Tomislav Ruzic: Kazanma arzum hala tükenmedi
TOFAŞ'ın bu sezon Türk pasaportu ile oynatacağı Tomislav Ruzic, basketbola ağabeyi sayesinde başladığını ve bu tutkusunun ilk günkü gibi sürdüğünü söyledi.
Türk basketbolseverlerin Beşiktaş ve Kepez Belediye'de oynadığı yı
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-17 08:56:48
Türk basketbolseverlerin Beşiktaş ve Kepez Belediye'de oynadığı yıllardan tanıdığı ve son olarak TOFAŞ'ta forma giymeye başlayan Tomislav Ruzic, bu sezon Beko Basketbol Ligi'nde Türk statüsünde oynayacak. Yeni kanun gereği ismini değiştirmesine gerek kalmayan Hırvat oyuncu, basketbol aşkının kendisi için ağabeyi sayesinde doğduğunu ve hala da başarılı olmak için çok çalıştığını söyledi.
Ankara'daki Tansev Mıhçıoğlu Turnuvası sırasında TBF sitesinden Burak Şahin'e konuşan Ruzic Türkiye günlerini, TOFAŞ'ı, lokavt sırasında Türkiye'ye gelen yıldız oyuncuları, çok tartışılan kurban meselesini, Eurobasket 2011'i ve yeni yaptırdığı dövmesine kadar her şeyi anlattı.
Şu anda Hırvatistan'da olan ve bir zamanlar Eczacıbaşı'nda oynayan eski voleybolcu eşi, Barbara Jelic-Ruzic'i ve çocuklarını özlediği her halinden belli olan Ruzic'in, buna rağmen başarılı olabilmek için ne kadar istekli olduğu da gözlerden kaçmadı.
İşte her soruyu içtenlikle cevaplayan Tomislav Ruzic'in röportajının ayrıntıları:
İlk olarak sendeki basketbol aşkının nasıl doğduğunu merak ediyoruz. Seni basketbola çeken etkenler neydi?
Basketbola 8 yaşımda ağabeyim Jurica Ruzic'i izleyerek başladım. KK Zadar takımında antrenmanlarını izlerken bir gün antrenör beni çağırdı ve ben de bir anda kendimi sahada buldum. Ardından Yugoslavya'nın dağılması sırasındaki siyasi olaylar ve savaş yüzünden bir süreliğine basketbolu bırakmak zorunda kaldım. Bunun dışında basketbol topunu elimden düşürdüğümü söyleyemem. Basketbolcu olmak dışında bir şey düşünemezdim çünkü idolüm ağabeyimdi ve tek hayalim de onunla birlikte forma giyebilmekti. 17 yaşıma geldiğimde Jurica ile birlikte KK Zadar'da beraber sahaya çıktık ve o gün, o salonda benden mutlu kimse olamazdı.
Basketboldaki ilk yılların nasıl geçti?
Kendimi yavaş yavaş geliştirmeye başlarken KK Zadar'da da dakikalarım artıyordu. O dönem Euroleague'de forma giyme şansı da bulmuştum. Antrenörlerim beni eğitirken, şuta çok ağırlık veriyorlardı. Boyumun uzun olmasına rağmen kısa oyuncular kadar şut çalıştığımı bilirim. Sanırım bu sayede kendi pozisyonumdaki oyunculara oranla bir fark yaratıp aradan sıyrıldım. Daha sonra Cibona Zagreb'de de forma giydim ve ardından Türkiye'ye geldim.
Türkiye'ye ilk gelişin Beşiktaş takımıyla anlaştığın zaman mıydı?
Aslında Türkiye'ye ilk kez KK Zadar takımında oynarken Kombassan Konya ile maç yapmak için gelmiştim. Şehri görünce biraz şaşırdım çünkü daha büyük bir yer bekliyordum ama ne zaman ki İstanbul'u gördüm, buranın bir Avrupa ülkesi olduğunu anladım.
Beşiktaş ile sözleşme imzaladığın dönemde eşinde Eczacıbaşı ile anlaşmaya varmıştı. Buraya gelme nedenlerinden biri de ondan ayrı kalmamak mıydı?
Beşiktaş'a gelme sebeplerimden biri tabii ki o dönemde kulübün basketbolda bir atılım yapma arzusuydu. Ben de bu planın bir parçası olmaktan mutluluk duydum ama diğer önemli neden ise eşimin de Eczacıbaşı'ndan bir teklif almasıydı. Yeni evlenmiştik ve ikimiz de Türkiye'ye gelmek istedik. Kendi adıma kötü bir sezon geçirmediğimi söyleyebilirim fakat sene sonunda Beşiktaş'la yollarımızı ayırmak zorunda kaldık. Ben de Fransa'ya gittim.
Daha sonra Kepez Belediyesi'nde oynamaya nasıl karar verdin?
Kepez Belediyesi o sene lige yeni çıkmıştı ve ben de yeniden Türkiye'ye dönmenin iyi bir karar olduğunu düşünerek teklifi kabul ettim. Kızım bir yaşında olmuştu ve eşim de voleybol kariyerini sonlandırmıştı. Antalya gibi güzel bir şehirde yaşamaya "hayır" demedik. Ayrıca sanıyorum ki istatistik anlamında Türkiye'deki en iyi performansımı o yıl sergiledim. Takım çok kötü değildi ve Play-off'lara kalma mücadelesi veriyordu. Bir iki mağlubiyetle istediğimizi başaramamıştık.
Geçen sene TOFAŞ'ta olduğu gibi...
Evet. Geçen sene de sezon başında aldığımız bir iki yenilgi yüzünden Play-off'lara kalamadık. Deplasmanda çok az farklarla kaybettiğimiz maçlarda galip gelebilseydik, ilk 8 takım arasına rahatlıkla girebilirdik.
Genel olarak TOFAŞ'ı ve Bursa şehrini nasıl değerlendiriyorsun?
Bursa'da sadece maçlar sırasında kaldığımız hotelleri ve Atatürk Spor Salonu'nu biliyordum ama TOFAŞ'a transfer olduğumda buranın ne kadar güzel bir şehir olduğunu keşfettim. İstanbul'a çok yakın ve ortalamanın çok çok üstünde bir yer. Ayrıca, iskender kebaba da bayılıyorum. Kulüp açısından ise yöneticiler ve çalışanlar da gerçekten çok başarılı. Organizasyon açısından Euroleague takımlarıyla yarışır düzeyde. Tek eksiğimiz; başarı. Onu da bu sezon elde edeceğimize inanıyorum.
Taraftarlarınız hakkında ne düşünüyorsun?
Seyirci desteği gerçekten çok önemli ve taraftarlarımızı bizi fazlasıyla sahipleniyorlar fakat Türkiye'de en popüler olan spor tabii ki futbol. Bursaspor ile aynı saatte olan maçlarımızda da her zamanki desteklerini görmek istiyoruz.
Bunun dışında Türkiye'de yadırgadığın şeyler var mı? Mesela geçtiğimiz günlerde çok konuşulan Kurban Bayramı ve kurban kesme olayı...
Bunu ilk olarak geçen sene TOFAŞ'ın sezon açılışında gördüm. Antrenmandaydık ve bizi dışarı çağırdılar. Bir baktım ki karşımda 3 tane kurban edilecek hayvan duruyor. Bunun dini bir anlamı olduğunu öğrendim ve tüm kesimi izledim. Son olarak da kanı alnımıza sürdük. Her dinin kendine özgü davranışları var. Bundan dolayı Müslümanlara barbar demek çok ayıp ve anlaşılır bir şey değil.
Yeniden basketbola dönersek; hazırlıklar başladı. Sence takımın şu andaki durumu nedir?
