"İslam din dersleri yasası geçici olmazsa anayasaya aykırı olur"
Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde hazırlanan İslam din dersi yasa tasarısı, başta hukuk profesörleri olmak üzere uzmanlarca masaya yatırıldı. KRV parlamentosundaki toplantıda uzmanların bir kısmı tasarının anayasaya aykırı olduğunu açı
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-15 13:16:11
Anayasa hukukçuları ve başta İslami organizasyonlar olmak üzere sivil toplum temsilcileri, Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde, Müslümanlar için farklı bir formül geliştiren İslam din dersleri yasa tasarısının, geçici olmaması durumunda anayasaya aykırı olacağında mutabık kaldı. Tasarı, Almanya'da 700 binin üzerindeki Müslüman öğrencinin yaklaşık yarısı, yani 320 bininin yaşadığı KRV parlamentosunda tartışıldı.
Anayasa hukuku, kamu ve kilise hukuku profesörü, İslam bilimciler, İslami organizasyonların temsilcileri ve milletvekillerinin katıldığı "uzmanları dinleme" (Anhörung) toplantısında ünlü Alman hukukçuları Prof. Dr. Janbernd Oebbecke, Prof. Dr. Heinrich de Wall, Prof.Dr. Stefan Muckel ve Prof. Dr. Christian Walter de hazır bulundu. Çok sayıda uzman, tasarının ön gördüğü çözümün, Müslümanların şu anda anayasal anlamda dini cemaat karakteri arz etmediği ve bu nedenle ancak "geçici – ara çözüm" olduğu için anayasaya uygun sayılabileceğini vurguladı. Nitekim Alman anayasasının 7. maddesi 3. bendi din dersini, devlet tarafından tanınarak muhatap alınan inanç grubu – dini cemaatin kendisinin şekillendirmesini öngörmesine karşın, KRV'de hazırlanan İslam din dersi yasa tasarısı bu yetkiyi, dördü İslami çatı kuruluşu KRM bünyesindeki İslami kuruluşlarından, dördü devlet tarafından önerilecek İslam bilimcilerden oluşacak sekiz üyeli bir danışma kuruluna (Beirat) devrediyor.
'DEVLETİN İNANÇ GRUBUNUN KARARLARINA MÜDAHALE YOLU AÇILIYOR'
İslami organizasyonlar adına, KRM dönem sözcüsü Aiman Mazyek'in özetlediği KRM'nin 11 sayfalık açıklamasında İslam din derslerinin önemli ve gerekli olduğu vurgulandı. Açıklamada özetle, "Seküler ve tarafsız bir devlet, Hıristiyanlık ve Yahudilikte yapmadığı gibi Müslümanların İslam'ı nasıl anlaması gerektiğini kendisi bildiremez. İslami organizasyonların camilerinde 50 yıldan beridir dini hizmetler verildiği halde tasarıda cemaat olmadıklarının belirtilmesi problemlidir. Diğer yandan dini cemaat olarak tanınma için somut bir tanıma yönetmi yoktur. Müslümanlar için ayrı bir düzenleme yapılmadan da uygulamaya geçilmesi mümkün, Aşağı Saksonya eyaleti bu yolda ilerliyor. Tasarıyla, şimdiye kadar hiç olmayan bir formül geliştiriliyor ve yeni bir yol açılıyor. Bununla Müslümanların dini cemaat olmadıkları yasanın içine girmiş oluyor. Bu arada Müslümanların kendi anlayışlarını belirmeme hakkı görmezden geliniyor. Ayrıca devlet, dini cemaatin kararlarına etki yapmanın yolunu açıyor, izin veriyor." denildi.
'GEÇİŞ ÇÖZÜMÜ AMA UCU AÇIK!'
KRM'nin açıklamasında, "Tasarı 'geçiş yasası' olarak nitelendirilse de, ders için geliştirilecek kural ve kararlar geçici değildir Tasarıda kesin bir bitiş süresi de eksiktir. Yeni bir statü formüle eden tasarı, dini cemaati sürekli Eğitim Bakanlığı ile pazarlığa, müzakereye zorluyor. Müslümanların dini cemaat olmak için daha kalifiye hale gelmeleri gerektiği değerlendirmesiyle de Müslümanlar ikinci sınıf bir cemaat olarak statüleri sağlamlaştırılıyor. Bu model, Almanya'nın kiliselere uyguladığı mevcut modele zarar veriyor. Böylesi bir uygulama kiliseleri adaletsiz şekilde diğer inanç gruplarına nazaran özel bir statüde ayrıcalıklı tutulmasına götürür. Tüm bu mahsurlar ise, bir rapor yoluyla değil, yasaya kesin bir bitiş tarihi konularak azaltılabilir." ifadelerine yer verildi.
PROF. DR. OEBBECKE, MODELİN KALICI OLABİLECEĞİ İŞARETİNİ VERDİ
Köln Üniversitesi'nden Prof. Dr. Stefan Muckel ise tasarıya bakılınca Anayasa'nın 7. maddesi 3. bendine aykırılığın akla geldiğini vurgulayarak, "Ancak geçiş çözümü olduğu için, 'geçici bir süreliğine' anayasaya uygun kabul edilebilir" dedi. Prof. Dr. Heinrich de Wall ise, "Bu geçici çözüm diğer dinler için de genel olarak uygulanacak bir model olamaz." dedi. Prof. Dr. Janbernd Oebbecke ise derslerin yürürlüğe girmesinin İslam'a eşit muamele ve Müslümanların entegrasyonu açısından önemine dikkat çekip ilginç bir tespitle, "Bu düzenleme aynı zamanda, devlet-din ilişkilerinde anayasal düzenleme sistemini uzun vadede koruma adına önemli bir katkı yapıyor" dedi. Bielefeld Üniversitesi'nden Prof. Dr. Martin Stock ise, "geçiş çözümü" olarak nitelendirilen yasanın pek de geçici gibi görünmediğine işaret ederek, "Geçiş, nereden ve nereye?" diye sordu.
'BU, ANAYASANIN ÖNGÖRDÜĞÜ DİN DERSİ DEĞİL!'
Bonn Üniversitesi'nden Prof. Dr. Christian Waldhoff ise tasarının ön gördüğü din dersi şeklinin anayasanın 7. maddesi 3. bendinin öngürdüğü din dersi olmadığına vurgu yaptı. Waldhoff, "Bu nedenlerle bu ders 'Din bilgisi dersi' veya 'Etik dersi' olmalı." dedi. İslam bilimci Prof. Dr. Bülent Uçar da bu düzenlemenin Anayasa'nın 7. maddesi 3. bendine göre bir din dersi olmadığını bildirdi. Formülle iki çok farklı görüş arasında bir ara çözüm bulunduğunu bildiren Uçar, dersin önemli bir adım olduğunu vurguladı. Dr. Kurt Graulich da, "İslam din dersleri denilmekle birlikte bakıldığında bu formül Islamkunde'dır (İslam bilgisi)" dedi. Prof. Dr. C. Dieter Classen ise, Beirat çözümünün, çözümü zor sorunlara çözüm getirdiğini belirtti.
'TASARI ANAYASAYA AYKIRI, YASA KOYUCU DİNE MÜDAHALE EDİYOR'
Islamkunde derslerinin mimarlarından Dr. Klaus Gebauer ise, "Tasarı hukuk devletindeki genel geçerliliğe aykırıdır. Çünkü belli bir dini cemaat için olağan üstü, sıra dışı bir çözüm getirmeye çalışıyor. Yasa koyucu bununla bir dinin iç konularına karışıyor. Bu şekilde de Anayasanın 4. maddesini çiğniyor." dedi.
Hukukçuların çoğunun, İslami organizasyonların anayasal anlamda dini cemaat olma konusunda eksiklikleri olduğu gerekçesini geçerli görüp, geçici olduğu için formülün anayasaya aykırı olmadığını söylediği toplantıda Münster Üniversitesi İslam Kürsü Başkanı Prof. Dr. Mouhanad Khorchide ve Islamkunde öğretmeni Bernd Ridvan Bauknecht, ders öğretmenleri yetiştirilmesi, kabulü konusundaki fikirlerini dile getirdi. Liberal İslam Birliği (LIB) Derneği Başkanı Lamya Kaddor ise çağdaş İslam'la, klasik İslam'a eşit şans verilmesi gerektiğini savundu. Prof. Dr. Rauf Ceylan gelinen aşamayı selamladığını bildirirken, Prof. Dr. Ansgar Hense, cemaat olmamakla suçlanan Müslümanlar için, "Müslüman grupların kiliseleşmelerini bekleyemeyiz." dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara