Başbakan Erdoğan, Ankara Kenti Güvenliği Sistemi'nin açılışında, Wikileaks internet sitesinde yayınlanan ABD Dışişleri Bakanlığı'nın belgeleriyle değerlendirmede bulundu. Erdoğan, siyasette fırsatçılığı, haksızlığı en büyük hastalık, siyasete musallat olmuş, siyasetin seviyesini itibarını kemiren bir ur gibi gördüklerini belirtti. Erdoğan şöyle konuştu: "Eleştiri yıkmak için, yaralamak için, lekelemek için değil, daha iyiyi, daha mükemmeli yakalamak için yapılmalı. Eleştiri yıkıcı değil yapıcı olmalı. Ülkedeki münferit olayları fırsat bilerek tüm bir kurumu töhmet altında bırakmak ne kadar çirkin fırsatçılıksa, siyasette de yalan yanlış haberleri hükümete saldırı malzemesi olarak kullanmak o kadar çirkin fırsatçılıktır."
"MUHALEFET ACZİYET İÇİNDE"
ABD Dışişleri'ne ait bir internet sitesinde yayınlanan belgelerle ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, şunları söyledi: "ABD Dışişleri'ne ait gizli diplomatik yazışmalar bir internet sitesi aracılığıyla dünya kamuoyuna açıklandı. Önemli bir kısmı düşük düzeyli yazışmalar veya kişisel yorumlar olan bu bilgilerin mutlak bir hakikat ve büyük bir gerçek olarak algılanması hakikat duygusunu da, mantık ve izanı da ortadan kaldırır. Ben pazartesi günü Libya'ya hareketim öncesinde gelişmeleri izlediğimizi, Wikileaks'ın eteğindeki tüm taşları dökmesini beklediğimizi ifade etmiştim. Ne yazık ki birileri bizim kadar sabırlı olamadı, onlar çok telaşlandı. Açıklanan birçok bilgiyi, bakın belge bile demiyorum, bir fırsat olarak görüp hükümete nasıl saldırırız derdine düşmüş durumdalar. Her zaman bir şey söylüyoruz: Muhalefet bu ülke için, bu millet için çözüm politikaları üretmekten aciz olduğu kadar siyaset üretme noktasında bile büyük bir acziyet içinde. Hakkımızda bugüne kadar her türlü ipe sapa gelmez her türlü iddiayı gündeme taşıdılar. Her seferinde yüzleri kızardı. Çünkü söyledikleri yalandı. Doğru değildi. Sabah iftira attılar öğlen altında kaldılar. Akşam söyledikleri yalan, yatsıya kalmadan yüzlerini kızarttı. Şimdi görüyoruz ki kendilerine ait cümle kalmadığı için başka bir devletin diplomatları arasındaki dedikodu niteliğindeki yazışmalardan medet umar hale geldiler."
"YABANCI DİPLOMATLARIN HEZEYANLARI"
Belgede yer alan diplomatlara ait yalan, yanlış yorum ve yaptıkları iftiraların ABD'yi bağlayacağını vurgulayan Erdoğan, "Bunun hesabını ABD'nin sorması lazım o diplomatlarından. Çünkü hiçbir diplomat yalan yanlış, kendine ait yorumlarla bir ülkeyi itham altında tutamaz. Nitekim tüm dünyadaki yapılan bu yorumlar dünyada bir çalkantıya sebep olmuştur. Kendi ürettikleri dedikoduları başkalarından duyunca gerçek sandılar. İsrail medyasına Türkiye'nin başbakanını şikayet edenler, Brüksel'de, Paris'te Türkiye'yi yabancılara şikayet edenler, en son yabancı diplomatların hezeyanlarına sarılmış durumdalar. Neymiş, başbakanın falanca ülkede şu kadar hesabı varmış, neymiş başbakan Antalya'daki raylı sistem ihalesine müdahale etmiş. Bu hezeyanlara sarılacak kadar mı acizsiniz? Bu iftiralardan medet umacak kadar mı çaresizsiniz? Bu kadar fırsatçılık olur mu? Benim abdestimden şüphem yok. Dolayısıyla namazımdan da şüphem olmaz."