Yeni sezon hazırlıklarına başladık. Antrenörümüz Nihat İziç'in de takıma katılmasıyla tempoyu arttırıyoruz. Cevat Soydaş Hazırlık Turnuvası'nda şampiyon olmamız güzel ama daha hiçbir takım sezona hazır değil. Kadromuza 3 yeni oyuncu daha katıldı ve onlar da yavaş yavaş takıma ısınıyorlar.
Çoğu takımın lokavt sırasında boşa çıkan oyuncularla anlaştığı bir dönemde TOFAŞ, böyle hamleler yapmadı. Diğer takımların uyguladığı transfer politikası sence doğru mu?
Bence kulübümüzün uyguladığı transfer politikası çok doğru çünkü sezonun ortasında gitme ihtimali olan oyunculara para ödemenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Belki sezon başında takımlara çok faydalı olabilirler ve büyük reklam getirileri sağlayabilirler ama asıl önemli olan zamanda yani sezon sonunda kalacaklarının garantisi yok. Takımım böyle riskli bir karar almayarak zaten oturmuş olan sisteme kalıcı olabilecek oyuncular ekledi.
Bu sezon geçtiğimiz seneden farklı olarak Türk statüsünde oynayacaksın. İsminin değişmesine gerek kalmadığı için mutlu musun?
Aslında yeni kanundan haberim olmadan önce kendime Türk isimleri bakıyordum çünkü aklıma gelen veya birinden duyduğum ilk ismi seçmek istemiyordum. Benim için bir anlama olmalıydı. Daha sonra buna gerek olmadığını yeni yasa ile birlikte kendi adımı kullanarak da Türk statüsünde olabileceğimi öğrendim. Bunu duyunca gerçekten sevindim çünkü o kadar çok isim var ki aralarından birini seçememekten koruyordum.
Asıl ülken olan Hırvatistan'ın Eurobasket 2011'de aldığı kötü sonucu nasıl değerlendiriyorsun?
Hırvatistan Milli Takımı gerçekten çok iyi oyunculardan oluşuyor fakat bu oyuncuları oynatabilecek bir sisteme sahip olmamalarını anlayamıyorum. İlk turda elenmiş olmaları beni hayal kırıklığına uğrattı. En azından ikinci tura çıkacaklarını umuyordum. Turnuva sonrasında Rok Stipcevic'i aradım ama biliyorsun böyle sonuçların ardından cep telefonları hep kapalı oluyor.
Televizyonda maçları izlerken, hiç "ben de orada olmalıydım" dedin mi?
Aslında bunu birçok kez söyledim çünkü her sene 4 numaralı pozisyonda şut atabilen bir oyuncu gerekliliğinden bahsediyorlar ve ben de bu işi yapabildiğime inanıyorum fakat yine de böyle bir oyuncuyu kadroya dahil etmiyorlar. Ne yazık ki milli takımda Marko Tomas'ın dışında iyi şut atabilen bir forvet oyuncusu bulunmuyor.
Basketbola daha ne kadar devam etmeyi düşünüyorsun? Basketbolu bıraktıktan sonra da bu işle ilgili bir şeyler yapmak ister miydin?
Bundan sonra daha kaç yıl oynayacağımı tam olarak tahmin edemiyorum ama şunu biliyorum ki arzum ve kazanma tutkum hala sönmedi. Bedenim bana ne kadar izin verirse sonuna kadar gideceğim. Basketbolu bıraktıktan sonra ise altyapılarda antrenör olarak görev yapmak istiyorum. O yaş grubundaki çocuklara basketbolu öğretmek ve sevdirmekten çok mutlu olurum sanırım.
Son olarak, yeni bir dövme yaptırdığını görüyoruz. Özel bir anlamı var mı?
Dövmeyi bu sene yaptırdım. Eşimin ismini yazdırmak istiyordum ve onu çevreleyen bir dragonun olmasını istedim. Çin'e özgü çizimlerden çok hoşlanıyorum ve sanırım önümüzdeki günlerde kolumun kalan kısmını da dövmeyle kaplayacağım.
SON VİDEO HABER
Haber Ara