Swoboda: BDP terör örgütünün mü Kürt halkının mı sözcüsü olacak, karar vermeli
Avrupa Parlamentosu'nun en kıdemli siyasetçilerinden Hannes Swoboda, BDP milletvekillerine seslenerek, "Meclis'e terör örgütünün sözcülüğünü yapmak için değil, çok büyük bir kısmı barış isteyen Kürt halkının sözcülüğünü yapmak için seçiliyorsunuz." d
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-07 21:16:28
AP'nin en büyük ikinci grubu Sosyalist ve Demokratların İlerici İttifakı Başkan Yardımcısı olan Swoboda, CHP'nin Ergenekon sanıklarını aday göstermesini de tenkit etti. Kritik 12 Haziran seçimlerine günler kala Cihan'a konuşan Avusturyalı Sosyal Demokrat, kardeş partileri CHP'nin Ergenekon sanıklarını aday göstermesinden "hiç memnun kalmadıklarını" vurgularken, hayal kırıklığı yaşadıklarını söyledi. Sanıkların seçilmelerinin ardından mahkum olmaları durumunda istifa etmeleri gerektiğini kaydeden Swoboda, "CHP'nin darbe hazırlıkları gibi illegal faaliyetlerden uzak olduğunun net bir şekilde ortaya çıkması gerekir." dedi. Swoboda, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması teklifini ise "çok olumlu" bulduklarını ve desteklediklerini kaydetti. Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi yenileştirme çabalarına olumlu baktıklarını ifade eden Swoboda, kardeş partilerinin seçimlerde başarılı olmasını temenni ettiğini söyledi.
1990'lı yılların sonunda AP'nin Türkiye raportörlüğünü de yapan Swoboda, BDP'yi PKK ile arasına mesafe koyması konusunda bir defa daha uyardı. PKK/BDP sempatizanlarının Cizre'de öğrenci yurdunu yakma teşebbüsüne sert tepki gösteren Swoboda, BDP milletvekillerinin Kürt halkının mı, terör örgütünün mü sözcüsü olacağına karar vermesi gerektiğini vurguladı. Swoboda'ya göre, Öcalan bir "iç diktatörlük" kurdu ve barışa yaklaşıldıkça, çözümü torpillemeye çalışıyor.
AP'nin şu anki Hırvatistan raportörü olan Swoboda, Mladiç'in nasıl olup da 16 yıl boyunca kaçabildiği sorusuna ise ilginç bir cevap verdi. Sırp hükümetinin, Mladiç'i kimlerin koruduğuna da bakması gerektiğine işaret eden Swoboda, Sırp yetkililerin de ülkelerindeki "Ergenekon" türü yapılanmaların üzerine gitmesinde fayda olduğunu vurguladı. Swoboda'nın mülakatından ana başlıklar şöyle:
Kılıçdaroğlu: Partiyi değiştirmek istiyor, daha açık ve farklı görüşlere tahammüllü bir parti kurmak için çabalıyor. Bu çabalarının seçimlerde karşılık bulmasını isterim. CHP, laik, hoşgörülü, modern ve çok kültürlü Türkiye'nin partisi olmalı. Diğer partilerle ve özellikle de AK Parti ile yeni anayasa ve AB reformları konusunda işbirliğine girebilmelidir. Partinin yeni kadroları söz verdikleri yönde mesafe katederlerse, biz de diğer partilerle, özellikle de AK Parti ile ilişkilerimizden vazgeçmeden CHP ile daha yapısal bir ilişkiye gireceğiz.
Ergenekon adayları: Hiç memnun kalmadık tabii. Parti bu hamlesi ile çelişkili bir görüntü veriyor. Bu adaylar seçilirlerse ve ardından da mahkum olurlarsa istifa etmeliler. Bu noktanın çok net olması gerekir. CHP, sebepleri ne olursa olsun gayri kanuni faaliyetlere müsaade etmeyeceğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifade etmelidir. Darbe ya da askeri müdahale manasına gelecek illegal faaliyetlerle parti arasında hiçbir bağ olamayacağı net bir şekilde ortaya konmalıdır. Sanıkların aday gösterilmesinden ben de CHP'nin bazı kıdemli üyeleri gibi hayal kırıklığına uğradım. Mahkum olmaları durumunda bu tür insanlara CHP'de yer olmadığının çok net şekilde ortaya konacağını ümit ediyorum.