Erdoğan, muhalefet partilerinin Türkiye'yi düne kadar sırça köşklerinden izlediklerini, bugün ise kendi ülkelerini yabancı diplomatların dedikodularından izlemeye başladıklarını belirterek, şöyle konuştu: "Düne kadar Türkiye'yi sadece magazin basınından takip ediyorlardı, bugün artık magazin diplomasisinden izlemeye başladılar. Düne kadar kendi hezeyanlarıyla siyaset üretiyorlardı, bugün onu da yapamaz hale geldiler. İftira ve iddia ithal etmeye başladılar. Yeter ki hükümete yönelik bir saldırı olun. Yeter ki başbakana yönelik bir saldırı olsun. Nereden geldiğine bakmadan, aslını astarını araştırmadan, arkasındaki niyet, hedef, gaye hakkında en küçük bir endişe taşımadan buna sarılmak en hafif tabiriyle fırsatçılıktır. Açık açık söylüyorum: Bana, şahsıma, aileme, dünürüme, arkadaşlarıma yönelik ki benim dünürüm yazmak çizmekten başka bir şey bilmez, hayatı yazmakla çizmekle geçmiş adamı müteahhit yaptılar. Hayatında böyle bir şey olmamış. Açık söylüyorum: Bu tür iftiraları atıp ispatlayamayanlar ne kadar alçaksa bu iftiraları manşetleriyle, söylemleriyle yayanlar, bu iftiraları siyaset yayanlar siyaset malzemesi yapanlar da aynı derecete müfteridir, alçaktır."
"İSVİÇRE'DE PARAM YOK"
Hukukta müddeinin iddiasını ispatla mükellef olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İspat görev benim değil, ispat görevi bu iddiayı ortaya koyanlarındır. Ana muhalefet lideri gitsin bu iddiayı ortaya atanlara sorsun. Böyle bir şey söylüyorsunuz, ABD bu işleri iyi bilir, diplomatları da iyi bilir. Nerede bunun delili? Delili bir gösterin de işe yarasın, Türkiye'de bunu öğrenmeleri gerekirdi. Böyle bir şey yapmayıp atılan iftira üzerinden kalkıp da benden bunun ispatını istemek kadar cehalet olur mu? Olmayan şey ispat edilir mi? Benim İsviçre bankalarında bir Allah kuruşu param yok ki bunu ispat edeyim. Ben anamuhalefetin lideri ve diğerlerine diyorum ki böyle bir şey ispat ettiğiniz anda ben bu makamda durmam, milltvekilliğinde durmam, ama siz bu makamlarda duracak mısınız, ben bunu söylüyorum. Bu kadar açık konuşuyorum. Biz yola çıkarken üç şeyle mücadele edeceğimizi söyledik: Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Bunları çökerttiğimiz için benim halkım bizi buralarda tutuyor."
"SİYASET SEVİYE İSTER, NEZAKET İSTER"
Bu ülkenin başbakanına yabancıların ve ne idüğü belirsizlerin attığı iftiraya kimsenin sahip çıkamayacağını ifade eden Erdoğan, "Hukukun en temel iddiasını inkar edemezsin. Gene söylüyorum, müttei iddiasını ispatla mükelelftir. Kim iddiada bulunuyorsa ispat yükümlülüğü ona aittir. Masum olan masumiyetini ispata çalışmaz. Anamuhalefet lideri çıkmış bunu söylüyor. 'Başbakan iddiaları ispatlasın' diyor. Bunu bilmemek ne kadar büyük bir cehaletse bunu siyaset malzemesi yapmak o kadar büyük seviyesizliktir. Siyaset seviye ister, nezaket ister. Siyasetçi hakşinas olmalıdır. Gerçeği çarpıtmak yalan ve iftiradan medet ummak bir siyaset tarzı olamaz. Siyasetini yalan ve iftira üzerine kuranlar hiçbir zaman amaçlarına ulaşamazlar. Maalesef son dönem gördüğümüz tablo Türk siyaseti açısından hiç hoş değildir. Küfürlü konuşmak, hakaret etmek, iftara etmek siyaset dili haline getirilemez. Ülkesinin başbakanına ağzına alınmayacak hakaretler edenler nasıl bir seviye kaybı içindelerse, yabancıların yalanlarını gerçek kabul edip bunların ardına sığınarak hükümeti topa tutanlar da ciddi bir seviye kaybı içindedirler." diye konuştu.
İddiaları manşetlerine taşıyan medya kurumlarını da eleştiren Erdoğan, bu iddiaları sürmanşetine ve manşete taşıyanların aynı seviyesizlik içinde olduklarını kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi: "Bir defa onurlu bir medya veya onurlu bir medya mensubu kalkar bunu sorar. Kime bu iftira yapılıyorsa sorar. Eğer başbakanla ilgili ise sorar. Sayın başbakan var mı böyle bir şey, varsa üzerine gideceğiz. Ama başbakan size ne diyor. Hayır benim böyle bir şeyle ilgim yok diyorsa, zaman da bunu yazmaman gerekir. Ama hiç sen sormadan, etmeden, araştırmadan kalkıp iftira at, tutmasa da iz bırakır mantığı ile hareket edersen işte bu seviyesizliktir, bu ahlaksızlıktır. Bu seviyesizliği kendileri için seviye haline getirmeye çalışanların söylemlerini muhatap almak istemiyoruz. Çirkin bir üslupla siyaset yapanları ne biz muhatap alır onların seviyelerine ineriz ne de aziz milletimiz bunların söylemlerine prim eder. "
"ÖZÜRÜ YETERLİ BULMUYORUZ"
Erdoğan, ABD'li diplomatlar hakkında ulusal uluslar arası tüm yargı içinde arkadaşlarının çalışmaları yaptığını ve bu süreci devam ettireceklerine işaret ederek, şöyle dedi: "Bundan sonrasını onlar düşünsün. ABD yönetimi ile de konuştuk. Zaten kendileri özür beyanında bulundular. Ama ayrıca biz bunu yeterli bulmuyoruz. Bu diplomatlarla ilgili gerekli olan tüm girişimleri yapmak durumundadırlar. ABD gibi bir devletin istihbarat teşkilatı bakın ne hale gelmiştir. Diplomasisi ne hale gelmiştir. Bu Amerika'nın sorunudur. Bizim sorunumuz değil. Çok açık net söylüyorum. Biz rahatız, bizim hiçbir sıkıntımız yok. Sıkıntısı olanlar düşünsün. Yapmadıklarımızla iftara atanlar bu iftiralarının altında şimdi ezilecekler, bitecekler, yok olacaklar. Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı Kosova'da, Lübnan'da, Libya'da büyük bir ilgi görüyor diye mutsuz olanlar var. Kıskançlık içine girenler var."
