilirim. Çok koşan ve rakibi sürekli rahatsız etmeye yönelik bir oyun yapım var. Takımda bana "Alman Panzeri" diyorlar (gülüyor). Şu an takımda defansif ağırlıklı orta saha oyuncusu pozisyonunda oynuyorum. Oyun içerisinde ofansif yönde biraz eksiğim olduğunu düşünüyorum ve bu yönümü geliştirmek için çalışıyorum.
    Altyapı eğitimini Almanya'da almış olmanın sana bir avantaj sağladığını düşünüyor musun? Türkiye'deki altyapı eğitimi ile Almanya'daki altyapı eğitimini karşılaştırır mısın?
    Altyapı eğitimini Almanya'da almış olmak bence büyük bir avantaj. Almanya'da disipline çok önem veriyorlar. Ayrıca her takımın bir sistemi var. Örneğin tişörtünüzü şortunuzun üzerine çıkaramazsınız, erken yatmazsanız ceza alırsınız gibi kurallara çok önem verirler. Bu tarz temel özellikleri en başından oyunculara aşılarlar. Oradaki antrenmanlar sadece sahada olmuyor. Taktiksel çalışmaları ayrıca tahta üzerinde teorik olarak da yapıyorlar. Ben futbolun temel özelliklerini daha 14 yaşında öğrenmeye başladığımı söyleyebilirim. İki ülke arasında verilen altyapı eğitimine baktığımız zaman bence en büyük fark taktiksel disiplin. Türkiye'de çok daha yetenekli oyuncular var. Fakat mesela oyun içerisinde bir oyuncuya sert girildiğinde hemen oyundan düşüyor. Almanya'da böyle bir şey yapma şansınız yok.
    Ankaragücü'ne transferin nasıl gerçekleşti?
    Stuttgart'ta oynuyordum ama daha profesyonel olmamıştım. Menajerim aracılığı ile Ankaragücü kampına davet edildim ve devre arası kampına katıldım. Orada başarılı olursam bir hayalim gerçekleşecekti ve ben o kampa çok motive olmuş bir şekilde katıldım. Kamp süresince oldukça hırslıydım ve başarılı bir performans sergiledim. Altay'a karşı oynadığımız hazırlık maçında da yaklaşık 30 metreden bir gol attım ve ondan sonra başkan, "Artık bizim takımın oyuncususun" dedi.
    Almanya'da doğmuş, büyümüş bir insan olarak Ankara'da hayatın nasıl geçiyor? Bir uyum sorunu yaşadın mı?
    İlk geldiğimde her şey benim için çok zor olmuştu. Sonuçta doğup büyüdüğüm çevremden, ailemden, arkadaşlarımdan ayrılmıştım ve onları çok özlüyordum. Gerçi hâlen özlüyorum ama sonuçta işim gereği buradayım. Türkiye benim vatanım, başka bir ülkeye de gidebilirdim. Türkiye, Almanya'ya nazaran daha rahat bir ülke. Burada herkes istediğini yapıyor. Almanya'da ise her şey kurallar çerçevesinde gerçekleşiyor. Türkiye'ye ilk geldiğimde beni en çok şaşırtan bu olmuştu.
    Almanya'da yetişmiş bir oyuncu olarak iki lig arasında bir kıyaslama yapar mısın? Türk ve Alman ligi arasında sence ne gibi farklılıklar var?
    Bu konuyu benim gibi Türk ve Alman futbolunu yakından tanıyan arkadaşlarımla da konuştum. Hepimizin vardığı ortak sonuç, Almanya'daki futbolda taktiksel disiplinin çok daha ön planda olduğu, sahada daha çok mücadele edildiği ve daha agresif bir şekilde oynandığı oldu.
    Ankaragücü'nün bu sezon oynadığı neredeyse tüm maçlarda forma giydin ve A2 Millî Takımı kadrosuna kadar yükseldin. Bundan sonraki hedeflerin neler? Bir kariyer planlaman var mı?
    Öncelikle her futbolcunun isteyeceği gibi benim de hayalimde A Millî Takım forması giymek var. Söylediğiniz gibi şimdi A2 Millî Takımı forması giyiyorum. Burada kendimi gösterip A takıma yükselmek için elimden gelen tüm gayreti göstereceğim. Kulüp olarak baktığımızda ise şu an Ankaragücü'nde oldukça mutluyum. Ancak doğal olarak tabii ki büyük bir takımda oynamak isterim. Şimdilik erken olduğunu düşünüyorum ama ileride Türkiye'deki dört büyük takımdan birisine transfer olmak isterim.
    Almanya'ya dönmek ya da Avrupa'da bir ligde oynamak istemez misin?
    Tabii ki Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya gibi üst düzey Avrupa liglerinde oynamak isterim. Özellikle Bundesliga'da eski arkadaşlarıma karşı oynamayı ve kendimi göstermeyi çok isterim.
    Bugün Bundesliga'da oynayan arkadaşların var mı?
    Konuştuğumuz gibi Serdar Taşçı var. İlk anda aklıma gelen diğerleri ise Nürnberg'de Julian Schieber ve Hoffenheim'da Andreas Beck.
    Futbol dışında kalan boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?
    Dışarıda yemek yemeği ve sinemaya gitmeyi çok seviyorum. Fırsat buldukça da arkadaşlarımla playstation oynuyorum. Ayrıca her zaman müzik dinlerim. R&B tarzı müziği çok seviyorum.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara