Dolar

32,5789

Euro

34,9913

Altın

2.427,65

Bist

9.722,09

TBMM Başkanvekili Hamzaçebi:

'Nasıl 1 Mart 2003 tezkeresindeki 'Hayır' oyları ülkenin önünü açtıysa, bugün de 'Hayır' oyu ülkenin önünü açacaktır. 'Hayır' oyu muhalefet oyu değildir, 'Hayır' oyu milletin oyudur, milleti bütünleştirecek olan oydur'- 'Bütün güçlerin tek bir kişinin elinde toplanmış olması Türkiye'nin demokrasiden, özgürlüklerden uzaklaşmış olması demektir'

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-04-05 15:04:44

TBMM Başkanvekili Hamzaçebi:
TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, "Nasıl 1 Mart 2003 tezkeresindeki 'Hayır' oyları ülkenin önünü açtıysa, bugün de 'Hayır' oyu ülkenin önünü açacaktır. 'Hayır' oyu muhalefet oyu değildir, 'Hayır' oyu milletin oyudur, milleti bütünleştirecek olan oydur." dedi.

Hamzaçebi, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın toplantısında, 16 Nisan'da yapılacak referandumun, Cumhuriyet tarihinin en önemli oylamalarından biri olduğunu ifade etti.

Burada bir siyasi partinin oylanmadığını vurgulayan Hamzaçebi, "Bunun adı anayasa değişikliğine ilişkin bir halk oylamasıdır. Bu oylamada bütün oylar saygıdeğerdir, 'Evet' oyları da 'Hayır' oyları da demokrasinin bir gereğidir. Buradan çıkacak olan sonucu herkes saygıyla karşılayacaktır, karşılamalıdır. 17 Nisan sabahı 'Evet' verenlerle 'Hayır' verenlerin kucaklaşması, bu toplumun bütünleşmesi açısından son derece önemlidir." diye konuştu.

Hamzaçebi, toplumun birbiriyle ayrışmaya değil, bütünleşmeye ihtiyacı bulunduğuna işaret ederek, genel seçimlerde hangi siyasi partiye oy verilirse verilsin, bu oylamada bakış açısının, siyasi parti mensubiyeti ya da siyasi parti tercihi olmaması gerektiğini anlattı.

Hükümetin, 1 Mart 2003'de TBMM'ye Amerikan askerinin Türkiye üzerinden Irak'a geçmesi talebini içeren tezkere sunduğunu, yeterli oyu alamayan tezkerenin kabul edilmediğini anımsatan Hamzaçebi, şöyle devam etti:

"Amerikan askerleri Türkiye toprakları üzerinden Irak'a gidemediler, Türkiye de Irak'ta bir savaşın tarafı olmaktan kurtuldu. Hükümet ekonomik reformlara yöneldi ve 15 yıldır süren AK Parti iktidarının yolu aslında o 1 Mart tezkeresinin kabul edilmemesiyle açıldı. O gün o tezkereye 'Evet' oyu verilmesini arzu edenler, daha sonra 'Hayır' oyu çıkmasından mutlu oldular. Bugün Türkiye'de aynı tabloyu yaşıyoruz. Bugün de 'Evet'i savunanlar, yarın 'Hayır' oyunun çıkmasından mutlu olacaklardır. 'Hayır' oyu, herkesin lehine olacaktır. Nasıl 1 Mart 2003 tezkeresindeki 'Hayır' oyları ülkenin önünü açtıysa, bugün de 'Hayır' oyu ülkenin önünü açacaktır. 'Hayır' oyu muhalefet oyu değildir, 'Hayır' oyu milletin oyudur, milleti bütünleştirecek olan oydur."

"Referandumdan 'Hayır' çıkarsa ne olur?" diye soran Hamzaçebi, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Türkiye normalleşecektir. AB ile donmuş, problemli olan ilişkilerimiz yeniden normale dönecektir. 2011 seçimlerinden sonra başlamış olup da 60 maddesinde uzlaştığımız ama devamı gelmeyen özgürlükçü anayasa yapımı süreci tekrar başlayabilecektir. Birlikte yaşama umudu ayağa kalkacaktır, ötekileştirme sona erecektir. Hükümetin önünde ekonomik reformlar için uygun bir zemin oluşacaktır. Bütün bunlar son derece önemli bir fırsattır. Bu fırsatı tepmemek, kaçırmamak gerekir. Türkiye'nin buna ihtiyacı var."

- "Amaç 16 Nisan'a giderken 'Evet' oylarını etkilemektir"

Hamzaçebi, bir gazetecinin "Kerkük'te kamu binalarına Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bayrağı asılmasına ilişkin görüşleriniz neler?" sorusu üzerine, Kerkük'te 2003'den itibaren yaşanan değişiklikler ve yönetim şekline ilişkin bilgi aktardı.

Bu kararın Irak anayasasına aykırı olduğunu belirten Hamzaçebi, şunları söyledi:

"Doğru bir eylem, hareket değildir. Kerkük'teki Türkmen kardeşlerimizin bu konudaki hassasiyetini Türkiye Cumhuriyeti'nin gözetmesi lazım. Bütün yerleşik unsurların Kürtlerin, Türkmenlerin ve Arapların orada barış içinde problemsiz yaşaması Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasının hedefi olmalıdır. 16 Nisan'da yapılacak olan referandum çerçevesinde bazı dış politika gelişmeleri ya da bayrak meseleleri bir manevra alanları, unsuru olarak kullanılmaktadır. Amaç 16 Nisan'a giderken 'evet' oylarını etkilemektir."

Hamzaçebi, FETÖ soruşturması kapsamında gazetecilerin tutuksuz yargılanmasına karar veren hakimlerin açığa alınmasına ilişkin ise şu görüşlerini paylaştı:

"Bunu demokrasiyle, hukukla bağdaştırmak asla mümkün değildir. Burada verilen mesaj şudur, 'sakın ola ki bizden habersiz tahliye kararı vermeyiniz.' Böyle bir işlemden sonra Türkiye'de hiçbir hakim tutuksuz yargılama kararı veremeyecektir. Bu karar doğrudan doğruya bütün yargılama süreçlerini baskı altına almaya yönelik özgürlük karşıtı bir karardır, kesinlikle doğru bulmuyorum. Demokrasiye aykırı bir karardır."

Bir gazetecinin, propaganda tarihinden önce "Evet" afişlerinin asıldığını, buna yönelik CHP'nin nasıl bir yol izleyeceğini sorması üzerine Hamzaçebi, CHP'nin karar organlarının bununla ilgili işlemleri yaptığını bildirdi.

Hamzaçebi, "Hayır" oyu propagandasının büyük bir baskı altında olduğunu belirterek, "Eğer bir halk oylamasına gidiyorsak, rejim değişikliği ile sonuçlanacak bir anayasa değişikliğini halkımız oylayacak ise hem 'evet' hem 'hayır' oylarının bu istikametteki görüşlerin özgürce ifade edilebilmesi gerekir. Bu oylardan birisi üzerinde baskı var ise ortada demokratik bir oylama yoktur. Bunun örnekleri yaşanıyor, hayır afişlerinin, pankartlarının bir çok ilde, bir çok büyükşehirde baskı altında olduğunu, kesildiğini, atıldığını görüyoruz." dedi.

- "Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası her şeyin üzerindedir"

Milletin baskılara rağmen, anayasa değişikliği teklifini sağduyu ile en iyi şekilde değerlendireceğine inandığını ifade eden Hamzaçebi, milletin demokrasi tecrübesi olduğunu ve bunu kimsenin küçümsememesi gerektiğini vurguladı.

Hamzaçebi, bütün yetkilerin, güçlerin tek bir kişide toplanmaya çalışıldığını savunarak, "Bu kişiyi bugünkü siyasi kadrodan ya da bugünkü Cumhurbaşkanını dikkate alarak düşünmeyin. Sistemleri konuşurken kişileri konuşmak, tartışmak kesinlikle yanlıştır. Bu yetkiler kimin elinde olursa olsun Türkiye tek adam rejimine gider. Bütün güçlerin tek bir kişinin elinde toplanmış olması Türkiye'nin demokrasiden, özgürlüklerden uzaklaşmış olması demektir." diye konuştu.

Anayasa paketinin milletin bekası için çıkarıldığının söylendiğini aktaran Hamzaçebi, konuşmasına şöyle devam etti:

"Elbette milletimizin, ülkemizin, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası her şeyin üzerindedir. Bütün siyasi partilerin, siyasi görüşlerin üzerindedir ve hepimizin birleşeceği tek bir kavram varsa o da budur. Bu paket bu anayasa değişikliği milletimizin bekası için çıkarılıyor ise neden 2.5 yıl sonra yürürlüğe girmesi öngörülüyor? Ülkemizin, milletimizin varlığı yokluğu meselesini yaşıyorsak, bu kadar büyük bir tehlike altındaysak, neden 2.5 yıl sonrasına bırakılıyor? Bu paket 2.5 yıl sonrasına bırakılırken, 2 maddesi neden hemen yürürlüğe sokulmak isteniyor? Birisi partili cumhurbaşkanlığı, birisi de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu düzenlemesi. Bunlar hemen yürürlüğe girecek, çünkü bunlar hemen lazım. Demek ki paketin milletimizin, ülkemizin bekasıyla hiçbir ilgisi yok."

- "Türkiye anayasasız bir döneme girmiş olacaktır"

Hamzaçebi, pakette insanların geleceğinin iyi olacağına, işsizlerin iş bulacağına, ülkenin dış politikada yalnızlığının sona ereceğine ve özgürlüklerin artacağına dair bir umut yer almadığını bildirdi.

Bu değişikliğin yürürlüğe girmeyeceği inancında olduğunu anlatan Hamzaçebi, "Yürürlüğe girerse de bu yetkileri kimin kullanacağı belli değildir? Kim kullanır bilemeyiz ama kim kullanırsa kullansın Türkiye demokrasiye, anayasaya veda edecektir. Türkiye anayasasız bir döneme girmiş olacaktır." ifadelerini kullandı.

Hamzaçebi, pakete göre, cumhurbaşkanının gerekli durumda yetkilerini kendi atayacağı yardımcısına bırakacağına işaret ederek, "Bu durumda 'Akif bey çok şüphecisin, cumhurbaşkanı elbette güvenilir kişiye yetki bırakacaktır.' diyebilirsiniz. Bugüne kadar da hep güvenilen insanlar devlete getirildi, her yere onlar geldi sonra bakıldı ki devlet FETÖ terör örgütünün eline geçmiş. Yarın bu cumhurbaşkanı yardımcısının bir başka örgütün üyesi olmayacağı ne malum? Farklı ülkelerin kontrol ettiği bir kişi olmayacağı ne malum? Milletin seçmediği bir adama ülkenin yönetimi verilemez." diye konuştu.

Bir gazetecinin, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun AK Parti milletvekilleri arasında ByLock kullananlar bulunduğu yönünde açıklamaları medyada yer aldı. Bu konuya ilişkin detaylı açıklama olacak mı?" sorusu üzerine, Hamzaçebi, "Sayın Kılıçdaroğlu'na atfen söylenen bu cümleler medyada yer aldı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konuda yaptığı röportaj, açıklama yoktur bir kere. Bu haberler, Sayın Kılıçdaroğlu'nun basına kapalı bir toplantıda yapmış olduğu bir konuşmadan derleme cümlelerden çıkıyor." yanıtını verdi.

Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun çalışmalarını yaklaşık üç ay önce sonlandırdığını aktaran Hamzaçebi, "Komisyonun bugüne kadar raporunu yazmış olması gerekirdi. Bu rapor kamuoyu ile paylaşılır ise bu ByLock meselesi, kimler kullandı, kimler kullanmadı, bu konuda tespit var mı yok mu bütün bunlar ortaya konulur." değerlendirmesinde bulundu.

Haber Ara