Mustafa Elitaş, "Güneydoğu'da yaşayan kardeşlerimizi, vatandaşlarımızı PKK terör örgütünün yandaşı gibi göstermek veya TBMM'de, kantarın topuzunu kaçırıp neyin ne olduğunu bilmeyen bir siyasi partinin o bölgede yaşayan insanların tek temsilcisi kabul etmek, o insanlarımıza yapılan büyük yanlışlıktır. BDP de İzmir'e, İstanbul'a, Karadeniz bölgesine gidebilmeli." dedi.
Elitaş, TBMM'de konuya ilişkin soruları cevapladı. Elitaş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır temaslarının ve burada verdiği mesajlarla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Sayın Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır ziyaretinin Kayseri, Kars, İstanbul ziyaretinden farklı değerlendirilmemesi gerekir. Bu farklı değerlendirmeler, maalesef olmayan bir önemi, olmayan bir farklılığı, olmayan kaygıları gündeme getiriyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan 73 milyon kişinin Cumhurbaşkanıdır. Her ile gitmesi olay değil, normal olarak karşılanmalıdır. Dün akşam internette baktığımda ilgi çekici şeylerden birisi; ekşili yemeği biraz az ekşili yapmaları ve bunu da Kayseri damak zevkine uygun olarak sayın Cumhurbaşkanı'nın ifade etmesi önemliydi. Resmi dilin Türkçe olması, milli birlik ve kardeşliğin devam etmesi için herkesin katkı yapmasını ifade ettiler. Doğru olan da o." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül'ün, Diyarbakır'da yoğun ilgiyle karşılanmasının, bölge insanının birlik ve beraberliğe olan özleminin bir göstergesi olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine Elitaş, şu karşılığı verdi: "Güneydoğu'da yaşayan kardeşlerimizi, vatandaşlarımızı, PKK terör örgütünün yandaşı gibi göstermek veya TBMM'de kantarın topuzunu kaçırıp neyin ne olduğunu bilmeyen bir siyasi partinin o bölgede yaşayan insanların tek temsilcisi kabul etmek o insanlarımıza yapılan büyük yanlışlıktır. Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Güneydoğu'da en yüksek oyu alan parti. Görüp seviniyoruz ki diğer siyasi parti genel başkanları, ana muhalefet partisi genel başkanı da Güneydoğu bölgesine gidip vatandaşlardan oy isteyecekmiş. Türkiye'de seçime giren partiler 81 vilayete rahat rahat gidebilmeli, onların gönlünü kazanmanın yollarını arayabilmeli. AK Parti 81 vilayete gidiyorsa BDP de Kayseri'de örgütlenip, gelip benim Kayserili vatandaşımdan oy alabilmek için konuşmalar yapabilmeli, İzmir'e, İstanbul'a, Karadeniz bölgesine gidebilmeli. Açıkçası biz de biraz terör örgütün yardımcılarına, sözcülerin söylemlerine biraz daha katkı sağlamış oluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın Diyarbakır'a gitmesiyle Van'a, Erzurum'a, Trabzon'a, Antalya'ya gitmesi arasında bir fark olduğunu kanaatinde değilim."
Elitaş, basın mensuplarının yeni yılını kutlarken, "Temenni ederim; 2011 yılı inşallah vatanımızın, milletimize çok önemli gelişmeler, iyiliklere vesile olsun. Hayatımda üç kere milli piyango bileti aldım, bu yıl onlardan biri değil. Ben alın teriyle kazanmanın daha uygun olduğuna inanıyorum. Mademki devlet bunu yapmış, milli piyango alanlara da başarılar diliyorum." diye konuştu.
MHP'NİN 'İKİ DİLLİ TABELA' RAHATSIZLIĞI
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise iki dil konusunda eleştirilerde bulundu. "Belediyeler de kamu kurumu olduğuna göre sayın Cumhurbaşkanı her şeyden önce oraya giderken iki dilli tabelaların oradan indirilmesini talep etmesi olumlu bir mesaj olacaktı." diyen Vural, önemli olanın sözde değil özde sahip çıkmak olduğunu ifade etti. Vural, şöyle dedi:
"Dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanı aynı zamanda MGK'nın da tek dile yönelik beyanlarının altına imza atarken, kendisini temsil eden valilerin Kürtçe davetiyeler bastırdığının herhalde farkında değil. Dolayısıyla anlaşılan o ki maalesef bu konuda devlet katında kararlı bir tavır ortaya konulamadığını gösteriyor. Bu tavırları orada dile getirmek ve bunu temin etmek Türkiye'nin birlik, bütünlük ve kardeşliği açısından önemliydi. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu eksende bir tavır oluşturması daha faydalı olacaktı."