İkdam gazetesi 23 Mayıs 1910'daki sayısıyla okuyucularına şehirde boğa güreşleri yapılacağını duyurur. Hatta Taksim Talimhane'de bu organizasyon için bir cambazhane bile kurulur.
Ve isimsiz yazar bu güreşlerin Avrupa'da "nefret hissi" uyandırdığını vurgulayıp sorar: Kırmızı bir bez parçasıyla azap edilip şiş ile telef edilen zavallı hayvanın vahşetine nasıl alkış tutulur?
İkdam gazetesi protestosuna devam ederken belediyeye güreşlerin yasaklanması için 147 imzalı bir dilekçe verilir. İmzacılar arasında Robert Kolej hocaları, Rum ve Ermeniler ve Abdünnafi Baba'nın da bulunur.
İçlerinde bulunduğu 4 Müslüman vardır. Bu kişiler gerek dinlerin gerekse modernitenin böylesine bir olayı normal karşılamayacağını söylerken Batı'nın reddettiği bu vahşetin "genç Türkiye'nin" İstanbul'una layık görülmesini üzüntüyle karşıladıklarını belirtirler.
Bu arada İkdam işin üstüne gittikçe ve protestolar arttıkça görülür ki bu organizasyona izin vermesi gereken kurumlar arasında bir anlaşmazlık vardır.
Harbiye Nezareti'nden izin alır ve kirayı da Beyoğlu Kaymakamlığı'na öder. Ancak bu işlemlerin hiçbiri usule uygun değildir. Çünkü Talimhane'nin idare ve kiralama yetkisi Maliye'dedir. Bunun yanında gösteriler için belediyeden ruhsat da alınmamıştır.
Belediyenin iddiasına göre bilinen bir adet olmadığından ve insanlığa aykırı olduğundan organizasyon reddedilmiş ve şirket çareyi başka yerlerde aramıştır. Yani ortada bir yolsuzluk vardır.
Ve dahiliye nezareti güreşleri yasaklamak için harekete geçer. Ancak bu sefer de şöyle bir sorun vardır: Şirkete hak edeceği tazminatı kim ödeyecektir? İkdam, bu durumdan mutasarrıflığı sorumlu tutar.
Sonuç olarak resmi makamlar uzlaştırıcı bir yol izler ve güreşler zaten rağbet görmediği için, kira süresi (4 ay) bitene kadar beklemeye karar verir.
Güreşlerin içeriği değiştirilir ve oyunlara öldürmesiz bir biçim verilir. Hatta Beyoğlu Kaymakamı ilk oyuna bizzat gider, izler ve hiçbir boğanın katledilmeyeceğine kefil olur. Ancak tahmin edildiği gibi oyunlar rağbet görmez ve kaldırılır.
Kaynak: onedio.com
