Gazetenin internet sitesinde çıkan Washington mahreçli yorum-haberde, "Mısır'da yeni bir yönetimin, İran'a mı, Pakistan'a mı, Endonezya'ya mı, yoksa Türkiye'ye mi benzeyeceği ya da çok daha farklı mı olacağı?" sorusu analiz edildi.
Mısır'daki yeni yönetimin İran'dakine benzemesi olasılığının "akla en az yatkın olabileceği" yorumu yapılan haberde, Pakistan ve Endonezya örneklerinin de dikkate alınması gerektiği belirtildi.
Haberde Mısır için en iyi örneğin, bölgede en canlı demokrasiye ve modern serbest piyasa ekonomisine sahip olan Türkiye olduğu vurgulandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetinin demokrasiye saygı gösterdiği, yatırıma uygun politikalar izlediği belirtilen haberde, AK Parti'nin 2002 yılında iktidara gelmesinin ardından enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğü, ekonomik büyümenin ikili haneli rakamlara ulaştığı, ülkedeki daha önceki ekonomik durumunun tersine döndüğü kaydedildi.
"80 yılı aşkın laik devlet yapısına sahip ve ordunun yıllarca etkili olduğu Türkiye'nin giderek daha açık bir toplum olmasıyla generallerin siyasi olarak nötr hale geldiği" yorumu yapılan haberde, Türkiye örneğinin "kendine özgü" olduğu, ülkenin güçlü şekilde büyümesinin ve özellikle Avrupa'ya açık ticaret yollarının Türkiye'yi küresel ekonomiye sıkıca bağladığı ifade edildi.
Aslen akademisyen olan ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Vali Nasr'ın "Türkiye'de bu gelişmelerin yeni bir Müslüman orta sınıf yarattığı" görüşüne de yer verilen haberde, Türkiye'deki ekonomik çoğulculuğun, ülkenin politikalarının ve toplumunun çoğulcu kalmasının da en iyi garantisi olduğu belirtildi.
Mısır'ın, Türkiye'nin tarihinin ya da avantajlarının az bir kısmını paylaştığı kaydedilen haberde, Tunus'un ise Türkiye örneğini izlemeyi daha kolay bulabileceği yorumu yapıldı.
Haberin sonunda Pakistan'dan Türkiye'ye, tüm örneklerin tek bir ortak tarafı olduğu, onun da "daha demokratik ve ekonomik açıdan canlı olanların daha başarılı olduğu" gerçeği olduğu vurgulandı.
"Mısır İçin Türk Dersleri"
Brandeis Üniversitesi Crown Merkezi uzmanı Joshua Walker da, "Mısır'da yeni kurulacak hükümet için Türkiye'yi 'model' olarak göstermeden önce, iki ülkenin çok farklı bağlamlara sahip olduğunu daha iyi anlamak gerektiğini" belirtti. Walker, "Mısır ve Türkiye farklı siyasi gelenekleri temsil ediyor, Kahire'de ortaya çıkacak hükümet biçimi, Ankara'dakine çok benzeyecek gibi görünmüyor" dedi.
Walker, Boston Globe Gazetesi'nde "Mısır için Türk Dersleri" başlıklı yazı yayımladı. Yazısında, Hüsnü Mübarek'in Mısır Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılmasının ardından, ülkede nasıl bir hükümet ortaya çıkarsa çıksın, uzun süredir yasaklı olan Müslüman Kardeşler'in güç kazanacak gibi göründüğünü belirten Walker, Mübarek'in yönetimi döneminde baskı altında olan ve "İslami ajanda"yı savunan Müslüman Kardeşler'in, Mısır'ın yeni bir İran'a dönüşmesi ihtimaline yönelik endişelere sahip ABD'li bazı analizcileri alarma geçirdiğini kaydetti.
Walker, bazı uzmanların ise Müslüman Kardeşler'e yönelik tehlikenin abartıldığını söylediğini belirterek, bunların, "Ortadoğu'da, İslami dini hareketlerinin demokrasi ile birlikte var olabileceğine kanıt olarak Türkiye'yi gösterdiğini" ifade etti.
"Karşılaştırmada temkinli olunmalı"
Daha çok demokratikleşme, ekonomik refah ve siyasi temsil taleplerine yönelik uğraş vermeye çalışan Türkiye'nin, tüm Arap dünyası için "model" olarak gösterildiğine dikkati çeken Walker, "Ancak Türkiye ile karşılaştırma yapılırken temkinli olunmalı. Yüzeysel benzerliklerine rağmen Müslüman Kardeşler ve AK Parti arasında çok az ortak nokta var. Mısır ve Türkiye farklı siyasi gelenekleri temsil ediyor ve Kahire'deki ortaya çıkacak herhangi bir hükümetin biçimi, Ankara'dakine çok benzeyecek gibi görünmüyor. Müslüman Kardeşler de ilham almak için Türkiye'ye bakmıyor" dedi.
"Bazıları tarafından Müslüman Kardeşler için söylenenlere benzer retorikler AK Parti'ye yönelik de kullanıldığını ama AK Parti'nin, bölgedeki daha katı gruplardan çok daha farklı olduğunu" ifade eden Walker, Türkiye'deki siyasette, Müslüman Kardeşlerce kullanılan "şeriat" gibi terimlerin kullanılmadığını ifade etti.
Joshua Walker, Türkiye'nin jeopolitik geleneğinin Mısır'dakinden farklı olarak aşırılıkları kontrol ettiğini belirterek, "Ortadoğu'daki önceki imparatorluğun başı olarak Türkiye, ordunun hayli görülebilir rolü tarafından karakterize edilen güçlü kurumların mirasını devraldı. Türkiye, NATO üyesi ve Batı açısından, ılımlaştırıcı bir etki sağlayan ayrıcalıklı bir jeostratejik değere sahip" ifadesini kullandı.
Walker, Türkiye'nin Mısır'ın aksine, kanunlara göre hareket eden İslami partiler geleneğini yarattığını savunarak, Türkiye'nin 4 askeri darbeden geçtiğini, ancak 1950'li yıllardan bu yana çok partili sistemin bulunduğunu, bu dönemden beri askerin gücünü perde arkasından uygulamayı seçtiğini ve anayasaya bağlı kaldıkları sürece, daha muhafazakar olan partilerin de siyasi rekabette yer almasına izin verdiğini kaydetti.
Walker, "İslami ajandayı savunan siyasi partileri yasaklama girişimleri AK Parti'nin Türkiye'de siyasi oyunun laik kurallarına bağlı kalmasını sağladı, başarıları da büyük ölçüde bundan kaynaklanıyor" yorumunda bulundu.