Dolar

34,9473

Euro

36,7212

Altın

2.977,61

Bist

10.125,46

Bir hatıradan kısa filme: Babam ve Spike

20 yıldır Londra'da yaşayan Murat Kebir, çektiği Babam ve Spike (My Dad & Spike) adlı kısa film ile Hollywood'da düzenlenen 16. Aile Film Festivali'nde (IFFF) En İyi Yabancı Drama Ödülü'nü kazandı.

Ankara doğumlu yönetmen, 12 yıldır Sky TV'd

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-09 09:59:07

Bir hatıradan kısa filme: Babam ve Spike
20 yıldır Londra'da yaşayan Murat Kebir, çektiği Babam ve Spike (My Dad & Spike) adlı kısa film ile Hollywood'da düzenlenen 16. Aile Film Festivali'nde (IFFF) En İyi Yabancı Drama Ödülü'nü kazandı.

Ankara doğumlu yönetmen, 12 yıldır Sky TV'de kurgu uzmanı olarak özellikle spor, sanat ve sinema ağırlıklı projelerde çalışıyor. Bir hastalığı küçük bir çocuğun gözünden irdeleyen filmi Babam ve Spike ise, iletişim ve güvenlik duygusu üzerine kurulu minimal bir film.

7 yaşındaki Ali annesi, babası ve balığı Spike ile birlikte Londra'nın banliyölerinde yaşar. Ali herkes uykuya daldığında yan odadan gelen babasının horlama sesiyle uyumaya alışmıştır. Bir gün ona güven veren bu horlama sesi kesilir. Bu durum Ali için korku dolu rüyaların başlangıcı olacaktır.

Kısa filmin serüveni, horlamasından yakınan Murat Bey'e oğlu Emre'nin verdiği "Sen horlarken, ben senin yan odada olduğunu biliyorum." cevabıyla başlıyor. Bu cevap yönetmene, rahatsızlık veren bir horlama sesinin bir çocuk için nasıl güvenlik kaynağı olabileceğine dair ilham kaynağı olur. Filmin hikayesi, baba ve balık Spike ile oksijen ve oksijensizlik karşıtlığının ilişkilendirilmesiyle destekleniyor. Anlatımyle herşeye cevap vermeyerek seyircinin kendi cevaplarına ulaşmasını bekleyen film, görsel anlatımın inceliklerini içselleştirerek anlatıyor hikayesini. Dünya çapında birçok festivalde gösterilen film geçtiğimiz yıl 16. Londra Türk Film Festivali'nde de izleyiciyle buluşmuştu. Murat Kebir'le 'Babam ve Spike' filmi ve kısa film yapım süreçleri üzerine kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

Televizyoncu olduğunuzu biliyoruz, film yapma fikri, yahut sinema sevgisi nasıl başladı?
Sinema sevgisi tabi ki çocukluğumdan beri vardı, ama asıl sinemayı ciddiye almam, araştırmam, incelemem 7 yıl kadar önce başladı. Sky TV'de çalışırken boş zamanlarımda arkadaşlarımın kısa film kurgularını yapmaya başladım. Film kurgusu yapmaya başlayınca , bunun televizyon kurgusundan çok farklı olduğunu fark etmeye başladım. Farklı disiplinler, farklı kurgu teknikleri vardı. Film kurgusu bana çok cazip geldi. Son beş yılda sekiz kısa, bir uzun metrajlı film kurgusu yaptım. On tane kadar kısa metrajlı film yazdım ve iki tanesini yönettim. Eğlence için seyredilen değilde , insan hislerini ortaya çıkaran filmleri hem seyretmeyi hem de yapmayı çok seviyorum. Şu an tabiki emekleme devresindeyim. Her hafta bir sürü film seyrediyorum, analiz ediyorum ve sinema hakkında devamlı okuyup kendimi geliştirmeye çalışıyorum.


