Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Curcuna: Wikileaks 250 bin belgeyi İnternet'e boşalttı

Uzun zamandır gelgeleri adım adım yayınlayan Julian Assange, karar değiştirip belgelerin tümünü yayınladı. Şimdi herkes didik didik belge tarıyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-05 17:43:22

Curcuna: Wikileaks 250 bin belgeyi İnternet'e boşalttı


Barış Tarımcıoğlu*

Wikileaks’in son hamlesi yaklaşık 250.000 belgeyi internete boşalttı. Tıpkı toplumun her kesiminin bir araya gelip “sözlük” yazmaları gibi, ABD’li diplomatlar, saksağan kuşları misali ne bulurlarsa toplamış ve kendi “wiki”lerine atmış. Telgrafların en altında diplomatlar için oluşturulan web portallarının da linki var, onunda ismine “wiki” demişler, kaderin cilvesi. Bir başka wiki ortamı, yani what I know is, yani bildiğim o’dur ki lafzı, diplomatların yazdıklarını bir lağım patlaması etkinliği ile dünyaya duyuruyor.

ABD’li diplomatlar çok eğlenmiş, özellikle son 5 yılda, Türkiye hakkında yazarken. Felsefi soslu belagat yüklü edebi ziyafetler çekmişler, en basit olayları bile rapor ederken. Hem askeri hem de ekonomik alanda gittikçe devleşip, gittikçe hantallaşan Amerikan zihniyetinin, niye dış siyasette çuvalladığını çok iyi gösteriyor aslında bu belgeler: Çünkü her şeyi ama her şeyi yazmışlar, ortaya gigabaytlar dolusu bilgi çıkınca ne olur ki? Hangi siyasetçi, istihbarat analisti oturup doğru değerlendir o kadar belgeyi?

Binlerce, onbinlerce uzun uzun edebiyat parçalamaları. “Sarı Gelin” belgeseli üzerine yapılan kritiklerden tutun da, “Artık Türk gibi sigara içmek deyimine yeni bir karşılık bulmak lazım” gibisinden sigara yasağı ile sosyolojik tespitler.

Batı hayranı olma zihniyetini düstur bellemiş olanların hemencecik, “iyi ya işte, adamalar ne kadar profesyonel, her şeyin kaydını tutuyorlar, uzun uzadıya analiz yapıyorlar” dediğini duyar gibi oluyorum.

Yazıyorlar da, bu kadar kendi yarattıkları bilgi kirliği içinde kendileri boğuluyorlar.

Almış olduğu diplomaları ve mahrumiyet ikramiyeli maaşlarını haklı çıkarırcasına, orta-çağdan kalma sözlükler olmadan okuyamayacağınız sayfalarca süslü püslü Türkiye analizleri.

Sonuç?

Bir kesim Türk medyaları kadar olmasa bile kafaları karışık. Türkiye’yi anlamak üzerinden değil, işlerine geldiği için kapalı kapılar arkasında iç ve dış siyasetimizin, özellikle son 5 yıldaki ivme ve dinamiklerini çok iyi çözmüşler, kafalarının karıştığı nokta yükselen “Yeni Türkiye” karşısında ne tavır alacakları.

Cumhuriyet mitinglerinin yeri göğü inlettiği zamanlarda, “AKP takiyye mi yapıyor? Gizli bir İslamcı ajandası mı var?” diye soruyor Ankara büyük elçiliğinden gönderilen “gizli” damgalı bir belge. Cevabını verirken “sekülarist paranoyaklar” ile dalga geçmeyi de ihmal etmemişler. “AKP’nin karanlık orta çağlara dönmek gibi bir derdi asla yok, kitleleri kucaklamaya devam edecekler” diyorlar.

Özellikle bizim medyayı ve diğer tüm dünyayı kışkırtırcasına kameraların önüne geçip, Türkiye’nin eksini mi kayıyor diye velvele yaptıkları zamanlarda, yine gizli damgalı belge, “merak etmeyin Türkiye asla yüzünü Batıdan çevirmez, normal olarak ekonomileri güçlendiği için İslam coğrafyası sorunları ile daha rahat ve aktif bir şekilde ilgilenecekler, bunun eksen kayması ile ilgisi yok” diyor bir başka belge.

