Mısır-Cezayir kupa skandalı
Arap basını bugün, Mısır ile Cezayir arasında oynanan dünya kupası elemesi maçına yer veriyor. Diğer yandan Haccın siyasi hedeflere alet edilmemesi uyarısı yapılıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-21 16:05:00
Arap gazeteleri bugün, Sudan’ın başkentinde oynanan ve sonunda bir skandala dönüşen Mısır-Cezayir maçını ön plana çıkarıyor. Cezayirlilerin maç sonrası Mısırlılara bıçaklarla saldırması eleştirilerek bunun hiçbir fayda getirmeyeceği aksine iki kardeş ülke arasındaki bağları zedeleyeceği dile getiriliyor. Hac ibadetini siyasi bir arenaya dönüştürmeye çalışanlara da gönderme yapılarak bunun hac farzına, İslam şeriatına tamamen ters düştüğü belirtiliyor.
Londra’dan yayımlanan Eş-Şarku’l Ewsat gazetesi yazarlarından Tarık El-Hamid bugünkü “Mısır ve Cezayir… bu da nesi?” başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; “Sudan’da Mısır ve Cezayir arasında dünya kupası elemeleri kapsamında yapılan futbol maçının ardından olanları takip edenler ancak büyük bir şaşkınlığa uğramıştır. Allah’a şükür ki Mısır ve Cezayir arasında kara sınırı bulunmuyor. Aksi taktirde çok kötü sonuçlar doğabilirdi. Çünkü bugün olanlar, koşulların daha başka bir trajediye yol açacak türden olduğunu haber veriyor. Evet bazılarımız futbol maçı yüzünden ülkeler arasında savaşlar çıktığını hatırlıyor. Ancak orada “futbol diplomasisi” denen bir şey olduğunu unutuyoruz. Halbuki güreşin bile bir diplomasisi vardır. Zira uzun yıllar düşmanlık ve kopukluk yaşamış ülkeler arasında siyasi bir yakınlaşma türü olarak kullanılmıştır.
Nasıl oluyor da bir futbol maçı böylesi bir ahlaki düşüşe dönüşüyor? Bu endişe verici bir yük değil midir? Arap dünyasından bazıları “Filistin’i unuttuk. Trajedilerimizi unuttuk ve futbol maçına daldık” diyor. Bu da gayet yüzeysel bir bakış. Çünkü futbolun başka hedefleri olduğu gibi teşvik ve heyecan da uyandırmaktadır. Şüphesiz izlenmeyi ve önemi hak ediyor. Ancak işlerin bu derece hiddet ve galeyana ulaşmaması gerekir. Saldırılar, ayaklanma ve büyükelçilerin geri çağırılması; tüm bunlar gerilim sebebi. Ayrıca sahadaki Sudan silahlı kuvvetlerinin sayısı da oldukça dikkat çekiciydi. Bir futbol sahasında değil de savaş cephesindeymişçesine sayıları çok fazlaydı! Orada Fransa ve İrlanda arasında da bir maç yapıldı ve Fransız futbolcu topu kontrol etmek için elini kullandı. Böylece takımının golü bulup dünya kupasına gitmesini sağladı. Bunu sadece kameralar görüntülemedi. Ancak Fransız futbolcu Thierry Henry böyle yaptığını itiraf etti. Peki ne oldu? Hiçbir şey. Fifa bile maçı tekrar oynatmamaya karar verdi.
Öyleyse mesele daha düğümlü ve kesinlikle futboldan öte. Bugün gördüğümüz tüm tıkanıklık ve şiddetin çeşitli sebepleri var. Bunların arasında herhangi bir sorumluluk yüklenmeyen kışkırtıcı yazılı ve görsel basın, iki ülkeden; spor ahlakından ve kazanmak ya da kaybetmenin futbolun esasları olduğu kavramından oldukça uzak bazı spor yetkilileri yer alıyor.”
Hac siyasi amaçlara alet edilmemelidir
Suudi Arabistan’dan yayımlanan El-Hayat gazetesi yazarlarından Eid bin Mesud El-Juhani bugünkü “Hac slogan ve nara atmak için değil” başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; “Suudi Arabistan güvenlik yetkilileri İranlı kardeşlerden ülkeyi ihram elbisesiyle terk etmek isteyenlere izin vermeyecek. Çünkü bu, İslam’ın beşinci rüknünün; dünyanın dört bir yanından Beytullah’a gelen 4 milyondan fazla hacıya da bir buçuk milyar Müslüman’ın çıkarına da hizmet etmeyecek hedefleri olan siyasi bir festivale dönüşmesi anlamı taşıyacak. Suudi Arabistan “hac”cı şekli ne olursa olsun hangi bölgesel ve uluslar arası ülkeden kaynaklanırsa kaynaklansın her türlü siyasi çatışmadan uzak tutmaya gayret azmetmiş ve azmetmeye de devam etmektedir. Hacıların huzuru, rahatı ve ibadetlerini sükunet, gönül rahatlığı ve güvenlik içinde eda edebilmesi Suudi yetkililerin gerçekleştirmeye çalıştığı en yüce hedeftir.
