Palandöken, yazılı açıklamasında, Türkiye'de halen 209 coğrafi işaretli ürün bulunduğunu bildirdi.
Ülkede, üretildiği bölgeye ait özellikler taşıyan, markalaşabilecek 2 bin 500 potansiyel ürünün yer aldığına işaret eden Palandöken, "Neden 209'u 2 bin 500 yapmayalım? Hem yerel ekonomiyi kalkındırmak hem de dünya çapında markalaşmanın getirilerinden faydalanmak adına coğrafi işaretli ürünlerin sayısını artırmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Palandöken, Türkiye'ye has ürünlerin başka ülkeler tarafından sahiplenilmesinin önüne geçmek için coğrafi işaretin önemli olduğuna değinerek, Kars kaşarı, Gaziantep baklavası, Afyon sucuğu gibi markalaşan ürünlere daha birçok yöresel lezzetin eklenmesi gerektiğini vurguladı.
Bu adımın kırsaldaki göçü azaltarak yerel ekonomilerin güçlenmesini de sağlayacağını belirten Palandöken, Türkiye'nin geniş lezzet yelpazesinin, o yörenin tanıtımı amacıyla değerlendirilebileceğini ifade etti.
Palandöken, coğrafi işaret alarak marka haline gelen ürünlerin hem üreticilerin gelirine hem de kırsal turizme katkı vereceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ürün duyuldukça ve yaygınlaştıkça o bölgenin ziyaretçi sayısı da artar. Bölgenin doğal kaynak gibi güçlü yönleri keşfedilip değerlendirilebilir. İsim hakkını almış o özel ürün, eş değerine kıyasla 2,2 katı civarında daha pahalıya satılıyor. Milli kalkınmaya çok büyük katkı sağlayacak bu gelirler yabana atılmamalı. Yerelin özel ürünlerinin markalaşması, katma değerinin de artması demek. Bu konuda Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız teşvik ve desteklerini artırmalı."