Filminizden ve yapım sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
2005 yılında Almanya'da Nuremberg Türk-Alman film festivalinde değerli yönetmenlerimizden Semih Kaplanoglu'nu tanıdım. Onunla bir hafta geçirip, sohbet etme fırsatı buldum. Semih Kaplanoğlu'ndan 'arthouse film', 'minimalist' gibi kelimeler işittim. Hiç tanımadığım ama şimdi yakından takip ettiğim yönetmenlerin isimlerini öğrendim. Filmlerin sadece eğlence için değil, bir derdi anlatmak için, insan duygularını ortaya çıkartmak için seyredileceğini görmeye başladım. Londra'ya döndükten sonra bu bilgileri daha da derinleştirdim. Böylece benim için yeni bir dünyanın kapıları açılmış oldu. 'Babam ve Spike' biraz da bunun meyvesi. Abartmadan, beni etkilemiş bir olayı sinema dili ile anlatmaya çalıştım. Filmin başlama noktası uyku apnesi hastalığı ve oksijen eksikliginin küçük bir çocuğun bakış açısından anlatılması idi. Daha sonra küçük Ali'nin oksijeni farklı bir şekilde tanımlamasını istedim ve balık Spike ortaya çıktı. Film 16mm kamera ile 4 günde çekildi. Görüntü yönetmenliğini Dennis Madden ve Sara Deane yaptı. Başrolleri Emre Kebir, Mark Huckett ve Esin Harvey paylaştılar. Yapımcılığını ise ben ve Iain Thomson ile yaptık. Filmi ben yazdım ve yönettim. Filmi kendi evimde gönüllü olarak çalışan büyük bir ekiple çektim. Filmdeki rüya sahnesi 3D animasyon olarak yapacağımızı baştan biliyordum ama bazı sahnelerde balık Spike pek hareket etmeyince, onun da bazı sahnelerini 3D olarak yapmak zorunda kaldık.

Babam ve Spike en son Hollywood'dan ödülle döndü, bu ilk ödül müydü? Filminiz nasıl bir yolculuk yaptı, nerelerde başarı elde etti?
Evet bu ilk ödülümüzdü. Bizi çok mutlu etti ve büyük destek oldu. Filmimle Haziran'da 13 gün Almanya'nın Detmold şehrinde workshoplara davet edildik. Film şu ana kadar ABD, İngiltere, Türkiye, Almanya, Fransa, Hindistan, Bangladeş ve Pakistan'da gösterildi.Kısa film yapımı ve sonradan takip edilmesi gereken süreçler hakkında gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Şu an uzun metrajlı bir filmin kurgusunu bitirmekteyim. Şunu söylemem gerekirse, kısa metrajlı film yazımı bazen uzun metrajlı film yazımından daha zor. Hikayeyi kısa bir sürede anlatmak bir çok zorluğu beraberinde getiriyor. Gençlere kendilerine yakın olan, bildikleri ve sevdikleri türde filmler yapmalarını tavsiye ederim. Senaryo filmin en önemli kısmı ve bence senaryo için biraz fazla zaman ayırmak ve senaryoyu doğru kurmak gerekiyor. Daha sonra da doğru oyuncuyu seçmek.


Hazırlandığınız yeni bir proje var mı?
Evet yeni bir projem var. Ölüm ile ilgili kısa bir film üzerinde çalışıyorum. Eğer yazabilir ve çekebilirsem belgesel ile kurgunun bir araya girdiği, gerçek hayata dair, genç yaşta hayata veda etmek zorunda kalan bir yazarın gözünden ölümün anlatıldığı bir kısa film yapmak istiyorum. Olay yine Londra'da geçecek.


Kısa film çekmeye devam mı edeceksiniz?
Kısa filmi sadece uzun metrajlı filme ulaşmanın aracı olarak değil de bir sanat formu olarak görüyorum. Kısa metrajlı film yapmaya devam edeceğim. Tabi ki üç yıla kadar da ilk uzun metrajlı filmimi çekmek isterim. Elif Şafak'ın "Araf" kitabındaki gibi yabancılaşmayı anlatan bir film çekmeyi çok isterim.

Haber Ara