Hacca gelen her Müslüman’ın oraya gelmedeki tek amacı “hac” ibadetini eda etmek olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’in çağırdığı bu yüce şahsiyete bürünmelidir. Zira Allahu Teala yüce kitabında şöyle buyurmaktadır: “Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse) hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek ve kavga etmek yoktur.” (Bakara Suresi, 197).
Allahu Teala bu ayet-i kerimede hac ile ilgili bazı hüküm ve adapları açıklamaktadır. Yani eğer ihram elbisesini giymişse artık yüceltmesi ve haccına helal getirecek her türlü günah davranıştan, kavgadan ve kadına yaklaşmaktan kaçınması gerekir. Bunlardan müstehcen sözler söylemek, günah ve batıl tartışmalar her mekan ve zamanda yasak olup Hac’da bu yasak vurgulanmaktadır. Çünkü Haccın manası Allah’ın karşısında boyun eğmek ve itaatle olabildiğince Allah’a yaklaşmak, kötülüklerden uzaklaşmaktır. Bu şekilde hac geçerli olur ve makbul olan haccın da cennetten başka karşılığı yoktur.
Öyleyse hac farzını siyasileştirmeye çalışmak, haccın en basit kuralları ile dahi uyuşmamaktadır. Bu nedenle türü ne olursa olsun pankartlar kaldırmak, mezhebi sloganlar atmak doğru değildir. Çünkü bu farzın siyasi amaç ve faydalar için kullanılması hac ile yakından uzaktan bağı yoktur. Şer’an caiz değildir ve İslami şeriat hükümlerine ters düşmektedir. Bu (hac), yıllık kongredir. Beytullah’ın hacıları her türlü siyasi çerçeveden uzak, kargaşa yaratmadan ve saçma gösteriler yapmadan kongrede birbirleriyle tanışmak, İslam ümmetinin meselelerini ele almak için bir araya gelir. Nitekim Allahu Teala yüce kitabında şöyle buyurmaktadır: “Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzere belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar.” (Hac Suresi, 28).”
“Biz size ne yaptık Cezayirliler?”
Mısır’dan yayımlanan El-Ehram gazetesi bugünkü “Kızmak hakkımız” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Mısırlılardan kızmamalarını isteyenler tamamen hata ediyor. Ne zaman kızacağız o zaman? Nasıl da kendilerini kardeş saydığımız insanlarla futbol maçı yapmaya gidiyoruz ve bir anda bize karşı kapkara kin, nefret ve şiddetle dolu aile gibi vahşi yaratıklara dönüşüyorlar? Kızmak bizim hakkımız. Biz ki onları kardeşimiz sayarken onlar bize bıçaklarını çıkardı. Bizi öldürmeye kalktı. Sanki onları biz sömürmüştük. Aksine biz onların özgürleşip bağımsızlıklarını kazanmalarına yardım ettik. Onlara yardım etmekle acaba hata mı ettik? Hayır! Asla hatalı değildik. Yine de içlerinden biri kendilerine yardım etmemiz için çağrıda bulunsa yardımlarına, hatta onları mümkünse kendilerinden kurtarmaya koşarız. Ey Cezayirliler bize karşı bu nasıl bir kin? Biz size ne yaptık? Dünya kupasını kazanmak istiyorsanız gidin. Ancak gidişiniz Mısırlıların cesetlerini çiğneyerek mi olacak? Bizi ezmek size fayda verir mi?
Sizin nefretiniz karşısında Mısır’ın gösterdiği alicenaplığına delil istiyor musunuz? Öyleyse sizin polisinizin yaptığı karşılığında Mısır polisinin dün yaptığına bakın! Elçiliğinizi sizin Hartum’da yaptıklarınızdan hoşnut kalmayan Mısırlı öfkeli vatandaşların saldırısından korumak için 30 subay ve bir güvenlik görevlisi yaralandı.
Ya siz ülkenizde ikamet eden vatandaşlarımızı korumak için ne yaptınız? Misafirlerinize böyle mi davranıyorsunuz? Siz gerçekten Müslüman mısınız?
Unutmayın maç oynandı ve bitti. Geride ise iki kardeş halk kalacak. Bize inanın ki bu kinin size hiçbir faydası olmayacak. Öfkeyi bırakın gitsin. Yoksa yara daha da büyüyecek. Şunu da hatırlayın; fitne uykudadır v Allah uyandıranı lanetlemiştir. Siz de uyandırmayın.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara