Sinan Çetin: İletişimde önemli olan izleyicinin kalbine girmektir
Zaman Gazetesi'nin ev sahipliğinde bu yıl 6.sı düzenlenen +1T Tasarım Günleri final gününün konuğu Sinan Çetin oldu. Ünlü yönetmen tasarımın markaya katkısı hakkında bilgiler verdi. Çetin, iletişimde en önemli şeyin izleyicinin kalbine girmek ve ukal
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-28 13:11:57
1970'li yıllarda grafikerlik yaptığını söyleyen Çetin, geçmişten günümüze çektiği reklam filmlerinin perde arkasını anlattı. Reklamda grafiğin önemine değinen ünlü yönetmen, "Kuvvetli fotoğraf bir filmin harfi demektir. Düzgün harflerle yazıyorsunuz ve önemli bir cümleye dönüyor. O da toplumsal hafızada yer ediyor ve Türk toplumumun kalbine gidiyor." Reklam filmlerinde çatışma, karakter ve önermenin üç altın kural olduğunun altını çizen Çetin, bu üç unsurun olmadığı reklam filminin asla izlenmeyeceğini söyledi. Çetin, en iyi reklamın bile satıştaki etkisinin yüzde 10'dan fazla olmadığını söyledi ve şöyle devam etti: "Ürünün kendi iyiyse reklama ihtiyacı yoktur. Bazen iyi ürünün tanıtıma ihtiyacı vardır."
Reklam sektöründe yönetmenliğin püf noktalarına değinen Çetin, çektiği her filme ruhunu koymaya çalıştığını ifade etti. Ruhunu koymadığı filmin izleyiciyle bağ kurmadığını dile getiren yönetmen, "Yönetmenin canlandıracağı esere ruhunu koyması gerekiyor. O zaman memur zihniyetli olur. 'Sana yüklü para veriyorum, filmi yönet ama kendi fikrini koyma.' denmesi yanlış. Ama artık o kadar üzüldüğüm şeyler yapıyorlar ki bıraktım peşini." diye konuştu.
'NEREDEYSE ÇEVREMDE ARKADAŞIM KALMADI'
Kendisine son zamanlarda gösterilen tepkileri değerlendiren Çetin, son zamanlarda yaptığı çıkışlardan dolayı çevresinde arkadaşı kalmadığını söyledi. Kendini modern olarak tarif eden bir kısım topluluğun gerici bir zihniyete sahip olduğunu dile getiren Çetin, "O kadar gerici bir modern toplum var ki ben yıllar önce başörtülüler okula rahat girebilsin diye AK Parti'ye oy verdim diye gerici ilan edildim. O günden beri neredeyse çevremde arkadaşım kalmadı. Bu ülkenin modernleri, kendini aydınlanmış sanan insanların karanlığı bende çok uzun zamandır sıkıntı oluşturuyor. Muhafazakârların neşe ve mutluluktan yana halleriyle bende muhafazakâr kesimden sayıldım." dedi.
Çevresinden "Sen çıkışlarını ne için, hangi çıkarlar için yapıyorsun? Solculuktan istifa mı ettin?"diye sorular geldiğini aktaran yönetmen, "Solculuktan istifa ederek kaybettiğim şeyleri anlattım. 'Prenses' diye bir film yaptım. O fikirler yüzünden bir sürü insanın öldüğünü gördüm. Büyük bir masumiyetle bunu solcuların anlamadığını düşünüyorum. Bunu anlamak istemediler, ben de anlatmaktan sıkıldım. Tehdit aldım, arkadaşlarımı kaybettim, çiçek pasajına girdiğimde selam verince sırtlarını döndüler. Bir kapitalistten hiç bir şey kazanmadım. Bunu net olarak söyleyeyim sağcılar, kapitalistler dâhil çevremde solcu olmayana rastlamadım." şeklinde konuştu.
Yalnız olmanın ne demek olduğunu herkesin bilemeyeceğini ifade eden Çetin sözlerine şöyle devam etti: "Reklam dünyası, yayın, gazeteler, solcuların elindeydi. Bana reklam vermediler. Hakkımda bir sürü küfür duydum. Kapitalist kalmak daha mantıklıydı. Ses çıkarmadan sessiz sesziz çalışsaydım para kazanmaya devam ederdim ama kendimi kandırırdım. Fethullah Gülen, güzel okullar açmış güzel diyorum. Amacımı sorguluyorlar. Entelektüel refleks galiba. Bir entelektüel olmadığım için onların kafa modelini anlamıyorum demek ki."
SON VİDEO HABER
Haber Ara