Dolar

32,3798

Euro

35,0479

Altın

2.326,91

Bist

9.145,21

Türkler tarihin sınırlarını nasıl zorladı?

Bugün dünyadaki belli başlı milletlerin oluşumu, tarihî süreç içinde gözlemlenebilmektedir. Aynı şeyi Türk tarihi için söylemek mümkün

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-08-25 21:56:54

Türkler tarihin sınırlarını nasıl zorladı?

Türk milleti, doğuda Japon denizinden, batıda Baltık denizine; Kazan-Güney Sibirya hattından güneyde Hindistan'a; Ortadoğu'ya ve Kuzey Afrika'nın Atlas Okyanusu kıyılarına kadar uzanan sahada, belirli zaman dilimleri içinde, çeşitli hanedan adları altında hükümran olmuş dünyanın en eski milleti

Tarihle derin bağlar

Avrupa-Asya kıtalarının orta kesimini oluşturan Avrasya bozkırları çeşitli adlar altındaki Türk kavimlerinin vatan topraklarını oluşturmuştur. Bugünkü bilgiler ışığında M.Ö. 3000 yıllarına kadar indirilebilen Türk tarihi, 5000 yılı aşkın bir devamlılık arz etmesi yanında, dünya medeniyetine sağladığı katkılar bakımından da insanlık tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü hiçbir Avrupa ülkesi veya Avrupalı bir milletin, Türk tarihinden ayrı bir tarihi düşünülemez. Bugünkü Batı medeniyetini meydana getiren toplulukların her biri tarih boyunca Türklerle ilişkiler kurmuşlar, siyasî, sosyal ve kültürel alanlarda karşılıklı etkileşim içinde bulunmuşlardır.

Türklersiz tarih yazılamaz

Prof. Dr. Abdulhaluk Mehmet Çay'ın Türk Tarihine Genel Bakış çalışmasına göre; Avrupalı milletlerin eski ataları olan Germenler, Franklar, Gotlar, Slavlar, Vandallar vb.nin tarihî başlangıçlarından günümüzdeki torunlarının, tarihî süreç içinde çeşitli Türk unsurları ve hanedanları ile ilişkileri dünya tarihinin belki de en önemli bir kesitini oluşturur. Hatta denilebilir ki, Türk tarihi değerlendirilmeden bir dünya tarihi yazılamaz. Diğer yandan Türkler tarih boyunca oldukça coğrafya olarak geniş bir alanda, çeşitli kültürler ve temsilcileri ile karşılaşmış ve o coğrafyada egemen olmuşlardır.

Yüzyıllar boyu sürdü

Siyasî, sosyal ve kültürel alanda bu coğrafî sahada Türk etkisi yüzyıllar boyunca devam etmiş ve hâlâ Türk izleri Türkiye Cumhuriyeti ve 1990 sonrası bağımsızlığına tekrar kavuşan Türk devletleri ile yaşamakta ve yaşatılmaktadır. Türk kültürünün bütün unsurlarını bu mekân üzerinde, geniş coğrafî hareketliliğe rağmen bir arada tutan temel sosyo-kültürel kurumları da bu tarihî zaman içinde gelişme göstererek günümüze gelmiştir. Öyle ki, Türk medeniyeti ve kültürü, çeşitli hanedan adlarını taşıyan Türk devletleri ile çevre ülkelere, o ülkelerin kavimlerine âdeta taşınmıştır.

Tarihle yandaş olmak

Türk tarihinin gelişimi ister istemez, Türk tarihine bakışında farklı olmasına sebep olmuştur. Bilindiği gibi tarihî kuruluşları ve gelişmeleri farklı farklı olan milletlerin, tarih sistemleri de farklılık arz eder. Bugün dünyadaki belli başlı milletlerin oluşumu, tarihî süreç içinde gözlemlenebilmektedir. Aynı şeyi Türk tarihi için söylemek mümkün değildir. Çünkü Türk milletinin oluşumu tarihle yaşdaştır. Aynı şekilde birçok milletin tarihi belli bir coğrafyada geliştiği hâlde, Türk tarihi aynı zaman dilimi içinde, değişik ve çok geniş coğrafyalarda gelişme göstermiştir.

Yabancı kaynak yoğunluklu

Türk tarihinin bir diğer özelliği, tarihî derinlik ve coğrafî genişliğe rağmen sosyo-kültürel yapısı sonucu, millet olarak, faaliyetlerinin büyük bir bölümünü belgeleyememiş olmasıdır. Osmanlı öncesi Türk tarihinin özellikle Türkistan Türk tarihinin, Türkçe belgeleri hemen hemen yok denecek kadar azdır. Ancak bu eksiklik ilişkide bulunulan milletlerin tarihî kaynaklarındaki bilgilerle giderilebilmektedir. Bu ilişkiler doğrultusunda Çin, İran, Arap, Roma, Bizans, Slavlar ile Yahudi, Hıristiyan ve İslâm kaynakları Türkler hakkında oldukça önemli bilgileri günümüze ulaştırmışlardır.

VİDEO HABER

Sahibinden 16 milyon TL'ye satılık ‘tarihi kilise’

Haber Ara