Kılıçdaroğlu'nun Genelkurmay teklifi: Son derece olumlu buluyor ve destekliyoruz. Her zaman söylediğim gibi NATO bugün Türkiye ile üyelik süreci başlatsaydı, Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olmasını şart koşardı. NATO, Doğu Avrupa ülkeleri ile üyelik süreci başlattığında, bu konuda ısrarcı oldu ve Polonya gibi durumu Türkiye'yi andıran ülkeler hükümetin sadece ülkenin değil, askeriyenin de mutlak idarecisi olduğunu göstermek için anayasalarını değiştirmek mecburiyetinde kaldı. Bu, şu an NATO'nun üyelik şartlarından biri. Geç de olsa, Genelkurmay'ın bakanlığa bağlanması, Türk demokrasisi açısından iyi olacaktır.
Ergenekon: Soruşturmanın ayrıntılı şekilde sürdürülmesi mutlak bir mecburiyettir. Kısa sürede bazı kararların verilmesini ümit ediyoruz. İddialar tamamen uydurma mı yoksa hakikaten darbe teşebbüsü içinde olan örgütler var mı, buna mahkeme karar verecek. Bu meselenin aydınlığa kavuşturulması kesinlikle çok mühim. Türk tarihi için mühim. Soruşturma, ordunun kanserli kısmının tahrip edilmesi; geriye kalan ve Türkiye için her zaman müspet unsur olan çok büyük kısmının da sağlıklı gelişimi için çok mühim. Soruşturma, ordunun ve derin devletin kanserli hücrelerini temizlemeye çalışıyor.
AK Parti: Elzem birçok reformun hayata geçirilmesi konusunda AK Parti'nin çok büyük adımlar attığı konusunda şüphe yok. Ancak, partinin Kürt meselesi, yeni anayasa, Ermenistan'la ilişkiler ve Kıbrıs konularında daha ileri adımlar atmasını bekliyoruz. Karşımızda karışık bir bilanço var. Ancak Erdoğan ve AK Parti olmasaydı, Türkiye şu an bulunduğu olumlu yerde bulunamazdı, bunu teslim etmemiz gerekiyor.
Cizre olayı ve BDP: Kürt parti ve temsilcilerine her zaman hangi istikamette gidecekleri konusunda karar vermeleri gerektiğini söyledim. Ya parlamenter rejimin kurallarını kabul edecekler ya da terör faaliyetleri ile demokratik tavır arasındaki gri alanda dolanacaklar. Öcalan ve çevresindekilerin tarihi demokrasi tarihi değil. Daha ziyade "bir iç diktatörlük" hikâyesi. Kürt sorunu her türlü terör faaliyetlerinden arındırılmalı. Tavrını netleştirmeyenler haklı bir davaya büyük haksızlık yapıyor. Terör faaliyetleri ile demokratik siyasi davranışlar arasına çizgi çizmek kesinlikle çok mühim. Meclis'e terör örgütünün sözcülüğünü yapmak için değil, çok büyük bir kısmı barış isteyen Kürt halkının sözcülüğünü yapmak için seçiliyorsunuz. Çözüme yaklaşıldıkça, PKK barışı torpillemek istiyor.
Mladiç: İlk yıllar insanlar korkuyordu. Amerikalılar ve Avrupalılar doğrudan bir çatışmaya girmek istemediler. Ayrıca Mladiç'i saklamak için çok sayıda insan ve grup vardı. Mladiç'in 16 yıl kaçabilmesinin izahı budur. Şu an Sırbistan'ın yapması gereken sadece Mladiç'i Lahey'e transfer etmek değil, 16 yıl boyunca kimlerin koruduğunu araştırmasıdır. Mladiç'i koruyup saklayanlarla Başbakan Zoran Cinciç'i öldürenler belki de aynı şebeke. Her ülke aynen Türkiye'nin Ergenekon sürecinde yaptığı gibi, sanıklar suçlu olsun ya da olmasın, bu tür hükümeti devirmeye teşebbüs eden ya da hükümet faaliyetlerini engellemek isteyen ağları araştırmak mecburiyetindedir. Kimse bu tür örgütlenmeleri hoş göremez. Sırbistan'ın şu anki görevi bu tür yapılanmaları araştırmaktır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara