Ne kadar çok özlemiştik Tarık Cihan'ları! (Haber-Yorum)

Birmingham, Pakistan ve Hindistanlıların ülkede en yoğun olarak yaşadığı şehirlerin başında geliyor. Siyahilerin sayısının, Asyalılardan geri kalmadığını da hesap ettiğimizde, şehrin belli bölgelerinde İngiliz'e rastlamak çok zor. Nüfusun yüzde 50'sini azınlıklar oluşturuyor. Ülkenin sembolü çift katlı belediye otobüsleri ve de fasılasız çift katlı sıralı evlerini de görmeseniz, kendinizi rahatlıkla bir Asya ülkesinde sanabilirsiniz.

Londra'da geçtiğimiz cumartesi günü başlayan olaylar üçüncü gününde farklı şehirlere de sıçramıştı. Bu şehirler arasında "bu şekilde" kozmopolit bir toplum yapısına sahip Birmingham'ın olmaması düşünülemezdi ve olması da sürpriz olmadı. Diğer yerlerde olmayıp bu şehirde olan farklı bir olay yaşandı: Teravih namazı çıkışı 3 Pakistan kökenli İngiliz vatandaşı, hızlı bir şekilde gelen ve görgü tanıklarına göre "kasten" üzerlerine sürülen bir aracın çarpması sonucu yaşamını kaybetti.

Olay sonrası şehirdeki Asyalı Müslümanların, öncesine kadar "yıldızları barışmayan" Sih'lerle birlik olup, olayın faili olarak tahmin ettikleri siyahilerden "intikam" almak için küçük bir "işaret" almaları yeterli olacaktı. Ancak, karşılarında kazada ölenlerden Harun Cihan'ın babası Tarık Cihan'ın, sağduyu ve itidal çağrılarına takılı kaldı bu "intikam niyeti". Cihan, "Oğlumun ismi üzerinde böyle bir şeye asla izin vermem" diye haykırarak, büyük çoğunluğu gençlerden oluşan öfkeli kalabalığın "sinirlerini" almasını bildi. Bu söylemiyle Tarık Cihan, belki de bilmem hangi "toplum mühendisinin" ince hesaplanmış planını altüst ediyordu.

21 yaşında civanmert oğlunu kaybeden acılı baba, eğer itidal çağrısı yerine tahrik edici ve kışkırtıcı bir açıklama yapmış olsaydı, dün görüştüğümde hala öfkesi dinmediğine şahit olduğum gençlerin, sokaklarda toplanarak nelere yol açabileceklerini tahmin etmek hiç de zor olmazdı. Londra'da bir gencin öldürülmesini protesto etme amacıyla başlayıp yağmalamayla devam eden olaylar, sonunda bir tarafında Müslümanların bulunduğu bir çatışmaya dönüşebilirdi; eğer Tarık Cihan'ın oğlunun kanlı halini ilk gören bir baba olmasına rağmen yaptığı "ferasetli" açıklaması olmasa idi...

Polisin incelemeye devam ettiği ve cesetleri ailelerine ne zaman teslim edeceği bilinmediği için, cenaze töreninin tarihi henüz netlik kazanmış değil. Törene 20 bin civarında kişinin katılması bekleniyor. Bu sebeple cenaze namazının, Norveç'teki saldırıda yaşamını yitiren Gizem Doğan'da olduğu gibi, bir stadyumda yapılması planlanıyor. Umarız, Tarık Cihan'ın "vicdani seslenişi" geniş katılımlı olması beklenen bu cenaze töreninde de galip gelerek herhangi bir taşkınlık yaşanmasına engel olur.