İpekçilik 70 yıldır aynı ocakta can buluyor
Dilinde dua, atıyor kozaları kaynayan suya. 77 yıldır aynı dualar okunuyor ocak başında. Tek tek özenle yetiştirilen ipek kozaları odunlarla yakılan harlı ateşin üzerine konulan kazana atıldığında okumaya başlıyor Hasan usta. Allahın adını düşürmüyor
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-07-25 07:57:34
Hataylı Büyükaşık Ailesi 1900'lerin başından beri koza yetiştiriciliği ve koza ipeği üretimi yapıyor. Dedesinin dedesinden kalma ipekçiliği kendi oğluna öğreterek altıncı nesle taşıyan 1934 doğumlu Hasan Büyükaşık, mesleği gelecek nesillere taşımak için canla başla çalışıyor.
Hataylı Büyükaşık Ailesinin diğer işletmelerden farkı kendi ürettiği ipek malzemelerin ham maddesini kendilerinin üretip kendilerinin işlemesi. Ektikleri Dut ağaçlarıyla besledikleri ipek böceklerinin kozalarını özenle işleyerek elde ettikleri iplikleri tahta tezgahlarda yine aile olarak işleyerek satışa sunmaları ailenin en önemli özelliği aslında.
Hayatında iki kere aşık olduğunu dilinden düşürmeyen 77 yaşındaki Hasan Büyükaşık aşkla ilk kez 7 yaşında tanışmış. 7 yaşında ipeğe âşık olduğunu aktaran Büyükaşık birde yıllar sonra eşine büyük bir aşkla bağlanmış.
7 yaşındayken köylerinde 150'ye yakın olan ipek ocaklarına gidip izlediğini ve burada ipeğe aşık olduğunu aktaran Hasan Büyükaşık "O zamanlar köyde sayıları 150'yi bulan çekme ocaklarının başındaki ustalara gider bakardım. Bir şeyler öğrenmek için. 10 yaşına geldiğimde biri bana teklif etti bu ocaklarda çalışmaya. 10 yaşındayken o ocağı ben ördüm ve ipek çektim. Fakat esas gelişmem ve kabiliyetim. Allah Nur içinde yatırsın Babamdan kaynaklandı. Babam çalışmış olduğum ipek çilelerinden her hangi birinde bir pürüz çıkarsa anlatırdı. Babamı dinledim ve dediklerini Allaha şükür kavradım. Bu mesleği ben babamdan öğrendim. Babamda babasından, babamın babası da kendi babasından bu mesleği öğrendi. Bende çocuklarıma öğrettim. Allaha şükür ki çocuklarım bu mesleği yaşatacak ve ben rahat öleceğim" dedi.
1948 yılından önce Hatay'ın kazancının ipekçilik, hayvancılık ve portakaldan olduğunu hatırlatan Büyükaşık "O zamanlar koza sarıydı. 1961 yılında kozalar sıfıra düştü. Ben ve bir arkadaşım bu mesleği öldürmemek için 4 çeşit tohum getirttik. Bunu o yıllarda bu tohumu tutturmak için köy köy ev ev gezdik. Bir dilenci ve hatta bir milletvekili gibi. Elimizde ipek böceği var beslemek isteyenlere dut yaprağına göre tohum verebiliriz dedik. Kimi kabul etti kimi o zamanlar bizi kovdu. Ancak Allaha bin bir şükür olsun ki Hatay'da 1980'lı yıllarda Hatay'da 95 ton koza çıktı. Ancak son yıllarda ipek kozalarındaki düşüş bana göre tarım ilaçları hem bal arılarını hem de ipek böcekçiliğini etkiledi. Eski nesil gitti. Eski evler yıkıldı. Tarım ilaçları da işin içine girdi ve ipek böcekçiliği zora düştü" ifadelerini kullandı.
İpekçiliği ölmemesi için devletin hazine arazilerini işsiz gençlere açarak besi evlerinde çalışmalarına izin verilmesi gerektiğini vurgulayan Büyükaşık "Devletin bir çok hazine arazisi ve bir çok işsiz var. Bu arazilere dut ekeriz besi evi kurarız. İşsiz olan personelleri eğitiriz. Ancak bu şekilde bu meslek yaşayabilir. Çünkü gördüğüm kadarıyla devletin katkısı olmadıkça bu meslek ölmüştür" şeklinde konuştu.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından ipek böcekçiliği bölünümde ders vermesi için teklif yapılan 70 yıllık ipek ustası Hasan Büyükaşık, Allah için ve hayır için bildiği tüm bilgiyi öğrencilere aktarmaya hazır olduğunu söylüyor.
Mesleği babasından öğrenen Ali Büyükaşık ise Hatay'da kurdukları el tahta tezgahlarda ürettikleri ipek dokumaları Harbiye, İstanbul ve son olarak Amerika'ya gönderdiklerini söyledi. 3 kardeş olarak bu mesleği yaşatmaya çalıştıklarını vurgulayan Ali Büyükaşık "El tahta tezgahlarda değişik dokumlar, aklınıza gelebilecek her çeşit kumaş, şal, kravat kumaşı, perdelik kumaş üretiyoruz. Bizim farkımız kendi ipliğimizi kendi beslediğimiz kozalardan kendimiz üretmemiz. İplik üretimimiz Nisan ayında önce boğdurulmuş koza ile başlıyoruz daha sonra Hatay'da Mayıs ayında yaş kozası çıkıyor. Ortalama Eylül-Ekim aylarına kadar ipliği çekiyoruz. İpliği çektikten sonra dokumaya başlıyoruz" dedi.
24 ayrı tezgâhta günlük işlenecek kumaş türüne göre farklılık gösterse de ortalama 150–200 metre dokuma yaptıklarını da aktaran Ali Büyükaşık en büyük sıkıntılarının üretim azlığı olduğunu söyledi. Dut ağaçlarının ülke genelinde olduğu gibi Hatay'da da çok aza indiğini bu nedenle ipek böceği yetiştiriciliğinin önünde büyük bir engel olduğunu da ifade eden Büyükaşık devletten besi evleri kurmasını ve dut ağacı dikimi için üreticileri teşvik etmesini istedi.
Hatay başta olma üzere ülke gebelinde unutulmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan İpekçiliği yaşatmak için gece gündüz çalışan Büyükaşık ailesinin ipek mesaisi gece yarısı saat 02.00 sıralarında başlıyor. 77 yaşında olmasına rağmen gece 02 sıralarında kalkıp taş ocağı yakan ve suyu ağır ateşte kaynamaya bırakan Hasan usta sabah 05 sıralarında kozaları kaynayan suyla buluşturuyor. Bu saatlerde mesaiye kalkan oğulları ipek kozalarından çıkan iplikleri sarmaya başlıyor. Sonra başlıyor avluda makara sesi. Sarılıyor iplikler özenle. Tahta tezgahta dokunmaya başlıyor kravat kumaşları, perdeler, peştamallar. Şal olup üşüyen omuzları örtüyor Hatay ipeği.
SON VİDEO HABER
Haber Ara