Erdoğan, belgelerde muhalefet partileriyle ilgili geçen iddialarla ilgili olarak ise şunları söyledi: "Bu belgelerde olduğu iddia edilen muhalefet partisine yönelik sıfatlar en az bana atılan iftiralar kadar beni rahatsız etmiştir. Hiçbir yabancı bana, ülkeme, milletime olduğu kadar benim ülkemin muhalefet partilerine, benim ülkemin siyasetçisine hakaret edemez. Çirkin sıfatlar kullanamaz. Biz aynı seviyeyi, aynı olgunluğu, aynı basiretli duruşu muhalefetten de beklerken maalesef onlar iftiralara borazanlık etmeyi tercih ediyor. Milletim bu basiretsizliği değerlendirecek ve gerekeni de günü gelince yapacaktır. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Dedikodu yapmak, asparagas haberler üretmek, fitne çıkarmaya çalışmak diplomatik usule de sığmaz."
"İFTİRALAR SİYASET MALZEMESİ HALİNE GELDİ"
İki büyükelçinin kişisel kininden kaynaklanan yalan ve iftiraları gerçek kabul ederek, hükümeti suçlamanın büyük bir yanlış olduğunu söyleyen Erdoğan, "ABD Dışişleri'nin bile ciddiye almadıkları dedikodu bilgilerini, çirkin iftiralarını siyaset malzemesi haline getirenler, ömür boyu yaşayacakları bir utancı üstlenmiş olurlar. Aziz milletimizden beklentimiz şudur: Hadise henüz çok sıcaktır. Neyin hedeflendiğini, gayenin, amacın, niyetin ne olduğunu sağduyu içinde bekleyerek görelim. Sabırsızlık içinde puslu havadan istifade umarak fırsatçılık tavrıyla yapılan her değerlendirme erkendir, yanlıştır, yapanları gelecekte utanç içinde bırakır. Bugün bu iddialara sarılarak manşet üretenler, manşet atanlar, siyaset üretenler, söylem üretenler yarın mahcup olurlar. Şu anda belediye başkanlığım döneminde Erdoğan'ın 1 milyar doları vardır diyen davasından zanlı olarak içerde. 1 milyar dolar. Bizim o zaman 4 buçuk yıllık belediyenin bütçe toplamı o kadar tutmazdı. 1 milyar dolar benim param varmış. Buna o zaman önemli bir iş adamı da sahip çıktı, sonra özür diledi. Şimdi Ergenekon sanığı olarak beyefendi içeride. Aynı şekilde, aynı yolla devam eden bir medya hala var. Köşe yazarları hala var. Çünkü bunların dünyasına işlemiş, ruh dünyası bunlarla zenginlik kazanıyor. Bu iftiraları siyasetin malzemesi yapanlar yarın birileri tarafından kullanıldıklarını görür ve utanırlar. Biz sabırla, sağduyuyla ve soğukkanlılık içinde gelişmeleri izleyeceğiz. Bizim hakkımızda iftiralarla dolu birçok kitaplar yazılıyor. İftiralar dolu tamamıyla. Çünkü başbakana iftira atmak prim yapıyor birileri için. Kitap yazarken de gazete haberi yaparken de prim yapıyor. Ben bununla nasıl olsa reyting sağlıyorum. tirajı artırıyorum. Türkiye muhalefetin mühaleyesine sığmayacak kadar büyük bir ülke. Türkiye birileri. Türkiye adımları görebilmesi için idrak edebilmesi için onlar istese de istemese itibarli bir ülkedir. Güçlü bir ülkedir. Biz gerektiği zamanda gerektiği zeminde gerekeni söyler, gerekeni yaparız. Bunu da bize hiç kimsenin hatırlatmasına ihtiyaç duymayız."