Bütün bu tespitler doğru da, Türkiye karşılarında almaları gereken tavırı tam olarak yazamamışlar. Açık açık, “Türkiye’nin Orta- Doğu’da lider olması bizim işimize gelir, drama üretmeyi ve boş yere esip gürlemeyi seven Arap diktatörler ile uğraşmak zorunda kalmayız” diye bir sonuç çıkarsalar da, diplomatların almış oldukları terbiyeden dolayı dillerinin ucuna gelse de, söyleyemedikleri bir şey var: “Ee, bu durum da İsrail’e ne olacak?”

“Türkiye Orta-Doğu’da yükseldikçe eninde sonunda bir risk alıp bedel ödeyecek diyorlar”, kim bilir bu günleri mi kastetmişler.

Eğer biraz satır arası okumayı biliyorsak bizim bu son wikileaks belgelerinden anladığımız bu, açıktan belirtmeseler bile laf oraya geliyor: “İsrail  meselesi” olmasa, Türkiye Orta-Doğu’nun lideri, hamisi, abisi olsa, bizim için ne faydalı olur aslında” diyorlar. Türkiye hakkında net ve sarih bir tavır alamama sebepleri her daim İsrail’e vermek zorunda oldukları kayıtsız şartsız desteği nereye oturtacaklarını bilememelerinden kaynaklanıyor.

Wikileaks’te çok belge var,  ABD’nin Türkiye stratejisi ne olmalı sorusuna cevap vereceği yerde durumu daha da karmaşık hale getirecek kadar.

Özetle wikileaks için “kollektif bilinçaltının diplomasi lağım tünelleri” dersek abartmış olmayız.

Avrupalılar kadar olmasa bile almış oldukları eğitim hala onları oryantalist düşünmeye zorluyor. Kuran kursları ile yazmış oldukları belgeden bunu anlayabiliyoruz. Bir belgede “AKP’nin asla şeriat getirme gibi bir derdi yok, zaten toplumun böyle bir talebi yok” derken Kuran kurslarına yapmış oldukları bir ziyaret onları çok “şaşırtmış”, olayı yerinde “tespit edip” incelemeye çalışmışlar.

Niye böyle bir ziyarete izin verilmiş o da ayrı bir soru. Bilginin faydasını sorgulayacaklarına, istifçi edasıyla “veri” toplamayı sevenlere Kuran kursu ziyaretine izin verilir mi? Herhalde fotoğraf çekip, facebook’tan paylaşmak değildi dertleri.

ABD’li diplomatlarının Kuran kursu ziyareti ile ilgili belgeler üzerine sonra ayrıca yazılır ama biz Türkiye-Suriye meselesi üzerine yazarken, “Batılı araştırmacılara ülkemiz hakkında bilgi verirken durup önce iki kere düşünmek gerek” demiştik, şimdi aynı satırları tekrar hatırlamakta fayda var.

Aşağıdaki paragraf  29 haziran’da yayınlanan Türkiye Suriye ilişkileri üzerine yazdığımız bir yazıdan alındı, wikileaks belgelerinde diplomatların son 5 yılda harıl harıl çalıştığına, Türkiye hakkında deli danalar gibi bilgi topladığına tekrar şahit olunca hatırlayalım dedik.

"Yeri gelmişken belirtelim. ABD sadece Türkiye’yi yakından takip etmiyor, aynı zamanda Türk halkının ve medyasının ABD’yi nasıl algılandığını da öğrenmek ve bilmek istiyor. İşte bu yüzden tonlarca para harcayıp kamuoyu yoklamaları, sosyal anketler düzenliyorlar. Biliyorlar ki, Türk halkının gözünde ABD’nin “reytingi” çok düşük son yıllarda. Dolayısıyla yeri geldiğinde kendi basınlarını kullanacaklarına Kuveyt basınını kullanmaları akıllıca olur, çünkü en azından “Türk halkı orta-doğu’dan gelen bir habere daha çok inanır” diye düşünürler. Ama kabahat biz de, onlara bu bilgileri biz verdik. Mesela, Türkiye’de “ABD hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye kamuoyu araştırmasında karşımıza çıkan bir anket sorusuna aslında verilmesi gereken en hayırlı cevap “Sana ne?” olmalıdır. Bırakın bilmesinler kendileri hakkında ne düşündüğümüzü, bedavadan neden stratejik bilgi verelim ki?”

*Yazar

Haber Ara